Geçmişten günümüze ülkemizi yöneten tüm siyasetçiler ve devlet büyükleri zorlu bir coğrafyada yaşadığımızdan söz ederler. Doğrudur. O halde her türlü koşullara, gelişmelere ve yarınlar ile ilgili ülkemiz üzerinde kurulacak tuzaklara hazırlıklı olmalıyız.

Askeri tabipler sadece tıp fakültelerinde eğitim almakla kalmazlar. Hava, Kara, Deniz kuvvetlerinde,  jandarmada görev yapan askeri tabipler, almış oldukları askeri eğitim sayesinde terörle mücadelede ve cephede bir ordu mensubu olarak görev yapar.

OMUZ OMUZA

Askeri tabipleri gören yaralı Mehmetçik ve diğer güvenlik güçlerimiz, kendilerinin güvende olduğunu hisseder, moral bozukluğuna uğramazlar. Çünkü tedavi edecek askeri sağlık personeli ve askeri tabipler ile cephede de omuz omuza mücadele etmişlerdir. Asker hastanelerine, çatışma bölgeleri ve cepheden gelen silahlı kuvvetler ve diğer güvenlik güçlerimize ait her türlü bilgi güvenli bir şekilde, sadece ilgililerle paylaşılarak toplumdaki yanlış algının da önüne geçiliyordu. 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra başta Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) olmak üzere asker hastaneler kapatılmıştı.

29. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar döneminde, emekli Albay Ramazan Aydın’dan 16 Haziran 2016’da, yani darbe girişiminden önce bir mektup aldı. Aynı zamanda hastane sahibi olan Aydın, mektubunda Güneydoğu’daki terör olaylarının gittikçe artacağı düşüncelerini, kaygılarını dile getirdi, Diyarbakır’da o zaman mevcut olan asker hastanenin kapasitesinin genişletilerek Gülhane Askeri Tıp Akademisi şartlarına getirilmesinin gerektiğini belirtmişti. O günlerde Aydın, bu görüşünü Silahlı Kuvvetler’in üst düzey mensupları ile de paylaşmıştı. Öneriye olumlu yaklaşılmıştı. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi her şeyi değiştirdi, bırakın yeni hastaneler açılmasını, var olan bütün asker hastaneleri kapatıldı.

VATAN SAVUNMASI

FETÖ ve her türlü terör örgütüyle ilgili de pek çok önlem alındı. O mücadele devam ediyor. Günümüzde de görüldüğü gibi bu coğrafyada vatan savunması sürekli olacak. Bu nedenle, 15 Temmuz’dan sonra kapatılan asker hastanelerinin ve askeri tabiplerin eksikliği hissediliyor. Bu sebeple ülkemizde ihtiyaç hissedilen yerlerde tekrar asker hastaneleri planlanmalı,  yapılıp hayata geçirilmeli.

Diyarbakır ve Hatay bölgelerinde eski Gülhane Askeri Tıp Akademisi kapasitesinde asistanları, uzmanları, doçentleri ve profesörleri ile birer “Eğitim ve Araştırma Asker Hastanesi” açılmalı. Asker hastanelerde harp cerrahisi ve harp psikiyatri bölümlerinin olduğu da unutulmamalı. Günümüz şartlarında özellikle de Suriye ile olan sorunları düşünürsek konunun aciliyeti ve önemi de ortaya çıkıyor.

Devletimiz, gerek gördüğünde 45 gün içinde 1000 yataklı hastaneyi yapabiliyor. Yıllardır sağlık sektöründe bulunan Dr. Ramazan Aydın’in önerisi de şöyle oluyor:

“Zaman kaybetmeden Diyarbakır ve Hatay bölgesinde asker açılmalıdır. Bu hastanelerimizin Mehmetçiğimize, diğer güvenlik güçleri mensuplarımıza hem de bölgede yaşayan insanlarımıza büyük katkı sağlayacağı bir gerçektir.”

