Sen mesela, hacı emmi.

Sakalını sıvazlaya sıvazlaya “bunlar dinini bilen çocuklar, vatana millete hayırlı olurlar” diyordun... Nasıl gidiyor sence vatan millet işleri bugünlerde? Sen değil miydin, bunlara körü körüne inanıp, hayran hayran bakan? Hiç gözünü kaçırma şimdi, biraz da bu fotoğrafa bak.



Sen, Hatçanım abla.

İftar çadırında, senin paranla sana avanta çorba ısmarlayanlara neredeyse bi hatim indirmediğin kalmıştı. Sen değil miydin, adeta büyülenmiş gibi bunların iki dudağının arasına bakan? Suratını hiç başka tarafa çevirme şimdi, biraz da bu fotoğrafa bak.



Veya sen, esnaf İrfan bey...

Kahvede başının etini yiyordun herkesin, eczaneden nasıl bedavaya ilaç aldığını anlata anlata bitiremiyordun, bin tane reyin olsa binini de bunlara vereceğini filan söylüyordun. Sağlığın nasıl şimdi? Memleketi iki tane aspirine satmış gibi hissediyor musun kendini? Sen değil miydin, iki paket avanta makarnaya, avanta kömüre bakan? Sana söylüyorum, duymazdan gelme şimdi, biraz da bu fotoğrafa bak.



Laylaylom Merve.

Son on senedir yaşanmayan kepazelik kalmadı, yaşanmayan trajedi kalmadı ama, sen değil miydin, sanki bunlar senin memleketinde yaşanmıyormuş gibi, hiç oralı olmayan, “ne var yani şekerim, gayet güzel yönetiyorlar” diyerek, şıkıdım şıkıdım dalgasına bakan? E şimdi biraz da bu fotoğrafa senin memleketinde yaşanmıyormuş gibi bak.



Sen, yalaka işadamı Sermet.

İhale kapmak için el etek öperken, sen değil miydin, çalıyorlar ama çalışıyorlar diyerek, sadece kendi çıkarına bakan? Şimdi bir saniyeni de biz çalacağız ama, bu fotoğrafa da bakmaya çalış biraz.



Ve sen, sanatçı müsveddesi Tülay.

Gerçek sanatçılar halkın yanında mücadele ederken, sen değil miydin saraylarda objektiflere poz verip, ağzın kulaklarında sırıta sırıta bakan? Her zaman böyle sanatsal fotoğraf göremezsin, buna da bak biraz.



Görenleri tenzih ederim...



Üniversite mezunu işsizlerimiz siyanür içerek ailece canına kıyarken, tesettür sosyetesi kırk günlük bebeğe tek taş pırlanta taktığında, insanlarımız Elazığ’da bu çağda kerpiç evlerin enkazında hayatını kaybederken, Kızılay eliyle tee New York’ta gökdelen diktiklerinde, gariban çocukları Suriye’de beşer beşer şehit düşerken, bedelli’yle sıyıran siyasetçi çocukları Singapurlarda gemicikler aldığında, Bahçesaray’da çığ altında can pazarı yaşanırken, utanmadan ekranı ikiye böldüklerinde, asrın liderimizin toki mitingini canlı yayınladıklarında...

Çocuğuna pantolon alamayan babalar kendini asarken, çocuklarım aç diye haykıran babalar kendini yakarken, sen değil misin, trene bakar gibi bakan?

Bu fotoğrafa da yine öyle bön bön bak biraz.