AKP tarafından hazırlanan ve kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunuldu. Teklife göre, katalog suçlarda tutuklamanın, kuvvetli suç şüphesinin somut delile dayandırılması ile mümkün olacağı belirtiliyor. Katalog suçlar arasında ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçu da bulunuyor. Bu durum akıllara ‘Çocuklar daha da mağdur olur mu?’ sorusunu getiriyor. Konuya ilişkin hukukçular SÖZCÜ’ye konuştu.



12 YAŞINDAKİ ÇOCUK TAŞA YAZDIĞI YAZIYLA YARDIM İSTEMİŞTİ

Öte yandan geçtiğimiz günlerde Antalya’da 12 yaşındaki bir çocuk ise bir taşın üzerine yazdığı yazıda tecavüz edildiğini belirterek, yardım çığlığında bulunmuştu. Çocuk yeşil alandaki bir taşın üzerine, “Yaşım 12, tecavüz edildim, adım Altun. Hala tecavüz ediliyorum. Lütfen yardım edin” yazarak yardım istemişti. Sosyal medyadaki tepkilerin ardından, mağdur çocuğu istismar ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheli tutuklanmıştı.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu


MANEVİ BULGULARI DA HATIRLATTI

Çocuğun istismara uğradığını uzun süre söyleyemebildiğinin altını çizen İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu, şunları söyledi:

- Somut ya da fiziki bulgulara rastlanmadıysa eğer, manevi bulguların değerlendirilmesi esas alınıyor. Bu durumda çocuk, Üniversite Hastanelerinin Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında takip ediliyor. Manevi bulgular içeren, çocuğun istismarının varlığını inceleyen raporlar ile ‘kuvvetli şüphe var’ olarak değerlendiriliyor. Üniversite hastanelerine ilave, çocuk istismarını önleme merkezler, adli tıp, mahkemede bulunan psikolog, pedegog ve sosyal hizmet uzmanlarının hazırladıkları raporlar da manevi bulguları oluşturur. Ayrıca çocuğun görüşlerine itibar edilebilirliği hususundaki araştırma ve raporla kuvvetli şüphe sebebi oluşur.

ÇOCUKLAR UZUN ZAMAN SONRA SÖYLEYEBİLİYOR

Avukat Topuzoğlu somut delillerin varlığının ise her zaman mümkün olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:

- Somut deliller ise istismarın yapıldığı andaki izler, fiziki bulgulardır. Bunlar her zaman mümkün olamayabiliyor. Çocuk istismara uğradığını uzun süre sonra söyleyebilir. Bu durumda somut delil varlığı mümkün değil. Bu durum çocuk açısından bakıldığında, çocuğun üstün yararı açısından örtüşmeyen durum ortaya çıkarmakta. Günümüzde çocuk istismarı olaylarının bu denli arttığı dönemde, çocuklar açısından yararlarının gözetilmediği yasal düzenleme olduğunu düşünüyorum. Çocuğun üstün yararı esas alınmalıdır. Bu durumda hak ihlalleri söz konusu olacaktır. Çocuklar uzun zaman sonra söyleyebiliyor ya da bir vesile ile öğrenebiliyoruz. Bu süreçte somut olgulara rastlanamayabiliyor. Çünkü çocuk korkuyor olabilir, tehdit ediliyor olabilir, istismarcı ile aynı ortamda bulunuyor olabilir.

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Türkiye Yapılanma Sorumlusu ve İstanbul Hukuk Koordinatörü Avukat Bilge Kaan Özkan


TUTUKLAMA YAPILMASI NEREDEYSE İMKANSIZ HALE GELECEK

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Türkiye Yapılanma Sorumlusu ve İstanbul Hukuk Koordinatörü Avukat Bilge Kaan Özkan ise görüşlerini şöyle dile getirdi:

- Gündeme getirilen bu olası kanun değişikliği ile çocuklara yönelik cinsel suçlardan herhangi bir tutuklama yapılması neredeyse imkansız hale gelecek. Tutuklamada görüntü, ses kaydı ve sair somut delil kriteri aramak, doğru orantılı olarak mahkumiyet açısından da somut delil olmadığı takdirde mahkumiyet verilmemesi sonucunu doğuracak haliyle bu düzenleme Türk Ceza Kanunu’nu da bir nevi kadükleştirip etkisiz kılacak. Yargıtay’ın cinsel suçlarda çocuğun beyanının hangi surette ve nasıl alınacağını, hangi kurallara riayet edilerek alınacağını, hangi yöntemlerle ne şekilde çürütüleceğini yahut destekleyeceğini anlatan yüzlerce kararı var. Somut delil şartının getirilmesi tüm bu Yargıtay kararlarının da göz ardı edilmesi anlamına gelir ki bu son derece isabetsiz bir karar olur.

