9-10 yaşlarındayken, yaz tatillerinde manifatura dükkanımızda çalışırdım. Sabah erkenden dükkana gider, kapının kilidine boyum yetişmediği için karşı dükkandaki amcadan yardım isterdim. Onun yardımıyla dükkanı açtıktan sonra içeriyi temizler sonra dükkanın önünü süpürür ve toz kalkmasın diye de ıslatırdım.

Yine bir yaz günü, Ramazan Ayı idi diye hatırlıyorum. Malatya’da da Ramazan ayına özgü  yapılan özel bir tatlı vardır (yassı kadayıf). İki yaprak hamur arasına ceviz konulur, yumurtaya bulanıp kızartılır ve üstüne şeker şerbeti dökülürdü. O dönemlerde de tatlının dış hamurunun hazırlanışı kadayıfçıda yapıldığı için önce dışı alınırdı. Benim de canım nasıl çektiyse gittim kadayıfçıdan aldım, eve götürdüm, annem sordu “bu ne?” “Babam gönderdi iftara hazırlasınlar dedi” dedim. O gün de evde tandır yanmış. Komşu kadınlar da gelmişler, bir yandan hamurlar yoğruluyor, bir yandan açılıyor ve tandırda pişiriliyor. Adettir mahallede tandır yakamayan komşular da hamurlarını alıp gelirlerdi. Bizim ekmekler pişince tandır soğumadan onlarınki de pişirilirdi. Pişen ekmek miktarı çok fazla idi, en az altı aylık. Yani bahçede inanılmaz bir kalabalık olurdu. Zannedersiniz kıyamet yeri. Rahmetli annem “bu ne oğlum baban delirmiş mi, bu kadar işin arasında bu yapılır mı” diye feryat etti. Tatlıyı gerçekte benim canım istemişti ama ikisinin de bundan haberi yoktu. Akşam olayın nasıl ve neden olduğu ortaya çıkınca benim durumumun akıbetini siz değerli okuyuculara bırakıyorum.

Değerli Okurlar, bu da nereden çıktı derseniz, o gün evdeki o kalabalık, ortada bir sürü dolaşan insan kimin ne yaptığı belli değil, her şey birbirine karışmış, bağırtılar tam bir kaos ve benim yassı kadayıf isteğim!! Yani Türkiye’nin bugünkü halinin bir benzeri.

Ülkemde de Allah nazarlardan korusun her şey dört dörtlük, tek eksik var, o gün bizim evdeki yassı kadayıf gibi, burada da yeni bir Anayasa.

Allah aşkına bugün hangi yetkiniz eksik de yeni Anayasa diyorsunuz? Bu kadar yetki yetmedi mi? Ama Sayın Devlet Bahçeli bir dönem söylemişti, bu böyle olmuyor, yeni bir Anayasa yapalım ve Anayasa’yı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyduralım, diye. Demek ki bu denli yetkiler yetmedi geri kalan ne ise onu da istiyorlar. Hani derler ya ”kasap et, kuzu can derdinde”.

Yönetenler; şu gün olmuş 14 milyon insan ancak aşılanmış, millet can derdinde, ekonominin hali ortada, esnaf kan ağlıyor, işsizlik ülkenin tarihinde görülmemiş düzeyde, intiharlar başlamış, döviz tırmanıyor, dış ilişkilerde içinde bulunduğumuz acıklı durum !.. Yetmiyor, Sedat Peker 9. videoyu da yayınlıyor ve akıl almaz iddialarda bulunuyor.

Ayasofya’yı mesken tutan “Cüppeleri düğmeli” imamlar, laiklik dinsizlik deyip Kurucu Önderimiz ATATÜRK’e hakaretler ediyor! Tüm bu yaşananlar için Meclis araştırmaları isteniyor, fakat AKP ve MHP oyları ile anında reddediliyor. Cumhuriyet savcılarında ise tık yok. Tüm bunların yaşandığı, insanların umutlarını yitirdiği bir dönemde, neymiş? YENİ ANAYASA!!

AKP’nin yeni Anayasa taslağının kaç madde olduğunu biliyorum ama sayısını söylemem. O rakamı telaffuz etmek sakıncalı. Şöyle ifade edip kendimi kurtarayım. CHP’li bir milletvekili beze yazıp Boğaziçi Köprüsü’ne asmıştı ya, işte  oradaki rakam.

Yönetenler; İktidar olarak hala halk düzeyinde güvenilirliğinizin yüksek olduğuna inanıyor musunuz?

Çünkü inanılırlığınızı kendi tabanınızda büyük oranda yitirdiniz. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile iyice yıprandınız. Artık uzatmaları oynuyorsunuz. Yapılan kamuoyu araştırmalarında da durum ortada. Değil erime, oylarınız  buharlaştı. Geçenlerde bir dost sofrasında AKP’li Milletvekili, seçmenin yüzüne bakacak halimiz kalmadı, dedi.

Ülkenin içinde bulunduğu duruma daha fazla sessiz kalamayan “Marmara Denizi bile kustu”. Bir de hala  “Kanal İstanbul” diyorsunuz. Şimdi pandemi nedeniyle maske takıyoruz.Uzmanlar diyorlar ki, Kanal İstanbul yapıldığında insanlar “gaz maskesi” ile dolaşacak. Neden mi? Çürük yumurta kokusundan!..

Ama tabii bu denizlerin hali CHP’nin uğursuzluğundan değil mi! Ben demiyorum, AKP Milletvekili demiş.

Bir yurttaş olarak önerim; Büyük Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan, tüm bu kaosların ortadan kalkması için tek çözüm, “SEÇİM
SANDIĞI”’dır.

Hani hep deniyor ya “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” diye.
Yaşadıklarımız yetti, o nedenle bırakın da yeni Anayasa’yı gelecek hükümet yapsın.

SON SÖZ: “KİLİSEYE PARATONER TAKILDIĞINDA DİN ve BİLİM TARTIŞMASI BİTMİŞTİR”  NİCOLA TESLA