Valiye suikast yapacakları gerekçesiyle ABD askerleri, dostça geldikleri Irak’ın Süleymani’ye kentinde Türk Özel Kuvvetler karargahında askerlerimize silah çekti. Başlarına 4 Temmuz 2003’de çuval geçirilmesi olayı hiç unutulmadı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, yaşanan olayın perde arkasını dün SÖZCÜ’ye açıklamıştı.

Bu olayı araştırırken ilginç bilgilere ulaştım. Konuşan olunca eleştiriyorlar ama olayın içinde olanlar sessiz kalıyor ve hala “Zamanı değil” deyip geçiştiriyorlar. Sanki birileri vefat ettikten, yani onlara cevap verecek kişi kalmayınca konuşacaklar izlenimi edindim. Doğrusu böyle bir durum kimseye yakışmaz.

ABD’LİYE ÇUVAL

Jandarma Genel Komutanlığı’nda İstihbarat ve Teknik Şube Müdürlüğü görevlerinde bulunan, Ergenekon kumpasında uzun süre cezaevinde tutulan emekli Kurmay Albay Hasan Atilla Uğur, Irak’ ta askerlerimizin başına çuval geçirilmesine misilleme olarak Adana-İncirlik üssünde görevli askerlere aynı uygulamayı yapmayı planladı. Uğur, olayı bize şöyle anlattı:

“Süleymaniye’de askerlerimizin  başına ABD askerleri tarafından çuval geçirilmesini, olay basına yansımadan önce biliyorduk. Buna anında misillemede bulunmamız gerekiyordu ve bu görevi de ben üstlenmek istedim. Adana’ya gidip İncirlik dışına çıkan ABD askerlerinin başına çuval geçirmek istedim. Bunu da üst makamlarımıza sözlü ve yazılı olarak bildirdim. Orada çuval geçirdiğimiz askerleri basına gösterecek ve bu kişilerin Adana Valisi’ne suikast planladığını da belirtecektim ancak buna son anda izin verilmedi.”

ALBAY YAKLAŞIYOR

Uludere-Gülyazı bölgesine yakın Kuzey Irak topraklarında bulunan Kopkitepe, 19 Mayıs 2004 tarihinde önemli bir olaya sahne oldu. Türk Albay, askerlerimizin bulunduğu yere zorla gelmek isteyen ABD’li Albay’ı (B) planını uygulayarak etkisiz hale getirmiş, elindeki silahı, üzerindeki çelik yelek ve başlığı almış, başına çuval geçirmemiş ama soyundurmuştu. Türk komutan “Ne hakla emirlere uymayıp buraya zorla gelmek istedin?” diye soruyordu.

Albay Aziz Ergen, Sadettin Tantan’ın İçişleri Bakanlığı döneminde bazı bürokrat ve eski bakanların da karıştığı rüşvet olaylarını içeren “Beyaz Enerji Operasyonu”nu yapmıştı. Son görev yeri Irak sınırında bulunan Uludere-Gülyazı Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanlığı’ydı. Terör örgütünün kamplarına yakın bölgede, teröristlerin Türkiye’ye sızmalarına engel olunuyordu.

19 Mayıs 2004 günü Şırnak-Uludere-Andaç köyü yakınında bulunun Irak topraklarındaki Kopkitepe’de bulunan askeri birlikte görevli üsteğmen, Kuzey Irak’ın içerisinden kendilerine doğru 10-15 aracın geldiğini Albay Aziz Ergen’e bildirildi. Şimdi Antalya’da yaşayan emekli Albay Aziz Ergen’le dün konuştuk ve o günü şöyle anlattı:

SİLAH KULLANIN

“Son durumu, bağlı bulunduğum Şırnak Tümen Komutanımı’za telefonla bildirdim ve bu konuda emirlerini aldım. Üzerinde Amerikan üniforması bulunan bazı askerler ile Peşmerge kıyafetli, ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan toplam 20-25 kişilik bir grup araçlardan inip, askerlerimize doğru yürümeye başladı. Ben de birlik komutanımıza ‘Gelen kişileri yanlarına yaklaştırmamalarını, sorumluluk sahasının dışında tutulması ve geri gitmelerinin sağlanması” talimatını verdim. Yanlarına zorla yaklaşma girişiminde bulunmaları halinde, ‘silah kullanmaları’ emrini verdim. Kısa süre sonra emir komutayı aldım.

Bu arada hava da kararmıştı. O yüzden gelmekte olan grubu termal kamera adı verilen karanlıkta aydınlık gösteren kamerayla takip ediyorduk. Grubun arasına Nazdür kampından PKK’lılar da katılmış ve 50-60 kişi olmuşlardı. Çatışma ihtimaline karşı askerlerin mevzilerini de geziyordum. Gelen grubun ellerinde ağır ve uzun namlulu silahlar vardı.

ÇATIŞMAYA HAZIRDIK

Grubun “ses mesafesi”ne kadar yaklaşmasını bekledik. Askerlerimizin yanı sıra korucular da mevzilerde yerlerini almış, çatışmaya hazır bir vaziyette bekliyorlardı. Aldığım bilgiler sonucu, gelen grubun başında Amerikalı Albay Martin Rollinson’un bulunduğunu tespit ettik. Gelen kalabalığa hitaben, Kürtçe konuşan korucularımız, peşmgerlere doğru ‘Gelmeyin, yasak burası’ diye bağırıp uyarıyorlardı. Ancak, karşılık verilmiyor, kalabalık yaklaşmaya devam ediyordu. Zırhlı aracın megafonundan İngilizce olarak ‘Bu bölgeye gelme. Geri dön. Bu bölgeye giremezsin’ diyordum.

Gelen grup mevzilenirken, Amerikalı albay ve 10-15 kişilik bir grup bize doğru yaklaşamaya devam ediyordu. Aniden bize doğru gür bir ses yükseldi:

“Ben Amerika Birleşik Devletleri’nden Albay Martin Rollinson. Siz ne hakla Amerika Birleşik Devletleri’nin işgal ettiği bir toprağa girersiniz?”

Bu heyecanlı olayın tüm ayrıntılarını Doğan Kitap’tan çıkan “Sınır Ötesi Savaşın Kurmay Günlüğü” kitabımda yazmıştım. ABD’li albayın nasıl soyundurulduğunu ve bu olayın nasıl sonuçlandığını Perşembe günü aktaracağım.