Sevgili okurlarım, Bekir Coşkun aramızdan 18 Ekim 2020 günü ayrılmıştı. Demek ki göz açıp kapayana kadar aradan üç aydan fazla süre geçmiş.

Zaman ne kadar hızlı akıp gidiyor...



Benim can arkadaşım, Hürriyet ve SÖZCÜ’de oda komşum Bekir’le şimdi yine komşu olduk!

Eskişehir’i Eskişehir yapan, Anadolu’nun göbeğinde uygar bir kültür kenti yaratan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, onun ölümünden sonra aramıştı.

“Bizim balmumu heykeller müzesine Bekir Coşkun’un da heykelini yaptırıp koyalım. Senden ricam, elindeki çeşitli açılardan çekilmiş Bekir Coşkun fotoğraflarını bana gönder... Ve ayrıca sürekli kullandığı giysilerden, kişiliğini ve giyim tarzını yansıtanlardan bulabildiklerini de gönder...”

Bendeki fotoğrafları hemen gönderdim...

Ayrıca eşi Andree’yi arayıp durumu anlattım, Bekir’in bazı giysilerini istedim...

Mont, gömlek, hep taktığı fular, pantolon, çoraplar ve ayakkabılar...

Andree onları hazırladı, birkaç gün sonra kargoyla Yılmaz hocaya ilettim.



★★★

Size Eskişehir’deki Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi hakkında birkaç küçük bilgi vereyim. Eskişehir’e her gidişimde gezdiğim bir yer...

Türkiye’nin en görkemli, ilk ve tek, şu anda 211 balmumu heykel barındıran müzesi.

En başta Atatürk...

Dokunsanız konuşacak kadar canlı, inanılmaz bir şey.

Siyasetçiler, Türk ve yabancı devlet adamları, bilim insanları, Kurtuluş Savaşı kahramanları, bazı komutanlar, sanatçılar ve gazeteciler...

★★★

Heykellerin tamamı başta Büyükerşen olmak üzere uzman ekibi tarafından yapılıyor.

Saçlar, kaşlar ve kirpikler yerlerine ayrı ayrı, tek tek dikiliyor.

Giysileri herkese göre ayrı ayrı hazırlanıyor.

Balmumu heykeller müzesine ne zaman gitsem kapıda uzun kuyruklar görürdüm.

Bilet satışından elde edilen gelirin tamamının Büyükşehir Belediyesi tarafından fakir kız öğrencilere ve engellilere, sağlık ve eğitim harcamaları için verildiğini bilirdim.

Müze, korona salgını nedeniyle şimdi geçici olarak kapatılmış durumda.

★★★

Yılmaz hoca önceki gün aradı...

“Heykelimiz bitti. Şimdi sana fotoğrafları gönderiyorum. Bak bakalım Bekir’e benzemiş mi...”

Fotoğraflara baktım, gazetedeki arkadaşlara da gösterdim...

Ve herkes “Olamaz bu kadar benzerlik” dedi...

Muhteşemdi...

Ve Yılmaz Büyükerşen bir şey daha söyledi:

“Senin en yakın dostundu, onun heykelini senin yanına yerleştirdik... Gerçi senin heykel eski olduğu için yüzün biraz soluk kalmış ama şimdi makyaj yapıp rengini koyulaştıracağız.”

Ben masamda oturuyorum, Bekir benim yanımda arkada...

Bir elinde kalem, öbür eli omzumda...

Sanki canlı gibi.

★★★

Yani sonuçta, acaba kaderin cilvesi mi demek gerek, Bekir’le yan yana komşuluğumuz orada da sürüp gidecek.

Hem bu kez aramızda oda duvarları da olmayacak!

Böylesine görkemli bir müzeyi ülkemize kazandıran Yılmaz Büyükerşen ve ekibine teşekkür ediyor, sevgili arkadaşım Bekir Coşkun’a, şimdi yatmakta olduğu çorak Urfa topraklarında Allah’tan bir kez daha rahmet diliyorum.