Gelin bu klişe soru üzerinden biraz siyasi magazin yapalım.

“Eski Ramazanlar” derken, hemen geleneksel kalabalık aile iftarlarına, sahura dek süren mahalle sohbetlerine gitmeyin.

Ben bir önceki Ramazana ve Çukurambar’a gideceğim.

Çukurambar’ı Ankaralılar bilir, Ankara’yı bilmeyenler için biraz detay vereyim: Ankara’nın CHP’ye neredeyse yüzde 70 oranında oy veren Çankaya ilçesinde bir semt adıdır.

2002’de partileri iktidara geldiğinde “Çankaya’da milletvekili lojmanı da neymiş” deyip, Keçiören gibi semtlerde yaşamaya başlayan AK Partililer iki üç yıl içinde yeniden Çankaya’ya hücum etmişti.

Başlangıçta, Çankaya’nın merkez semtlerinde ileri yaştaki muhafazakar partililer, aileler için içkisiz balık lokantaları dahi açılmıştı. Partinin bazı genç muhafazakarları ise artık Paper MoonTrilye Balıkçısı gibi genelde “laiklerin” takıldığı prestijli mekanlarda boy gösteriyordu.

Derken ilginç bir gelişme oldu. Biz ODTÜ’de öğrenciyken solcu/devrimci öğrenci arkadaşlarımızın kaldığı gecekondular bulunan Çukurambar semti keşfedildi. O yıllarda keçilerle, buzağılarla, horozlarla karşılaştığımız semtte, AK Parti iktidarından 4-5 yıl sonra gecekondular yıkıldı, lüks ve yüksek binalar, siteler peydahlandı.

Nihayetinde AK Partili yeni sakinleriyle yaşam başlayınca Çukurambar caddelerinde sokaklarında çok sayıda içkisiz lokanta, kahvaltıcı, nargileci, kahveci açıldı. Rahmetli Süleyman Demirel iktidardayken Güniz Sokak’taki evinin karşısındaki kebapçı Hacı Arif nasıl siyasetçilerin buluşma noktası olduysa, Çukurambar mekanları da AK Partililerin, ilişki kurmak, yükselmek isteyen bürokratların buluşma noktası oldu.

Son on yılda Ramazan akşamları da Çukurambar’da başka oluyordu. Anadolu’nun bin bir türlü tatlarını sunan lokantalarda önemli isimlerin ev sahibi olduğu bereketli masalarda iftarlar açılırken, sahura dek açık olan lüks nargilecilerde, pastanelerde, kahvecilerde sohbete devam ediliyordu.

O mekanlardan herhangi birinde bir bakanla, milletvekilleriyle, üst düzey bürokratlarla, önemli danışmanlarla karşılaşmak işten bile olmuyordu.

Hatta bazı bakanlar, milletvekilleri, üst düzey bürokratlar, Çukurambar mekanlarında gazetecilerin bulunduğu sahur davetleri veriyordu.

Çarşamba gecesi iftar saatinden sonra arabayla Çukurambar’daki ana caddeden geçtim. Pek açık mekan göremedim.

Eve dönünce, tanıdığım Çukurambar müdavimi AK Partilileri telefonla arayıp, “nereye gitti sizinkiler, nerede iftar açıyorlar, nerede sahur yapıyorlar” diye sormaya başladım. Şunu öğrendim:

İftarlarda genelde herkes evinde oluyor.

Ancak sahur için bazı ortak etkinlikler düzenlemekten geri durulmuyor. Genelde bahçeli  ya da teraslı evi olanlar ev sahibi oluyor. Bazı durumlarda da “iş adamı arkadaşların” geniş ofislerinde toplanılıyor.

Maske takmamak, sosyal mesafeye uygun oturabilmek için geçmişteki gibi kalabalık gruplar yerine “en çok sevilen”“en çok güvenilen”“en yakın” dostlar davet ediliyormuş.

Bazı ortamlarda hala AK Parti’de olanlar ile Gelecek Partisi ya da DEVA Partisi’ne geçenlerin/geçmeye başlayanların bir arada olduğunun da altını çizmek isterim.

Peki ne konuşuluyor o ortamlarda?

Elbette siyaset. Üstelik, ortamda sadece “güvenilir/yakın dostlar” olunca, bazı bakanların, bürokratların, danışmanların dedikoduları had safhada yapılıyor, biraz daha sansürsüz cümleler duyulabiliyormuş. Bu aralar en çok konuşulan konulardan birini sordum. Korona klasik konu ama bir kaynağım esas hararetli sohbet konusunu şöyle aktardı:

“Gazeteciler ‘kabine değişikliği olacak’ demeye başlayınca, bizimkiler kabine toto oynamaya, ‘kim neden gider, yerine kim gelir’ üzerine analizler  yapmaya başladı” yanıtını aldım.

Bu arada AK Parti ile yollarını ayıran, eski yol arkadaşlarıyla pek bir araya gelmeyip Gelecek Partisi ya da DEVA Partisi saflarına katılan bazı deneyimli isimlerin, Çukurambar’a da veda ettiklerini de hatırlatayım.

Nereye gittiklerini sordum. Gelecek Partisi’ne gidenlerin yoğunlaştığı bir yer yokmuş ama Ankara Çıkrıkçılar Yokuşu’nda büyüyen Ali Babacan’ın partilileri genelde Hamamönü semtindeki restore edilmiş tarihi mekanlarda toplanıyormuş.

Bazılarınız “bu gereksiz bilgilerin bize ne faydası var” diye sorabilirsiniz ama siz yine de bir kenara not alın:

Salgından sonra, Çukurambar eski günlerini arayabilir ve “nerede o Çukurambar sohbetleri” cümlesi, AK Parti’deki ayrışmaları anlatan en iyi klişelerden birine dönüşebilir.