Son siyasi parti kapatma davası 2008’de kalmıştı. Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, “laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiği” gerekçesiyle AKP hakkında Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) kapatma davası açtı.

AYM üyeleri arasında kapatma kararı için yeterli çoğunluk çıkmadı.   Karar, AKP’nin son aldığı Hazine yardımının yarısının geri alınması yönünde oldu.

AKP, kapatma davası sonrasındaki ilk genel seçim olan 2011’de oylarını yüzde 46.5’ten (2007 seçimleri) 49.8’e yükseltti.

★★★

Bu ay, peşpeşe açıklanan insan hakları eylem planı ve ekonomik reformlar paketinin hemen ardından 17 Mart 2021, can çekişen demokrasi tabutunun son çivilerinin çakıldığı bir paketin unutulmaz tarihi oldu.

Önce her kesimden hak ihlallerini gündeme getirmesiyle tanınan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği TBMM’de düşürüldü. Sadece birkaç saat sonra da HDP hakkında kapatma davası açıldığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açıklandı.

AKP yöneticileri yakın zamana kadar parti kapatmaya karşı olduklarını kamuoyu önünde sıklıkla ifade ediyorlardı. Bu nedenle  olsa gerek, iktidar partisi TBMM’nin üçüncü partisi konumundaki HDP’yi ne kadar kriminalize ederse etsin kapatma başvurusu yapmadı. Yine de bu davayı AKP’nin ya da kapatmayı yüksek sesle işaret eden MHP’nin kendisinin değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resen açmış olması sonucu değiştirmiyor:

AKP; iktidarının 19., kendi hakkındaki kapatma davasının da 13. yılında bir siyasi partinin kapatılmasıyla anılan bir partidir artık. Ortalıkta dolaşan yeni seçim sistemi hesapları, siyasi mühendislik planlarına bakılırsa, AKP’nin parti kapatmakla anılmaya kahrolacak hali yok kuşkusuz. Kaldı ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, Yargıtay Genel Kurulu’nun gönderdiği beş aday arasından dördüncü sıradaki isim olarak seçilmiş oluşu bir arka planı işaret etmekte.

DOKUZ YIL ÖNCE 

Biraz geriye gidelim: Dokuz yıl önce, dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bugünkü HDP’nin selefi BDP’de milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkındaki fezlekelerle ilgili soruya şu cevabı veriyordu:

Bu konuda geçmiş uygulamalar neyse biz de onu yaparız. Bu işin usulü, yolu ve yordamı belli, ilk kez Meclis’e fezleke geliyor değil. Bundan evvel 900’den fazla fezleke gelmiş. Onlar için hangi işlemi yapıyorsak, bunlar için de onu yaparız. Ondan sonrası ilgili komisyonların vereceği bir karardır.”

Fezlekeler o dönem Genel Kurul gündemine gelmedi. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Çiçek, sorum üzerine Gergerlioğlu dosyasına hakim olmadığı için yorum yapamayacağını ancak kendi dönemindeki fezlekeler için,  telafisi güç bir zarar oluşmaması amacıyla pek çok anayasa profesöründen görüş isteyerek bir tutum belirlediklerini söyledi.

BİREYSEL BAŞVURU

Çarşamba günü milletvekilliği düşürülen Gergerlioğlu fezlekesi, dokuz yıl öncekinden niteliksel olarak farklı. Fezleke, “terör örgütü propagandası” nedeniyle 2 yıl 6 aylık hapis cezasının Yargıtay’da onanmasına dair. Ancak o dosyada önem taşıyan bir hukuksal boyut var: Gergerlioğlu’nun, davasındaki hukuksuzlukları anlattığı Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru. Bu konuda hafızalarda henüz taze olan Enis Berberoğlu kararı anımsatılıyor. TBMM’nin, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak bireysel başvuru sonucunu beklemeden milletvekilliğini düşürmesinin yanlışlığına işaret ediliyor.

TBMM’nin hukuksuzluğu onaran, düzelten bir makam olması gerektiği belirtiliyor.

★★★

Memleketimizde siyaset, loop’a alınmış şarkılara benziyor. İki farkla: Dön dolaş çalınan o şarkı pek berbat. İkincisi, bu berbat şarkıyı loop’a alıp milyonlara zorla dinlettiriyorlar. Enerjiyi, hevesi, umudu kıra kıra.

Türkiye 2021’de parti kapatılan bir ülke olmayı hak etmiyor. Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, sadece kendisini değil TBMM’nin varlığını doğrudan ilgilendiriyor.

Öte yandan bu ülkede birlikte yaşamaya demokrasiye inanan,  loop’a alınan kötü şarkıları dinlemek istemeyen insanların sayısı hiç az değil. O insanlar kendilerini temsil eden siyasetçilerden daha geniş ve büyük bir dayanışma, daha etkili bir demokrasi savunuculuğu bekliyor.