Gülümseme yaratan proje: Ay’a gidiyoruz. Belli ki üzerinde çok ciddi çalışılmış (!) 10 hedefi var. Uzay limanı. Uzay havası. Uzay nesneleri. Uzay sanayi. Uzay ekonomisi diye sıralanıyor. 2023’te “Ay’a ayağımız değecek” ve böylece 2 yıl içinde, 5000 yıllık adım atacağız. Türklerin uzaydaki yıldızları fethe gitme hedefi 5000 yıl önceden başladı. Atalarımız, gökyüzünü “dünyanın çatısı” olarak görüyor ve din adamı şamanların yıldızlara yolculuk yaptıklarına inanıyorlardı.

Ay da bir yıldız.

Ama ölü yıldız.

Işığı Güneş’ten alıyor.

İslam öncesi Türk inançlarına göre kainatın merkezinde hareketsiz duran Dünya’nın etrafını, soğanın zarlarına benzer şekilde üst üste kuşatmış gök tabakaları kaplardı. Bu tabakaların her biri ayrı bir yıldızın alanıydı. Ay en yakın tabakanın sahibiydi. 1470’li yıllarda hem Türkçe ve hem Farsça divanı olan büyük şair Seyyid Nesimi:

Kah çıkarım gökyüzüne

seyrederim alemi

kah inerim yeryüzüne

seyreder alem beni

kah giderim edreseye

ders veririm hak için

kah giderim meyhaneye

dem çekerim aşk için

Diyen şiir yazmıştı ve “Ben gerçeğim” yani “Allah’ın bir parçasıyım ondan gelir yine ona dönerim (Enel Hak)” dediği için devrin iktidar zalimlerince derisi yüzülerek öldürülmüştü.

★★★

Demek istiyorum ki:

“Gökyüzünü fetih etmekte” çok geç kaldık. 5 bin yıllık geç kalmışlığı 2 yılda kapatma projesi yapan bugünkü iktidara minnet borçlu olacağımı şimdiden yazayım. O kadar geç kaldık ki, bir zorluğu başarmayı vaat eden birine hemen; “Be hey gafil evin yanıyor sen gökyüzünü fethe çıkıyorsun” diyerek şüphe saçıp dudak büker olduk.

Ay’a gideceğiz.

Gerçek mi?

Rüya mı?

Uydurma mı?

“Başarılmamışı başarma hikayesi” uyduralım, “işsizlikten- pahalılıktan- yolsuzluktan- yoksulluktan ve daha önemlisi adaletsizlikten” yanan Türkiye’de halka “gökyüzünün fethi yakın” umudunu pompalayalım “avunsun millet” diye yeni bir siyasi yalan boyası ile göz boyama mı! İstifası kabul edilen Damat Bakan zaten yıllar önce “Ay’a otoyol yapma projesi hazır dediğimizde inanan milyonlar var arkamızda...” türünden övünme sergilemişti.

Övünme afyon.

Halkı uyuşur.

Alkış alır.

Algı avlar.

Şan-şöhret üretir.

★★★

Hangi birini yazayım; Doğa harikası Ergene Ovası’nı sulayan Ergene Nehri’ni 20 yıldır zehrinden kurtaramadınız. Katran gibi akan zehirli su, güneşle buharlaşıyor bulutlardan yağmur olup önce Uzunköprü’nün sonra da tüm Trakya ve Marmara’nın üstüne zehir olarak yağıyor.

Ay fethine çıktınız.

Yerli otomobil ne oldu?

Elon Mask’a mı havale edeceksiniz? Mili Altay Tank’ı bile henüz yapılamadı. Oysa 2018 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin “Altay Tankı Motoru’nun yerli olmasını planladık. 2018 sonu en geç 2020 başında Altay Tankı’nı yerli motorla üreteceğiz” sözü verilmişti.

2021 Şubatı’ndayız.

Tankı yapamadık.

Ay’a gidiyoruz.

Ülkemizde yalan, devlet politikası haline geldi. Çok övündüğümüz İHA (Drone) parçalarının yüzde kaçı ithal bilmiyoruz. Teknolojide 5 yıllık ticaret açığımız 190 milyar doları buldu ve Türkiye sanayi üretiminde ithal oranı ortalama yüzde 45’te çakıldı, duruyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Bu tablo Ay’a gidecek bir topluma yakışmıyor!


SOMA’da 301 madenciye mezar olan facianın dava dosyasını inceleyen mahkeme üyelerinin değiştirilerek suçluların tahliye edilmesi Ay’a gidiş projesi yapan bir topluma yakışmıyor. Çorlu’da katliam gibi tren kazasında oğlunu yitiren Anne Mısra Öz’ün, “Gerçek suçlular yargılansın” dediği için mahkeme önüne çıkarılması da Ay’a gidiş projesi yapan bir topluma yakışmıyor. Ayrıca Mehmet Asal’ın araştırmasında sergilediği; “2021 yılı itibarıyla Türkiye’de okuma yazma bilmeyen: 2 milyon 24 bin 979 (Yüzde 3). İlkokul mezunu: 17 milyon 579 bin 747 (Yüzde 24). Okuma- yazma bilip okul mezunu olmayan: 7 milyon 782 bin 603 (Yüzde 11). Diplomasız ilköğretim mezunu: 5 milyon 678 bin 694 (Yüzde 8). Diplomalı ortaokul ve dengi meslek okulu: 13 milyon 365 bin 564 (Yüzde 18). Diplomalı bilinmeyen: 620 bin 860 (Yüzde 1). Toplamı: 47 milyon 52 bin 447 (Yüzde 63)” tablosu da uzaya gitme projesi yapan bir topluma hiç yakışmıyor. Önce adalete ulaşabilmiş ve cahilliği yenmiş bir toplum olsaydık ve sonra Ay’a gitseydik.