TÜİK tahminlerine göre Türkiye’nin buğday rekoltesinin 4 milyon ton azalarak 16.5 milyon ton olarak gerçekleştiği, ancak gerçekte bu rakamın 15,5 milyon ton olduğunu belirten Gaytancıoğlu, “Hatta buğdayda ithalat rekorları kırılarak 2019 ve 2020 yılında her yıl 2,5 milyar doları başka ülkelere ödemiştir. AKP’liler, bu ithalata gerekçe olarak da ‘buğday ithal edip un ihraç ediyoruz’ söylemini dillendirilmiştir.” dedi.

Pandemi öncesi bir ton buğday fiyatı 150 dolardan işlem görürken pandemi sonrası talep artışıyla birilikte dünya buğday fiyatlarının 360-370 dolarlara çıktığını belirten Gaytancıoğlu, “Bu artışlardan başta Rusya olmak üzere bazı ülkeler ciddi kazançlar elde etti. Türkiye gibi kendine yeterli olması gerekirken ithalatçı bir ülke durumuna düşen ülkelerin ithalat faturaları ise kabarmıştır.” dedi.

Ekonomideki kötü yönetim, artan enerji ve gıda fiyatları, buğdaya olan taalep ve gübre üretiminde ham madde olan doğalgaz fiyatının artmasının, 2022 yılı için hasat edilecek buğdayın ekilişini de zora soktuğunu belirten Gaytancıoğlu, “Geçtiğimiz yıl tonu 1800 lira olan ve ülkemizde en çok kullanılan üre gübresi %780 artarak 14000 liraya çıkmış ve şimdiden 2022 yılı üretimini tehdit eder hale gelmiştir. Gübrenin yanında mazot ve ilaç fiyatlarındaki artışlar da enflasyonun çok çok üzerindedir.” ifadesinde bulundu.

"GÜBRESİZ BUĞDAY EKİMİ"

Türkiye’nin en çok buğday ekimi yapılan bölgelerinden olan Trakya, Marmara, Konya ve Güneydoğudan elde edilen bilgileri paylaşan Gaytancıoğlu, “Üreticilerin yüzde 80’i ya az gübreyle ya gereken gübrenin yarısıyla ya da tamamen gübresiz buğday ekimi yapmıştır.” dedi.

Türkiye’nin gübresiz ekim yaparak 2022 yılında ciddi bir üretim açığı vereceğini belirten Gaytancıoğlu, 2022 hasadının 12-13 milyon civarında gerçekleşeciğinin tahmin edildiğine dikkat çekerek, “Bu nedenle gübrede mutlaka sübvansiyon yapılması gerekmektedir. Bu sübvansiyon tüm gübre çeşitleri için en az %50 olmalıdır.” dedi.

Türkiye bulunduğu coğrafyada kendine yeterli hatta ihracatçı bir konuma gelmesinin yolunun ekonomik anlayışın ve tarım politikalarının değişmesiyle mümkün olacağına vurgulayan Gaytancıoğlu, “Aksi halde; bu yanlış tarım ve ekonomi politikaları sürdürülür, tarıma gerekli destekler verilmez, çiftçiye sübvansiyonlar yapılmaz ise önümüzdeki yıl ekmek fiyatları en az 6 lira olacaktır.” dedi.

"SÜTTEKİ ARTIŞ ÇİFTÇİNİN CEBİNE GİRMEDEN YEME GİTTİ"

Dışa bağımlılığın hayvancılığın da çöküşüne neden olacağına dikkat çeken Gaytancıoğlu, sütteki artışın daha çiftçinin cebine girmeden yeme gelen zamma gittiğini söyledi. Gaytancıoğlu, “Eğer yem süt dengesi tutturulamazsa çığ süt fiyatına yapılan zammın bir anlamı olmayacaktır. Çünkü yem fiyatları son bir yılda %100’den fazla artmıştır.”

Tarım Bakanlığının bu konuda üretimi ve üreticiyi desteklemesi gerekirken çözümü yine ithalatta bulduğunu belirten Gaytancıoğlu, “Hâlbuki Tarım Bakanlığı ekilmeyen 35 milyon dekar alanda nasıl üretim yaptırabilirim konusunda projeler geliştirmeli. Mera alanlarımızın korunması ve verimliliğinin artırılması için ve yem bitkileri üretimini teşvik etme konusunda nasıl projeler üretebilirim diye çalışmalıdır. Ve en önemlisi tüketicilere nasıl daha fazla, daha ucuz et ve süt tükettirebilirim diye çalışmalar yapmalıdır.” dedi.