Gün geçmiyor ki ülkemizde sansasyonel bir gelişme olmasın.

25 Eylül 2020 Cuma sabahına da 7 ilde, 82 kişiye yapılan Kobani Operasyonu’yla başladık.

Sırrı Süreyya Önder, Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ve Altan Tan’ın da aralarında bulunduğu isimler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla bulundukları illerde gözaltına alındı.

Haberi görünce aklıma doğrudan şu soru geldi:

“Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın sorumlu gösterilerek tutuklandığı, yıllarca hapis yattığı bu dosyada ne oldu da düğmeye altı yıl sonra basıldı?”

Biraz araştırdım. Şu bilgiye ulaştım:

Ankara Terörle Mücadele Şubesi, istihbaratın da desteğiyle bir süredir yurt dışından, PKK soruşturmalarından elde edilen bazı bilgi ve belgelerle dosyayı genişletmiş. O dönemde paylaşılan sosyal medya mesajlarını, şüphelilerin kamuya açık konuşmalarını, iletişim kayıtlarını toplamış ve operasyon için beklemeye başlamış. Epeyce de beklemiş.

Başsavcılık da ancak bu hafta düğmeye basabilmiş.

★★★

Önder, Bilgen ve Tan gibi isimler hakkında Demirtaş ve Yüksekdağ’a da yöneltilen “şunu demişsin, şu twiti atmışsın, halkı kışkırtmışsın” gibi suçlamalar dışında suçlama var mı bekleyip hükümete yakın medyadan öğreniriz.

Ancak operasyonun siyaseti hareketlendirdiğini, siyaset dünyasında “zamanlama manidar” yorumuyla karşılanacağını görmek için beklememize gerek yok.

HDP’nin Eş Başkanı Mithat Sancar’a göre operasyon Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın kendi düğününden sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaretinden sonra yapıldığı için “zamanlama manidar”...

CHP’lilere göre ise operasyon CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Demirtaş için “Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır” ifadesini kullanmasından sonra yapıldığı için “zamanlama manidar”.

★★★

Yıllardır siyaseti izleyen bir gazeteci olarak benim için “manidar” olan şey ise “operasyon görseli” olarak Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen ve Altan Tan gibi Kürt siyasi hareketinin “ılımlı” isimlerinin kullanılması. Bana birileri, “AK Parti Kürt seçmenlerin oyunu nasıl kaybeder” diye sorsa, “Önder, Bilgen ve Tan gibi isimleri, kolunda polisle kamera karşısına geçirerek” derim.

Elleri arkadan plastik kelepçelerle bağlı sıraya girmiş HDP’lilerin, AK Parti’ye nasıl oy kaybettirdiğini hatırlıyorsanız, (Gelecek Partisi’nin, DEVA Partisi’nin muhafazakar Kürt seçmene seslenmeye ve güçlenmeye başladığı bir dönemde) sözünü ettiğim görsellerin yaratılmasının AK Parti’ye vereceği siyasi zararı tahmin etmek de zor olmasa gerek.

★★★

Önümüzdeki günlerde bu işin siyasetin ve medyanın gündeminde kalacağı kesin. Ancak, sokağın gündemini değiştirir mi emin değilim.

Üretici, esnaf, hizmet sektörü zor durumda. Onlar zor durumda olunca çalışanlar daha da zor durumda. Bir de işsizlik meselesi var ki artık her haneye girmiş durumda.

Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş’la dün sohbet ederken “sizde durum ne” dedim. Bir nefeste özetledi:

“AVM’lerde giriş yüzde 30’lara düştü. Alışveriş yok. İş yüzde 70 düştü. Perakendelerde imalatçı zaten zor durumda. Perakendeci satamayınca imalatçı da satamıyor. Herkes çok kötü durumda. Dükkanı açıyor, ürettiği malı satamazsa işçiyi nasıl tutacak. Bununla da sınırlı değil. Çek kanununun değişmesi lazım. Adamları alıp içeri atıyorsun. Nasıl ödeyecek borcunu?

Başka bir sorun da ertelenen borçlar. Ekim ayında geri ödemeler başlayacak. Esnaf kan ağlarken bu borçları nasıl geriye ödeyecek?

Küçük sanayicilerin toparlanması lazım. Ekonomi bakanları üreticinin, esnafın dertlerini dinlemeli ama dinleyen yok. Türkiye’nin, ekonominin durumu iyi değil.”

Eğitim sorunlarıyla ilgili okuyuculardan mesaj yağıyor. Okullar açılamadı. Okul çağında çocuğu olan herkes dertli. Öğretmenler dertli. Veliler dertli. Servisçiler dertli, kantinciler dertli. Milli Eğitim Bakanlığı dertli. EBA çöküyor. Öğretmenler geceleri ertesi gün yapacakları üç dersi yükleyebilmek için saatlerce bilgisayar başında kalıyor. Öğrencilerin önemli bir bölümü de bilgisayar ve internet yoksunu.

Siz söyleyin, vatandaş bunlar ve benzeri sorunlarla boğuşurken “Kobani Operasyonu” gündemlerine girer mi?

NOT: Neyse ki iyi şeyler de oluyor. Yerel yönetimler hayırseverlerle el ele veriyor. Geçen gün iki belediyenin tablet ve bilgisayar kampanyasından söz etmiştim. Beşiktaş Belediyesi’nden de haber geldi. “Askıda cihaz” kampanyası başlatmışlar. Şimdiden yüzlerce tablet, bilgisayar, televizyon toplanmış ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış. Bu kampanyanın yaygınlaşması, bu keşmekeş içinde çocuklarımıza ilaç gibi gelecek.