KRİTİK GELİŞMELER

Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ülkemizi de ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor. Askerimiz, aylardır Suriye’de, Kuzey Irak’ta, kendilerine verilen direktif doğrultusunda görev yapıyor. Sonuçta yabancı bir ülke toprağında olmanın da zorlukları var. Örgütlerin iç içe geçtiği bu bölgede, askerimize her türlü hain tuzaklar da kuruluyor. Göz göre göre ABD tarafından bölücü terör örgütü silahlandırılıyor. Askeri eğitim veriliyor.

Askerimizin bulunduğu bölgelere Kızılay aracılığıyla önemli yardımlar, destekler de gidiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suriye’ye geçip sınır bölgelerinde Türkiye’nin verdiği hizmetleri yerinde gördü, güvenli bölge oluşturmak ve orada Suriyeliler’in barınmalarını sağlayabilmek için binalar yapılıyor. Kuşkusuz, sağlık hizmetleri de götürüyor. Güvenliğimiz için kaçak geçişlerin önlenmesi amacıyla sınır boylarına duvarlar örüldü, tel örgüler çekildi.

113 ŞEHİT VERDİK

Bölücü terör örgütü, bölgede boş durmuyor. Her fırsatta hain tuzaklar kuruyor. Bunun sonucu olarak yurtiçinde, Suriye ve Irak’ta bu yılın ilk 6 ayı içerisinde 113 güvenlik görevlimiz şehit edildi. Diyarbakır ve sınır bölgesi olan ilimiz Hatay’da hem komşudaki hareketliliği de dikkate alarak askeri hastaneler kurulması da önem taşıyor.

Sivil doktorlar da canla başla görev yapıyor. Asker de,  askeri doktor, kendileri için hastane istiyor. Bu istekleri Diyarbakır ve Hatay’la başlamalı.


Enis Berberoğlu nasıl casus ve FETÖ’cü oldu?


Enis Berberoğlu ile birlikte Hürriyet Ankara Bürosu’nda aynı odada yıllarca birlikte çalıştık. Casusluk, FETÖ’cülük suçlamasıyla yargılanabileceği asla kimsenin aklından geçmezdi. Tıpkı Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel gibi. Berberoğlu, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni oldu. Sonunda siyasete girdi. Bu kez o yazı konusu olmaya başladı.

5 Aralık 2015’te Akşam gazetesinde Can Dündar’ın haber kaynağı olabilecek 5 CHP’li vekil arasında gösterildi. Dündar’ın 2016 yılında yayımlanan “Tutuklandık” kitabında “27 Mayıs Çarşamba günü öğleden sonra solcu bir milletvekili dostumun getirdiği görüntüleri…” sözleri gerekçe gösterilerek Enis Berberoğlu sanık yapıldı. Suçlama, “Devlet sırrını casusluk amacıyla temin” ve “Üye olmaksızın silahlı terör örgütüne yardım etmek”ti.

CASUSLUKTAN 45 YIL

20 Mayıs 2016 tarihinde Berberoğlu’nun dokunulmazlığı 26. döneme ilişkin olmak üzere bir defaya mahsus kaldırıldı. Bu konuda o dönem hiçbir şüphe, tartışma yoktu, herkes hemfikirdi. Anayasa koyucu iradesine güven duygusu içinde CHP oylamaya katıldı ve dokunulmazlığın kaldırılmasına “Evet” dedi.

Enis Berberoğlu’nun davası hemen açıldı. Ardından Can Dündar ve Erdem Gül’ün davalarıyla birleştirildi. Böylece dava üç sanıklı oldu. Berberoğlu ilk kez 16 Kasım 2016 tarihinde hakim karşısına çıktı. “Telefon kayıtları incelensin. Dündar ile buluşmadığımız görülecektir” dedi.

