“Kifayetsiz muhteris” sözünü çok severim.
Etine buduna bakmadan, boyunu aşan hayaller peşinde koşanları anlatır.
Bizdeki “halifelik” tartışması da aynen böyle.
“Halife” olacağım diye Türkiye’de tartışma açan, zemin yoklayanların dünyadaki durumuna bir bakmaları gerekli;
Acaba dünya Müslümanları, AKP yandaşlarının -tartışmayı AKP hükümetinin yandaş basını çıkartmıştı- “Halifeliği Türkiye’de yeşertme” fikrine nasıl yaklaşır?

“İSLAM ORDUSU KURACAĞIZ” DİYE TÜRK ASKERİNİ SUUDİ BAYRAĞI ALTINDA YÜRÜTENLER...

* Öncelikle, Müslümanlar için kutsal toprakları, Kabe’yi kontrol eden Suudi Arabistan acaba ne düşünür “halifeliğin yeşertilmesi” fikrine, ona bakalım;
Suudiler büyük ihtimalle sıcak bakar, ama halifeliğin Türkiye’de değil, Suudi krallığında olması şartıyla.
Bunun için Suudilerin gerekçesi de var aslında; AKP hükümeti değil miydi, bundan sadece birkaç yıl önce “İslam ordusu kuracağız” diye, Mehmetçiği resmi üniformaları ile Suudi bayrağı altında resmi geçite gönderen? Türk Bayrağını, Suudi Bayrağı’nın arkasına katmaya kalkan.
O zaman “İslam ordusu liderliğini” AKP hükümetinin gümüş tepside sunduğu Suudi Arabistan, şimdi bundan vazgeçip, Türkiye’de kurulacak bir “halifeliğin” bayrağı altına girer mi? Üstelik AKP hükümeti Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi Veliah Prens Muhammed Bin Salman’ın “katil olduğunu” ima ederken ? Geçiniz.

* Son dönemde Müslüman dünyada “boyuna bakmadan”, parasına güvenip iyice hareketlenen Birleşik Arap Emirlikleri desek;
AKP hükümet üyeleri artık açık açık BAE’yi “düşman” ilan ededursun, bu ülkenin liderleri Türkiye’de kurulacak “halifeliğin” bayrağı altına girer mi? Üstelik Libya’nın Vatiyya üssündeki Türk ordusuna ait teçhizatı vuran “isimsiz” Mirage savaş uçaklarının BAE’ye ait olduğu söylentileri alıp yürümüşken.

* Peki Arap dünyasının kilit ülkesi Mısır kabul eder mi Türkiye’de kurulacak bir halifeliği? Daha geçen hafta AKP hükümetinin yönettiği Türkiye’ye karşı Yunanistan’la deniz yetki alanlarının sınırlandırması anlaşması imzalayıp, Ege ve Akdeniz’deki tüm Rum-Yunan tezlerini kabul eden Kahire’den umut hiç yok. -“AKP hükümetinin yönettiği Türkiye“ ifadesini özellikle kullandım. Çünkü AKP iktidara gelmeden önce Yunanistan’ın Mısır’dan aynı anlaşmayı imzalaması için isteği olmuş, ancak ‘Türkiye’ye karşı böyle bir adım atamayız’ diyen o dönemki Mısır yöneticileri Atina’yı geri çevirmişti. Mısır’daki bu tutum değişikliğinin altında elbette AKP hükümetinin, bilhassa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her şartta İhvan/Müslüman Kardeşler hareketinin yanında durması ve  Mısır’ın mevcut lideri Sisi’yi düşmanlaştırma politikalarının rolü büyük.-

* Yine nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Suriye ve Libya’da ise Mehmetçik fiilen görev yapıyor. İki ülkedeki iç savaşta, AKP hükümeti bir tarafı tutar ve destekleklerken, elbette diğer tarafı Türkiye’nin “hasmı” durumuna sokuyor. AKP hükümetinin Neo-Osmanlıcı politikaları sadece Arap ülkelerindeki yönetimleri değil, halkları da Türkiye’ye ve Türkler’e düşman hale getiriyor.  Nasıl kabul etsinler Türkiye’nin “halifeliğini”?

* İran zaten Osmanlı döneminde bile halifeliği ciddiye almıyordu. Şimdi hiç kabul etmez.

* Müslümanlığın “en radikal halinin” hakim olduğu Afganistan bile nota verdi AKP hükümetine. Gerekçe de çok ilginç; Ayasofya’yı açarken “her türlü güvenliğini aldım, yüzlerce polis görevlendirdim” diyen AKP hükümeti, içerde Taliban bayrağı açılıp, propaganda yapılmasına mani ol-a-madı. Türkiye’yi, Türkleri en çok seven ülkelerden Afganistan’ı bile kırmışken, AKP’nin “ilan edeceği” halifeliğe destek mümkün olabilir mi?

* Keza Bangladeş; Yüzyıllarca Türkiye’nin hiçbir sorun yaşamadığı bu ülke ile AKP iktidara geldikten sonra gerginlik çıktı. Çünkü AKP hükümetleri, Bangladeş’te “terör örgütü” olarak görülen Cemaat-i İslami üyelerinin yargılanmasına müdahale etmeye kalktı. Bunun üzerine bir dönem AKP’nin en çok dile getirdiği “Myanmarlı Müslümanlar” konusunda da gerginlik yaşandı Bangladeş’le.

* Yine Müslüman nüfusun nüfusun kalabalık olduğu Hindistan desek;

Daha geçenlerde Hindistan Başbakanı eskiden Cami olan bir ibadethaneyi Hindu tapınağına çeviriverdi. Ayasofya için “milli egemenliğimiz, kime ne” diyen AKP hükümeti, elbette Hindistan’ın bu hamlesini de -büyük ihtimalle yutkunarak- uzaktan seyretmekle, sus pus olmakla yetindi.

* Bir başka kalabalık Müslüman nüfusa sahip Rusya’ya baksak; Orada gündem “Müslümanlık ve Hilafet” değil, Ortodoks kiliseleri arasındaki rekabet. Daha geçen yıl Ukrayna Ortodoks kilisesinin Moskova Patrikhanesi’nden ayrılmasına Fener Rum Patrikhanesi’nin destek vermesi Rusya’da deyim yerindeyse “fırtınalar kopardı.”  Moskova Patrikhanesi şimdilerde, Fener Patrikhanesi”nin “eşitler arası birinci” konumunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bunlar hiç yaşanmamış bile olsa, Putin‘in Rusya’daki müslümanların Türkiye’deki “halifenin” sancağı altına girmesine sıcak bakması düşünülebilir mi?

* Elde kala kala bir Pakistan ve Katar ile, Güney Asya’da yoğun Müslüman nüfusa sahip Endonezya ve Malezya kaldı. Ancak iş “Türkiye’de kurulacak halifeliğe” gelince, kimse bağımsızlığından vazgeçip  AKP’nin hayal ettiği “halife sancağının” altına kendini atmaz.

Yani AKP yandaşlarının “halifelik” çağrısı -teşbihte hata olmaz- kendi çalıp, kendi oynamak üzerine.
Maksat tartışma çıksın, laikler tepki göstersin;
Türkiye’deki ekonomik kriz, doların fırlaması, Merkez Bankası’nın eksi rezervi, ülkedeki işsizlik ve artan açlık hiç konuşulmasın....