Lafın gelişi halk arasında deyim oldu;  “Pehlivanın ya da şampiyonun bankası”  diyorlar. Olimpiyat şampiyonumuz Pehlivanın yönetim kuruluna alındığı banka özel bir holding bankası olsa milletin bir diyeceği olmaz.

Sana ne?

Bana ne?

Bankanın patronu iş adamı; sermayeyi o koymuş ve tüm sorumluğu o almış, “banka zarar ederse...” ona yazar, devlet bankaya el koyar. Patronun holdingine, malı mülküne haciz konur, bankanın zararı kapatılır.

Fakat!

Pehlivanın bankası milletin yani devletin bankası olduğu için zarar ederse “zararı pehlivandan ya da onun gibi yönetim kuruluna yerleştirilmiş partili kişilerden” alınmıyor.

Görev zararı diyorlar.

Hazine’ye yüklüyorlar.

Davul devletin sırtında.

Tokmak Pehlivanın elinde.

Vur tokmağı vur!

Dağlar, taşlar dinlesin!

★★★

Bu yılın sonuna geldik. Bu yılın başında “Varlık Fonu’na devredilen bankalar zarar ediyor ve zararları görev zararı yazılıp Hazine’ye yükleniyor” diye bir haber vardı. Bu bankalar; Ziraat, Halk ve Vakıfbank olarak sıralanmıştı. Bir hafta sonra; bu yıl bitecek ve yeni yıla gireceğiz. Niçin zarar ediyor devlet bankaları? Pehlivan, madem ki yönetim kurulu üyesi oldu; “diploman sahte değil, işte okulun müdürünün diplomamdaki gerçek ıslak imzası... İşte diplomayı aldığım lisenin kütüğündeki kayıt numarası... işte beni sınava alan öğretmenlerin bana verdiği notlar ve öğretmenlerimin sahte olmayan gerçek imzaları... işte lisede okurken arkadaşlarımla çektirdiğim gerçek hatıra fotoğrafları...” diyerek inandırıcı olamadı. Pehlivan hiç değilse “yönetim kurulu üyesi olunca neler yaptı” onu açıklasın.

Ben yönetime geldim!

Durumu gördüm.

Aldığım maaşı hak edebilmek ve bu devlet bankasının hep karlı kazançlı çalışması için hesap sordum!

Günler geçti.

Diyemedi.

★★★

Pehlivan bankacımız, devlet bankasının yönetimine torpilli olarak getirildiği günden itibaren örneğin banka için yaptıklarını şöyle açıklayabilmeliydi.

Göreve geldim.

Haliyle inceledim.

Bu geri dönüşü olmayan kredilerin miktarı nedir, kimlere verilmiştir diye sordum. Derhal takibe geçilmesini önerdim. Yeniden yapılandırılmış, ölü değil canlı gibi yani tahsil edilebilirmiş gibi gösterilen kredilerin hangi firmalara, hangi kişilere ait olduğunu sordum. İsimleri aldım. Ne bu rezalet diye hesap sordum. Kimseye bankama “sarma- tek sarma- çift sarma- iç kazık- dış kazık- dış kazıkta gerdanlama- çoban bağı- paça kasnak ters kepçe- sarmada kol ile yaslanma- kündeye getirme- oturak kündesi- diz kündesi- şak kündesi” yaptırmam dedim.

Bozdum oyunlarını!

★★★

Pehlivan bankacımızdan böyle gururlanacağımız açıklamalar duymadık. Diplomasını imzalayan lise müdürünü, sınav notları veren öğretmenleri, okul arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğrafları da görmedik.

Görmeliydik.

Hem iyi şampiyon.

Hem iyi bankacı.

Helal olsun diyemedik!

Pehlivandan sırf partilidir diye bankacı yapılması korkunç bir hataydı. Pehlivanı devlet bankası yönetimine atayan iktidar adamı kimse o; “biz devlet bankasını dış kazıkla gerdanlama yapıyoruz, size ne” demiş oldu.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)


 


Ağlayarak FETÖ’ye şiir okuyanın diploması sahte değil!


Üniversite öğrencisiyken FETÖ liderine ağlayarak şiir okuyan ve şiiri bitirince de ona sarılan, 15 Temmuz sonrası FETÖ’den tutuklanıp itirafçı olarak cezaevinden çıkan Mücteba Kılıç’ın AKP’nin siyaset okulundan aldığı diplomanın (sertifika) sahte olacağı beklentisi vardı. Beklenti boş çıktı! AKP’nin siyaset okulundan sertifika alarak başarıyla mezun olan Mücteba Kılıç’ın diplomasının gerçek olduğunu AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, TBMM’de basın toplantısı düzenleyip açıkladı. FETÖ’nün siyasi ayağı bulunmadığı ya da bulunmak istenmediği için bu tarihi değerde bir açıklama oldu. Unutma!