Gazetelerin yazdığına göre Formula-1 diye bilinen otomobil yarışı şenlikleri Türkiye’ye yeniden gelecekmiş. Eyvah! Eskisi gibi olacaksa, yine gidecek halkın paracıkları havaya dedim. 2002 yılında Türkiye tarihinin en berbat mali-iktisadi krizinden henüz çıkmıştı. O yılın kasım ayına kadar Bülent Ecevit, ondan sonra da Abdullah Gül başbakanlık yaptılar. “Formula-1”in Türkiye’ye gelişi o yıl başlamıştı. Girişimci olarak İstanbul Ticaret Odası’nın adı geçiyordu. İTO’nun başında da müteahhit Mehmet Yıldırım vardı. Serbest piyasa sisteminin kuram ve kurallarına göre İTO, İSO veya TOBB gibi (üyelerinden kanun zoruyla para toplayan kuruluşlar), ticari girişimci olamaz. Böylesi girişimler, kuruluşu kendi üyesinin rakibi haline getirdiği için kapitalizmin ahlakına da aykırıdır. İşte bu gerekçeyle Formula-1 işine İTO’nun girmesine karşı çıktım. Ortada, kendi sermayesini riske atarak, Formula-1’i Türkiye’ye getirecek babayiğit olsaydı, onu alkışlardım.  Ama üye paraları ve kamu kaynakları bu işe tahsis edilemez diye yazılar yazdım.

FORMULA-1 LOBİSİ

Benim bu iktisadi ve ahlaki karşı çıkışım (her zaman olduğu gibi) hiçbir etki yaratmadı. Tersine basında çok güçlü bir Formula-1 lobisi oluştu. “Formula One Group” diye bilinen ve Bernie Ecclestone, adında çok uyanık bir adam tarafından 43 yıl idare edilen firmaya milyonlarca dolar isim hakkı ödenerek sözleşme yapıldı. Bu kişiyi asla suçlamıyorum. O, gerçek bir işadamı olarak kendi rolünü oynadı. Lobinin desteğiyle, hem İTO’nun hem de devletin kaynakları seferber edildi. İstanbul Park diye lüks bir yarış pisti inşa edildi. (Daha sonra bu pistin ihale ve yapımına fesat karıştırıldı ve kamu 25.5 milyon TL zarara uğratıldı diye İTO başkanının da aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında dava açıldı.) İlk yarışlar, 2005’de yapıldı. Girişim, beklediğim gibi sürekli zarar etti. Benim tahminim, halkın en az 100 milyon dolar parası buhar oldu. Sözleşme 5 (veya 7) yıl sonra Bernie Ecclestone’un daha yüksek organizasyon bedeli istemesi üzerine feshedildi. Fesihten sonra boş kalan pistin işletilmesini üstlenen firma ne yaptı, nasıl para kazandı bilmiyorum. Belki de zarar etmiştir. Eğer Formula-1’i canlandırarak kâra geçmeyi planlıyorsa, yolu açık olsun. Ama n’olur İTO’nun veya kamunun tek bir kuruşuna el atmasın.

HAYALİ BİR FİZİBİLİTE

Formula-1 lobisini oluşturanların garip bir fizibilite hesabı vardı. Şöyle diyorlardı: Bu yarışları seyretmek için yaklaşık 50 bin yabancı turist Türkiye’ye gelecek ve adam başına 2.000 dolar harcayacaktır. Böylece ülkemiz her yıl 100 milyon dolar girecektir. Ecclestone’a ödenecek organizasyon parası ve sair masraflar çıktıktan sonra bu “girişim” en az 60-70 milyon dolar kâr edecektir. Dünya TV’lerinde Türkiye’nin adının geçmesi ise ülkemiz için büyük bir tanıtım fırsatıdır. Bu da işin cabasıdır.

Son söz: Zarar halkın, kâr Hakkı’nın.