Kendime bir şoför arıyorum. Maaş dolgun, çalışma şartları uygundur. Her ne kadar şoförün hayatı “on dönüm bostan, yan gelsin Osman” gibi geçmeyecekse de, taş ocağındaki kamyon sürücüsü gibi çileli de olmayacaktır. Günde iki-üç saatten fazla araba kullanması söz konusu değildir. Geri kalan zamanda arabada uyuklayabilir. Ben arka koltukta puro içsem de kendisinin arabada sigara içmesi yasaktır. Şoförün üstü başı temiz olacaktır. Koltuk altları ter, ağzı sarımsak kokmayacaktır. Yemekler, arabadandır. Araba, bagajı dâhil tertemiz olacak, içerisi sabun kokacaktır. Kendisine, evine gidip gelmesi için, Doğan görünümlü bir Şahin tahsis edeceğim.

★★★

Abi, amca, dayı, baba hitaplardan hoşlanmam. Bana “beyefendi” hanıma “hamfendi” diyecektir. Ben arabada arkadaşlarla konuşurken, sağırı oynayacak, asla lafa girmeyecektir. Arabada misafir varsa, içinden kahkaha atmak gelse bile, anlatılan fıkralara sesli olarak gülmeyecektir. Gülmek, konuşulanları dinliyor demektir ki, kesinlikle makam şoförlüğü raconuna uymaz. Kulakları her türlü dedikoduya açık olacaktır. Bana laf taşıyacak, lakin benden laf taşımayacaktır. Şehrin neresinde, ne varsa hepsini bilecektir. Gidilecek yeri yanlış söylesem bile, o yine doğru adresi bulacaktır.

★★★

Aradığım şoför, trafikteki diğer sürücü ve yayalara karşı tam bir it, bana karşı ise köpek gibi davranacaktır. Kimseye yol vermeyecektir. Arabaya siren taktıracak, icabında bunu çalarak tramvay yollarını hiç çekinmeden kullanacaktır. Hastanelerin acil girişlerinin önü veya itfaiye çıkışları dahil, benim istediğim her yere, ikinci veya üçüncü sıra demeyecek, aracı park edecektir. Kendisini ikaz edenleri, gözü yerse şirretlik ederek püskürtecek, gözü yemezse garibanı oynayıp uyutacaktır. Ama ben dönünceye kadar arabayı yerinden kımıldatmayacaktır.

★★★

Şoförüm, İçişleri Bakanlığı’nın son genelgesinde açıkça belirtildiği gibi trafik yasaklarının sıradan insanlar için geçerli olduğunu bilecektir. Benim gibi önemli ve her işi acele olan birinin içinde olduğu aracın, doğal olarak geçiş üstünlüğü olduğunu asla unutmayacaktır. Slalom, sollama, sağlama, çapraz kesme, yandan dalma, ani şerit değiştirme, her boşluğu doldurma, kaza şeridi kullanma, sıkıştırma, selektörleme, kornalama, düdükleme, tampona dokunma dâhil her tekniği kullanarak, önündeki aracı taciz edip kendine yol açıp, beni en kısa zamanda varacağımız yere ulaştıracaktır. Tek istikamet, sağa dönülmez, sola dönülmez, anayoldan gelene yol ver, tepe üstünde araç geçilmez, kesiksiz şerit çiğnenmez, verevine beyaz çizgilerle belirlenmiş trafik adalarının üstünden geçilmez gibi, acemi sürücüler için konmuş yasakları asla dinlemeyecektir. Şunu çok iyi bilecektir ki onun vazifesi, bu kokuşmuş trafik düzenine uymak değil, bana hizmet etmektir.

★★★

Ben, dünyayı görmüş bir insanım. Nerde nasıl davranılır bilirim. Avrupa’ya gittiğim zaman, ki sık sık giderim, oranın trafik düzenine hayran olurum. Herkes hakkına riayet eder. Öyle istediği yere araç park etmek veya trafik kurallarını hiçe saymak mümkün değildir. Çok takdir ederim bu disiplini. İnsan imreniyor doğrusu. Getirsinler o düzeni buraya, biz de uyalım. Millet değil, illet vallahi. Kör tuttuğunu öpüyor. Ülkenin başı belli değil, affedersiniz kıçı belli değil. Biz de ona göre davranıyoruz. Yoksa icabında efendi olmasını biz de biliriz.

Son Söz: Şoförüne bak, patronunu al.

(2005’te yayınlanmış bir yazıdır. Birkaç kişi iş için müracaat etmişti.)