Sevgili okurlarım Ankara Barosu’ndan iki avukat, Serhan Özdemir ve Gökhan Ercan tarafından hazırlanan kısa bir notu sizlere iletiyorum. Onlar benim avukatlarım.

Özellikle Ankara’da uygunsuz koşullarda hizmet veren bazı adliye binalarını araştırıp yazdılar.

“Adliye binaları için dünyanın her yerinde genel bir kural vardır. Binalar dikey değil yatay olmalıdır” diyorlar.

Aşağıdaki gerçekleri okuyunca, insanın aklına ister istemez bazı sorular geliyor:

“Aşağıda sözü edilen iki adliyedeki o dikey binaları acaba kim, kimlerden, kaça ve hangi koşullarla kiraladı?”

Notu özetliyorum:

★★★

Ülkemizde yaşanan ölümcül salgın nedeniyle yaklaşık üç aydır adliyeler kapatılmış, tüm hukuki süreler 15 Haziran 2020 tarihine kadar durdurulmuştur.

Şimdi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, kesilen adli süreler 15 Haziran 2020’de işlemeye başlayacak ve adliye binaları avukatlarla birlikte vatandaşlara kapılarını açacaktır.

O binalara her gün binlerce kişi girip çıkacaktır.

Adliyelerin açılmasına yönelik birtakım kurallar Bilim Kurulu’nun görüşü alınarak belirlenmiştir. Ancak belirlenen bu kurallar maalesef adliyelerin hangi fiziki koşullarda kullanıldığı göz önüne alınmadan, orayı ziyaret edecek olan gerek avukatlar, gerek icra görevlileri ve gerekse vatandaşların sayıca nasıl bir yoğunluk oluşturacağı dikkate alınmadan kağıt üzerinde belirlenmiş önlemlerdir.

Maalesef bunlar bazı adliyelerin fiziki yapıları nedeniyle uygulanması pek de mümkün olmayan, olsa da sağlık açısından sakınca yaratacak kurallardır.

Adliyedeki odanın kapısında bu not var.


Özellikle Ankara’da icra daireleri ve mahkemelerinin bulunduğu Söğütözü’ndeki ek binanın fiziki koşulları içler acısı bir haldedir.

Salgının olmadığı dönemde bile kullanılması insan sağlığı için risk yaratırken, şimdi  bu binanın yeniden hizmete açılacak olması ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.

Söğütözü’ndeki bu ek bina ile birlikte Çukurambar’da yer alan iş ve ticaret mahkemelerinin bulunduğu ek binada da fiziki koşullar düşünüldüğünde, sosyal mesafe ve kapalı alanlarda her  10 metrekareye bir kişinin düşmesi gerektiğine ilişkin kuralların uygulanması imkansızdır.

Söğütözü’ndeki icra daireleri ve icra mahkemeleri binası bir plaza binasıdır.

Camlarının bir çoğunun açılması zaten mümkün değildir. Açılabilen camların da açılma aralığı çok küçüktür.

Binada bir adet personel asansörüyle birlikte iki adet de normal kullanım için asansör bulunmaktadır. Bu asansörler hem küçüktür, hem de eski olması nedeniyle virüsün yayılmasına uygun zemin oluşturmaktadır.

Normal zamanlarda bile insanların sıkış tepiş doluştuğu bu asansörlerin önünde ciddi kuyruklar oluşmaktadır.

Binada merdiven olarak içeriden yapılmış yangın merdiveni kullanılmakta olup, merdivenlerde 2 kişi yan yana bile zor yürümektedir.

Binanın koridorları fazlasıyla dar olup, temiz hava dolaşımı hem açık cam olmaması, hem de havalandırmanın bulunmaması sebebiyle imkansızdır.

★★★

Söz konusu bu 13 katlı binaya her gün çalışan memurların, hakimlerin, görevlilerin, avukatların, icra katiplerinin ve vatandaşların gireceği düşünüldüğünde, en başta orada çalışan hakim ve memurların ciddi bir sağlık riskiyle karşı karşıya kalacakları açıktır.

Ayrıca adliyelerin kapanmasından bu yana geçen üç aylık sürede biriken işler de göz önüne alındığında, açılışla birlikte aşırı derece bir insan yığılmasının olması da kaçınılmazdır.



Bir otel binasından çevrilen ve plaza olarak inşa edilmiş olan Çukurambar’daki iş ve ticaret mahkemeleri binasının da durumu aynı şekildedir.

12 katlı bu binanın her katında, açılan penceresi olmayan dört adet mahkeme salonu ile birlikte dört tane de mahkeme kalemi bulunmaktadır. Koridorlarında pencere olmayan bu binanın merdivenlerinde bulunan pencerelerden yapılacak olan havalandırma da zaten yetersizdir.

Avukatlara ayrılan bekleme ve çalışma odaları da penceresiz ve çok küçüktür, havalandırma da yoktur. Kaldı ki var olan havalandırmaların da virüs sebebiyle kullanımı yasaklanmıştır.

Bu iki adliye ek binası da günde binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın bu binalar için acil bir şekilde çok daha ciddi önlemler alması gerekmektedir.

Üç aydır iş yapamayan avukatların hem ekonomik hem de sağlık durumları göz önüne alınacak olursa, bu iki binanın da kullanımı uygun olmayıp, adliyelerin gerçek yapısına uygun binalara en kısa zamanda taşınması gerekmektedir.”

★★★

En başta sorduğum soruları şimdi bir kez daha sorayım...

Yargı hizmetine uygun olmayan bu dikey binaların mal sahipleri kimlerdir?

Kimlerin aracılığı ile kiralanmıştır?..

Ve en önemlisi, her iki kuleye kira olarak kaç para ödenmektedir?