Geçen yılın 22 Ağustos tarihinde Giresun’da büyük bir sel felaketi yaşanmıştı. 5’i asker 14 kişi sel sularına kapılıp hayatını kaybetti. Menfezlerin altının boşaldığını CHP İl Genel Meclisi Üyesi Ömer Cebeci, felaketten önce bunları Özel İdare toplantılarında fotoğraflarla ortaya koymasına rağmen bir önlem alınmamış ve göz göre göre üzücü olay yaşanmıştı.

İçişleri Bakanı, Özel İdare Genel Sekreteri Hüseyin Taşkın’ı görevden aldı, yerine Mülkiye Müfettişi Selçuk Aslan’ı atadı. Aslan  da önceki gün görevden alınması için bakanlığa dilekçe verdiğini duyurdu. Hikaye ilginç mi ilginç...

İSTİFASINI DUYURDU AMA...

Selçuk Aslan, görevden ayrılmak istemesinin nedenini İçişleri Bakanı’na da anlattı ve yaşadıklarını çalışma arkadaşlarına da şöyle duyurdu:

“Salı günü bir milletvekilimizle, dereden kaçak alınan kum-çakıl konusunda talihsiz bir görüşme yaşadık. Hayatta insan olarak duruşumu belirleyen temel doğrularımdan birisi de ‘Haksızlık karşısında eğilmeyin, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz’ düsturudur. Sayın milletvekilinin gayrihukuki bir durumu savunmak adına şahsıma ve personelime dönük nezaketten uzak tavrına doğrular ve nezaket hususlarının hatırlatılması yönünde yüksek volümlü bir diyalog gelişmiştir.

Konu tarafımdan bakanlığımıza iletilmiş ve bakanlığımızın daveti üzerine Ankara’ya gelerek, konuyu sayın bakanımız ve bakan yardımcılarımızla görüştüm. Keyfiyet hususunda oldukça sıcak karşılandım. Ancak oluşan sosyolojik şartlar çerçevesinde huzur içinde ve verimli bir şekilde çalışma olanağı kalmayacağı gerekçesiyle görevden affım ile müfettişlik görevime iademi istedim ve bugün dilekçemi sundum.”

VEKİLİN DAMADI

Tartıştığını belirttiği kişi AKP Giresun Milletvekili Cemal Öztürk’tü. İddiaya göre, Öztürk’ün damadının şirketinin elemanları , Görele-Çanakçı deresinden kum, çakıl aldığına ilişkin jandarma tutanak düzenlendi. Genel Sekreter Aslan da, Maden Kanunu uyarınca ceza kestirdi.

Bunun üzerine Milletvekili Cemal Öztürk, Genel Sekreter Selçuk Aslan’ı telefonla aradı ve konuşma sırasında ona adıyla hitap etti. Bu duruma Genel Sekreterin tepkisi sert oldu. “Mülkiye Müfettişine, genel sekretere nasıl adıyla hitap edebiliyorsunuz?” deyip sesini yükseltince, Cemal Öztürk’de, sinirlendi, “Kapat telefonu” deyip telefonu kapattı.

AKP Milletvekili Cemal Öztürk, “Biz halka hesap veririz. Bu arkadaş Giresun’a geçici görevle gelmiş. Ama önüne gelene ceza kesiyor. Sanki özel yetkili valiymiş gibi hareket ediyor. Kendisiyle ilgili ciddi şikayetler gelince durumu bakana anlattım.  Bu arkadaş büyük sıkıntı yaratıyor.  Görevi sadece ceza kesmekmiş gibi yüzlerce insanı mağdur ediyor. Damadımın şirketine de haksız uygulamalar yapıldı. Hukuk dışı uygulamalarından bütün Giresun rahatsız” diyor.

Genel Sekreter, “istifa ettiğini” duyurdu ama istifasını mutlaka geri alacaktır. İçişleri Bakanı, kendisine, “Hele biraz bekle” demiştir.  Siyasi hayatının en zor günlerini geçiren ve yarın ne patlayacağı belli olmayan ülkemizde bakan Giresun’la uğraşmak istememiştir.

Ayıp be kardeşim ayıp


CHP Milletvekili Yunus Emre, katıldığı televizyon programlarının çıkışında, programa birlikte katıldığı gazetecilerin koruma polisi, araçlarında çakar bulunduğunu gördü. AKP’ye yakınlığı ile bilinen iş insanlarına da koruma, çakar ayrıcalığı getirildiğini belirlemişti. Bunun için İçişleri Bakanına sorular yöneltti.

Bakan, yasa ve yönetmeliklere göre işlem yapıldığını belirtmekle yetindi. Ama, Sedat Peker, kendisine İçişleri Bakanı tarafından koruma verildiğini açıklayınca, yasak-masak tanımadan koruma verildiğini doğruladı. Bu konuda hemen soruşturma başlatacağını da kaydetti. Peki, aradan onca zaman geçmesine rağmen İçişleri Bakanı iki-üç günlük çalışmayla ortaya çıkacak soruşturmanın sonucunu niçin açıklamıyor? Açıklayamaz.  Kararlarda kendi imzası var. Bakın bir de adı “Çökme”lerle geçen Cihan Ekşioğlu’na da koruma verilmiş. Daha durun kimler var kimler...

AÇIKLAYIN DA ÖĞRENİLSİN

Şimdi bir kez daha sormak gerekiyor, kaç iş insanına, kaç gazeteciye koruma verdiniz, bunlar için kaç polis görevlendirdiniz? Koruma verilen iş insanları da gazeteciler de tehdit aldıkları için değil, “Hava” için, özellikle İstanbul’da geçiş üstünlüğünden yararlanmak için koruma alıyor, çakar takıyor.

Yoğun trafikte arkamdan çakarlarını çaka çaka gelen otomobilde bir gazeteci bulunuyordu. Önündeki araçların kendilerine yol vermesi için canavar düdüğü çalınıyor. İnanın bu durumda sürücünün eli-ayağı dolaşıyor, kazalara da yol açıyor.

Acelen ne kardeşim, ne bu telaş. Sonuçta gideceğiniz işyerinizdir. İçişleri Bakanına yakın olmanızla elde ettiğiniz bu ayrıcalıklar yakışıyor mu? Ayıp be kardeşim ayıp...