ÇOCUKLARIMIZI SAVUNMASIZ BIRAKACAK BİR DÜZENLEME

- Biz biliyoruz ki cinsel istismar vakaları dört duvar arasında kimsenin gör(e)meyeceği ortamlarda cereyan eder, dolayısıyla kanuna emredici lafz getirerek ille de ‘somut delil’ demek, bu suçu işleyen kişilerin cezasız kalmasının önünü açmak demektir. Yargı paketinin içindeki cinsel suçlara dair somut delil şartı getirilmesi herhangi bir cinsel suç sebebiyle kimsenin cezaevine girmeyeceği koşulları yaratma anlamına gelir. Bu, ülke çapında; cinsel suçları serbest bırakmak olarak yorumlanabilecek ve ne yazık ki kahraman çocuklarımızı savunmasız bırakacak bir düzenleme olacak.

TUTUKLAMA KORUMA TEDBİRİDİR, CEZA DEĞİL

Avukat Süreyya Kardelen Yarli ise, “Tutuklama bir koruma tedbiridir, bir ceza değil. Koruma tedbirleri arasında da en ağır olan tedbirlerden biri. Bu yüzden de aslında Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) ve Türk Ceza Hukuku’nun mantığında tutuklamanın istisnai olarak kullanılması gerektiği, son çare olarak koruma tedbiri anlamında başvurulması gerektiği görüşü hakimdir. Mevcut CMK’nın 100. maddesinde, yani tutuklama tedbirlerinin düzenlendiği maddede, mevcut dosyada kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller ve bir tutuklama sebebi varsa, şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama kararı verilebililir. Ancak ‘kesin verilir’ denmiyor. Burada takdir hakime bırakılıyor” ifadelerini kullandı.

Avukat Süreyya Kardelen Yarli


TUTUKLAMA İÇİN İKİ OLGU BİR ARADA OLMALI

Tutuklama için iki olgunun bir arada olması gerektiğini belirten Avukat Yarli, şunları söyledi:

- Bunlardan biri kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller, biri de bir tutuklama nedeninin bulunması. Kanun ‘ve’ dediği için biri olsa da olur olmasa da olur gibi bir anlam güdemiyoruz. Burada devam eden maddede bazı katalog suçlarda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni sayabilileceği belirtiliyor. Esas değişiklik burada geliyor. Buradaki katalog suçların arasında çocuğun cinsel istismarı suçu da var. Mevcut yapılacak düzenlemede ise şunu söylüyorlar, CMK 100. maddenin 3. kısmında, ‘söz konusu suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni varsayılabilir’ diyor.

- Tutuklayabilmek için hem kuvvetli suç şüphesinin olması lazım somut delile dayanan ve hem de bir tutuklama nedeninin olması lazım. Ama uygulamada katalog suçlar için sulh ceza hakimleri tarafından sadece tutuklama nedeni üzerinden gidip tutuklandığı için, aslında tutuklamanın biraz daha zorlaştırılması amacıyla getirilen bir düzenleme var. Bu sadece çocuğun cinsel istismarı açısından değil, bütün katalog suçlar açısından etkilenecek bir şey. Ceza hukuku mantığı açısından aslında olması gereken nokta bu. Zaten tutuklamada hakime bir yetki, alan ve takdir bırakılıyor. Hakimler, çocuğun beyanı güvenliyse, inandırıcıysa, zaten çocuğun beyanını tek somut delil olarak kabul edip, yan delillere bakmadan beyan üzerinden tutuklama kararı verebiliyordu. Yine aynı hakim, yine beyana dayanarak tutuklamayı takdir yetkisiyle gerçekleştirebilir” yorumunda bulundu.

UCİM BAŞKANI SAADET ÖZKAN DA TEPKİ GÖSTERDİ

UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Başkanı Saadet Özkan ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Çocuklar korumasız alanlarda yakınlarından istismara uğrarlar, bu karar istismara maruz kalmış çocukların mağduriyetini artıracaktır. @adalet_bakanlik ndan açıklama bekliyoruz. #çocuğunbeyanı delildir. Her eve kamera mı takalım @yucelceylancom @ucimorg” ifadelerini kullandı.