11 Ocak 2017’ de duruşmaya gelindiğinde savunma avukatlarının kullanacağı masaların üzerinde savcılığın esas hakkında mütalaası duruyordu. Daha duruşma başlamadan, deliller tartışılmadan, tanıklar dinlenmeden, HTS kayıtları incelenmeden savcılık görüşünü oluşturmuş hem de iddianameden bile daha ağır biçimde bu sefer Enis Bey için 45 yıl hapis cezası istemişti. Duruşma 15 dakika sürdü. Aynı gün “Berberoğlu’na casusluktan müebbet istemi” haberi yayımlandı.

8 AYDA, 8 HAKİM DEĞİŞTİ

1 Mart 2017 tarihinde savcılığın tanık olarak dinlemek istediği Gazeteci Soner Yalçın, Enis Beyin Fetö’cü olmayacağını, Berberoğlu’na yönelik eleştirisinin sadece gazetecilik mesleği dâhilinde, mesleki bir atışma gibi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

14 Haziran 2017 tarihinde karar duruşmasına Recep Tayyip Erdoğan’ ın müdahil olmasına kıdemli üye hakim karşı çıkarak şerh düştü ve yerine 11 aylık bir hakim duruşmaya çıktı. Karar duruşmasına kadar dosyayı 3 hakimin görmesi, incelemesi ve karar vermesi gerekirken, yapılan değişiklikler nedeniyle 8 ayda 8 hakim tarafından incelendi. Berberoğlu, 25 yıl hapse mahkum edildi ve tutuklandı. 9 Ekim 2017’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi kararı hukuka aykırı bulup bozdu. Yerel mahkeme kararında direndi. Dosya sürüncemede kaldı ve ortada karar olmaksızın Berberoğlu cezaevinde tutuldu.

Hukuki tartışmalardan sonra Berberoğlu 1 Aralık 2017’de Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden hakim karşısında çıktı. Hukuka uygun karar verecek hakimlerle yargılamanın ilk celsesi yapıldıktan sonra tam 2. celse de karar verilmeden önce 16 Ocak 2018 tarihine bırakılan karar duruşması öncesi, mahkemenin başkanı ve kıdemli üyesi görevlerinden alınıp başka mahkemelere atandı. 13 Şubat 2018 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi Enis Berberoğlu hakkındaki terör örgütüyle temas olmadığına, casusluk amacı bulunmadığına karar verdi ve o suçlardan olan cezayı bozdu ancak ‘Devletin gizli belgesinin açıklanması’ suçundan mahkûm etti.

ÖRNEKLER SUNULDU AMA…

MİT TIR’larının içindeki malzemelerle ilgili haberin Aydınlık gazetesinde ayrıntılı olarak yayımlandığı belirtilmesine karşın, Berberoğlu’na 5 yıl 10 ay ceza verildi. Hukuken tahliye edilmesi zorunlu olan Berberoğlu tahliye edilmedi.

2018 Haziran’ında yeniden milletvekili seçilen ve artık 27. Dönem milletvekili olan Enis Berberoğlu için yargılamanın durmasının Anayasal bir zorunluluk olduğu ünlü hukukçular tarafından da gündeme getirildi. Bölge Adliye Mahkemesi, “Yargılamalar hukuka uygun yapılmıştır” denilerek 5 yıl 10 aylık cezayı 3’e karşı 2 oyla onadı.

Enis Berberoğlu’nun avukatı Yiğit Acar, Anayasa Mahkemesi’ne iki ayrı başvuru yaptı. Adalet Bakanlığı, avukattan 27 Mayıs’ta yeni bilgi ve belge istedi. En geç Ekim ayında karar verilmesi beklenirken Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü.

Aynı gün saat 22.45’de İstanbul’daki evine giden Enis Berberoğlu, üç polis aracı eşliğinde  saat: 23.00’de adliyeye götürüldü. Cezaevine konuldu. Aynı günün akşamı da yarı açık cezaevine gönderilmesine ilişkin işlemleri yapıldı. Mahkumlar 31 Temmuz’a kadar izinli olduğundan Berberoğlu da serbest bırakıldı.

Berberoğlu ile iki HDP’ linin de vekilliklerinin düşürülmesi soru işareti olarak kaldı.