Artık hiç şüphem kalmadı!

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en büyük sorunu gazeteciler ve “eleştirel düşünce”.

Niye mi böyle düşünüyorum? Anlatayım:

Çünkü, mafya babalarından çekinmiyorlar gazetecilerden çekindikleri kadar. En az iki ünlü mafya babası son yaptıkları infaz düzenlemesinden yararlandı. Biri çıktı, diğeri de yakında çıkacak. Bir de isimlerini bilmediğimiz irili ufaklı onlarca organize suç örgütü lideri ve mensupları var, son birkaç günde aramıza katılan. Vay halimize!

Çünkü, eşine, çocuğuna ölümüne zulmedenleri cezaevinde daha az tutup, bir an önce zulümlerinin suç mahalli olan evlerine göndermekten çekinmiyorlar gazetecilerden çekindikleri kadar!

Çünkü, binlerce köylünün rızkını çalan, topladığı paralarla lüks bir hayat süren tosuncuklar bile onları gazeteciler kadar endişelendirmiyor! (Bu düzenleme ile yüzlerce dolandırıcıyı, hırsızı aramıza saldılar. Aman dikkatli olun.)

Çünkü, fikirlerini ve eleştirilerini özgürce dile getiren gazeteciler, onlar için devletin üniformasını giyince kendini bütün kanunların üzerinde gören, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz gibi bu ülkenin çocuklarını katleden katillerden daha korkutucu!

Çünkü, Soma’da tedbirsizlik yüzünden 301 madencinin ölümüne neden olanların aramıza erken dönmesi, gazetecilerinse içeride kalması onların vicdanını zerre kadar sızlatmıyor.

Çünkü, İtalyan kumaşıyla özel dikilmiş şık kıyafetleriyle ve sahte “demokrat” imajlarıyla kamera karşısına geçtiklerinde, saydığım suçluların cezalarını tam çekmeden aramıza salıverilmesini, gazetecilerin içeride kalması gerektiğini aynı anda cansiperane savunabiliyorlar.

Gazeteciler, ülkeyi yöneten siyasetçiler için mafyadan ve katillerden, gazetecilerin dile getirdiği görüş, eleştiri ve haberler de mafyanın sahip olduğu silahlardan daha tehlikeli görünüyorsa vay o siyasetçilerin hallerine. Hayatta iflah olmazlar.

Maksat bağcıyı dövmek olunca


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan en son konuşmasında sert bir ses tonuyla medyayı yine hedef tahtasına yerleştirmişti. Kendisi gibi düşünmeyen bütün gazetecileri “virüsten daha tehlikeli” ilan etmişti. Her zaman olduğu gibi bu konuşma emir telakki edildi ve ilgili kurumlar hemen harekete geçti. Sırf Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını canlı verebilmek için bülteni 45 dakika uzatan FOX TV’ye, Fatih Portakal’ın sunduğu Ana Haber’in üç program durdurulması cezası verildi. İlker Karagöz’ün sunduğu Çalar Saat Haftasonu programına da en yüksek orandan idari para cezası verildi. Ceza verilen iki yayını da izledim. En ufak bir hakaret ya da suç sayılabilecek bir içerik göremedim. Hele İlker Karagöz’ün programında ceza gerekçesi olan habere ceza verilmesi tam bir skandal. Ajans kaynaklı haberdeki yanlış bilgiler dahi düzeltilerek verilmiş. RTÜK’ün kıymetli Başkanı, iletişimci Ebubekir Şahin’in verdikleri kararı bir adım geriden, RTÜK Başkanı ya da üyesi kimliğiyle değil de bir “iletişimci” olarak gözden geçirmesini diliyorum. Belki o zaman verdikleri cezanın amacının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu görecektir.

Tebrikler SBK


Bir sağlık çalışanı olan Betül Türk, önceki gün sosyal medyada bir kavanoz bal, birkaç parça peynir ve küçük bir notun olduğu bir fotoğraf paylaşıp üstüne de şöyle yazmıştı:

“Yorucu geçen bir nöbet sonrası uykudan kargo ziliyle ve karşımda böyle güzel bir kutu mutlulukla uyanmak!.. Sezgin Baran Korkmaz ve SBK Vakfı, bu süreç elbet bir gün bitecek ve bizler bu iyilikleri asla unutmayacağız. Teşekkürler, emeğinize sağlık.”

Fotoğrafı büyütüp nota baktım. Sezgin Baran Korkmaz’a aitti. Şöyle yazıyordu: “İyi ki varsınız. Kars’tan annemin sizlere küçük bir hediyesi. Afiyet olsun.”

Mesaja verilen yanıtları, yorumları okurken başka bir mesaj daha gördüm.

Sezgin Baran Korkmaz da Betül Türk’ün bu mesajını paylaşmış ve “Sizlerin bizler için mücadelesi unutulmayacak kadar büyük. İyi ki varsınız” notunu eklemişti. Mesaj zinciri bitmemişti. Sıra Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’e gelmişti. O da Sezgin Baran Korkmaz’ın mesajını, üstünde “Hem üretimi desteklemek, hem sağlık emekçilerini sevindirmek” notuyla paylaşmış.

Şu sıkıcı karantina günlerinde böyle güzel örnekler insanın umudunu artırıyor. Teşekkürler Betül Türk, teşekkürler Sezgin Baran Korkmaz, teşekkürler Ayhan Bilgen. İyi ki varsınız!