Evet küresel lider. Bileği kuvvetli, gücü kudretli. Dünya’nın kabadayısı, harita çizici, sınır değiştirici.

Ordusu güçlü.

Çene dağıtır.

Kemik kırar.

Atom bombası atar.

Japon imparatoruna diz çöktürür. Kargaşa çıkartır. Darbe yaptırır. Hangi ülke liderinin ne kadar gizli serveti ve dışarıya kaçırdığı parası var, bilir, gizler, kendince zamanı gelince şantaj olarak kullanır.

CİA’sı..

Pentegon’u.

Üniversiteleri...

Hollywood’u...

Güçlü medyası...

Lobileri...

Algıları avlar. Öğrenilmiş çaresizlik yaratır, beyinleri, beklentileri teslim alır. Dünyanın her yerine sermaye ihraç edip, mal üreterek ve dünyanın her köşesine ürün satan dev şirketleri, güçlü ekonomisi, güçlü merkez bankası, Dünya Bankası, IMF ve NATO’nun patronu olmasından sağladığı güç ile isterse ekonomilerde kriz yaratır, ülkeleri çökertir.

Ve her seçim öncesi!

Amerikan yanaşmacılığı!

Bizde depreşir!

★★★

Başlar bir telaş!

Obama mı?

Romeny mi?

“Obama adamımız, hem dedesi Müslüman ve hem ilk adı Hussein...” verirler içeride parlatmayı... Sanki Obama seçilirse Türkiye’de ne fakir kalacak ne askıda ekmeğe ihtiyaç... Obama seçilir, telefonlar, ziyaretler, sarılıp kucaklaşmalar.

Obama cılk çıkar.

Beyzbol sopası gösterir.

Sonra!

Yine aynı depreşme!

Trump mı?

Hillary mi?

“Trump Adamımız...” diye konuşmaya, yazmaya, uzun uzun övüp; Amerikan seçmeni daha başkanı seçmeden başlar bir yaranma!

Umutlar yükseltilir.

Trump seçilir.

İki günde bir telefonlar, altı ayda bir gidip görüşmeler, kapıda karşılamalar, omuza dokundurtmalar, arada bir acı mektuplar fakat sonunda adamımız Trump da cılk çıkar. Fırat’ın doğusunda petrol kuyularını YPG’nin işletmesine bırakır ve “Türk ordusu benim çizdiğim sınırların dışına çıkarsa Türk ekonomisini mahvederim” diye tehdit bile savurur. Fetullahı korur, geri vermez. Rıza Zarrab’ı kullanır.

★★★

Şimdi aynı terane!

Biden mı?

Trump mı?

Yine “adamımız” adlı öğretilmiş çaresizlik, sığınma, yaranma, parlatma devam ediyor.

Ne Trump!

Ne Biden!

Biz biziz!

Hangisi seçilirse seçilsin; ABD’nin kemik kıran, çene dağıtan, harita çizici, kriz çıkartıcı, darbe yapıcı, algı avcılığı önce “Amerikan çıkarlarını korumak” üzerine işleyecektir.

Biden mı?

Trump mı?

Fark etmez.

Yumurta çatlamak üzere!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Sunturlu yalan!


Köprüler yapılırken dönemin Başbakanı ve Ulaştırma Bakanı, temel atma töreninde ikisi birlikte konuşurlardı. Her ikisi de konuşmalarının bir yerine “devletin cebinden bir kuruş çıkmayacak” cümlesini koyarlardı. Dünyada hiçbir devlet adamının, proje geliştiricinin akıl edemediği, bulmadığı bir modeli sanki onlar bulmuş gibi öğünürlerdi. Köprüler yapılıp bitince açılış töreninde yaptıkları konuşmanın da yine mutlaka bir yerine aynı cümleyi yerleştirirlerdi. “Devletin cebinden 1 kuruş çıkmayacak” cümlesi halkın da hoşuna giderdi. Dolar 9 liraya dayandı, Euro 10 lirayı geçti, döviz üzerinden geçiş garantisi verilen köprü ve tünelleri yapan şirketler “kurdan zarar etmesinler” diye bu yılın ikinci yarısında sadece Gebze- İzmir Otoyolu, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü için devletin cebinden “4.7 milyar TL” çıkacak. Sunturlu (dehşetli- yaman) yalanı unutma!