Birbiri ardına toplumun gündeminde olmayan “kırılganlığı” yüksek konular, bayraklaşıyor.

Bunun en bariz örnekleri günlerdir tartışılan; Ayasofya’nın camiye dönüşmesi, “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan ve 2014 yılında uygulanmaya başlanan “Avrupa Konseyi Kadına ve Aile İçi Şiddete Karşı Şiddeti Önleme ve Mücadele Sözleşmesi”nden imzanın çekilmesi; Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103’üncü maddesinde karşılık bulan çocuklara cinsel istismar (tecavüz) suçuna evlilik koşuluyla hazırlanan af tasarısı konuları...

★★★

1 Haziran’da başlayan “pandemide normelleşme süreci” tam bir kaosa dönüştü.

Her gün yüzlerce insana Covid-19 tanısı konuyor. Sağlık personeli ve hastanelerin tıbbi kapasiteleri sayesinde salgının merkez üssü olmadık ama tehlike üstümüze üstümüze gelmeyi sürdürüyor...

Buna ilaveten ertelenen doğalgaz, elektrik faturaları, artan işsizlik ve işçi haklarının tırpanlanması ile yüzleşilen temmuz ayından yaralı bereli çıktık.

★★★

Yine toplumun gündeminde olmayan “asker ocağında”; iki temel kural “din ve siyaset girmemeli” ilkesi sarsılıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) siyaset FETÖ ile girmiş, ülke kanlı bir darbe girişiminin faturasını ödemek zorunda kalmıştı.

Halen de kesin hesap çıkmadı!

Din de “Türk Silahlı Kuvvetleri Din Hizmetleri Başkanlığı”nın kurulması ile askerin içine giriyor.



★★★

CHP 25. ve 26. Dönem Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, sosyal medya hesabından “Türk Silahlı Kuvvetleri Din Hizmetleri Başkanlığı İhdasına Dair Kanun” hakkında detayları paylaştı: “Yokluğu ne tür sorunlar yarattı ve iktidarının 18. yılında AKP’nin aklına nereden düştüyse -okulları kapatılmış- TSK’da DİN HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI kurulmuş. Tabur seviyesine kadar örgütlenecek, personelini de SİVİL(!) kaynaklardan temin edecekmiş. Tarikat ve cemaatlere gün doğmuş.”

Yunanistan’la “Mavi Vatan” düellosu


Türkiye-Libya arasında 27 Kasım’da imzalanan anlaşmayla, Yunanistan’la, Kıbrıs ve Mısır arasında kalkan oluşturdu.

Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgesinin batı sınırını çizdi.

Bu bir ön almaydı.

Kıbrıs Rum kesimi ile Doğu Akdeniz petrol rezervleri konusunda yaşanan gerginlik orada durmadı, cephe genişledi.

★★★

Türkiye-Libya anlaşması ile Fransa başta olmak üzere Batı’dan yükselen Türkiye muhalefeti, Yunanistan ile Mısır’ı yan yana getirdi.

Doğu Akdeniz’de iki ülke münhasır ekonomik bölge anlaşması imzaladı.

Türkiye’nin Ege adaları, KKTC ve Doğu Akdeniz savunmasının bir ucu Libya’ya, diğer ucu Suriye ve İsrail’e kadar uzanıyor.

Doğu Akdeniz’de konuşlanan savaş gemilerimize başarı dilemekten fazlasını yapmaya ihtiyacımız var...

★★★

Ekonomi, ulusal güvenlik, barış, sağlık, siyaset gibi birbirinden bağımsız gibi görünen toplumsal tüm sorunların üst üste geldiği böylesi kaotik bir dönemi, ancak ve ancak ortak akılla aşabiliriz.

Türkiye emperyal güçlerin döşediği mayınlardan, Cumhuriyet değerlerine sarılarak çıkar...

En sıcak ağustosu yaşıyoruz, tetikte olma vakti!

Doları buzdolabına mı koysak?


Ağustosta ABD Doları/TL kurunun 7.3’e, Euro/TL kurunun 8.6’ya kadar yükselmesiyle felaket senaryoları kendine dayanak bulmaya başlıyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) geçtiğimiz mayıs ayı başında; Amerikan bankası Citigroup, İsviçre bankası UBS ve Fransız bankası BNP Paribas’a Türk bankalarıyla işlem yasağı koymuştu.

Doların fırlamasıyla bu karardan geri adım atıldı.



Yurt dışında yerleşik bankalara, Türkiye kapsamında yapacakları Türk Lirası işlemlerde esneklik sağladı.

Döviz kurlarındaki artışı ne durdurur? Bu soruya akla ilk gelen yanıtlardan birisi “IMF ile yeni bir anlaşma...”

Bu olasılık yalnızca Türkiye açısından değil, uluslararası finans çevreleri açısından da tercih dışında bırakıldı. Buzdolabı satışlarındaki artış; yeni köprülere garanti kapsamında ödeme taahhüdünde bulunulan dövizi getirecek mi?

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Kuzey Çevre Otoyolu için günlük 135 bin araç geçiş garantisi (yıllık 49 milyon 275 bin) bulunuyor.

Geçiş ücreti 3 dolar + KDV üzerinden hesaplanıyor.

2023 felaket senaryoları


İş dünyası dört bir koldan “Ekonomi nereye gidecek?” sorusuna yanıt ararken kulaklarını “felaket senaryolarına” dikti. Okuduğunuzda, dinlediğinizde tüyleriniz diken diken olur.

Batılı servisler 2023 yılı Türkiye senaryolarında; ekonominin iflas edeceğini, bankaların Arap sermayesine devir edileceğini, banka kredi borçları karşılığında gayrimenkullere el konulacağını, etnik ve dini gruplar arasında çıkacak bir çatışmanın otonom bölgeler planını vizyona sokacağını rapor ediyorlar.

★★★

Doğu Akdeniz ve Ege’de suların bulandırıldığı bir konjonktürde felaket senaryolarını; siyasal irade, toplumsal dayanışma alt edebilir.

İç politikada düşmanlaştırma, kamplaştırma; otoriterleşme, ötekileştirme ne partilere, ne ülkeye yarar sağlayacak...