Orman yangınlarına kahrolurken Türk insanı, Tokyo Olimpiyatları sona erdi. Üzüntülerden eskisi gibi ilgi gösteremesek de katılanların tümü, özellikle de 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz madalya alan sporcularımız göğsümüzü kabarttı. Okçuluk ve boksta altın aldık. Karate ve boksta gümüş aldık. Tekvando, jimnastik, güreş ve karate de bronz madalyalar kazanıp oyunları 35. sırada tamamladık. Bravo kızlar, bravo çocuklar...

Olimpiyatlarda altın madalya kazanan sporcusuna Avustralya devleti 130 bin, gümüş kazanana 95 bin, bronz alana da Türk parası ile yaklaşık 60 bin lira ödül veriyor... Almanya altına 190, gümüşe 150, bronza 90 bin lira veriyor... ABD’nin altın madalya alan sporcular için 320 bin, gümüş 200 bin, bronza da yaklaşık 130 bin lira ödülü var... Japonya altına 400, gümüşe 150 ve bronza 75 bin lira ödül veriyor.

Listenin ‘zenginler’ bölümündeki İtalya ve Malezya altın madalya alan sporcusuna 2 milyon, gümüş kazanana 1 milyon, bronz alana da 600 bin lira veriyor... Kazakistan, altın alan sporcularını 2.2 milyon, gümüş alanı 1.3 milyon, bronz alanı da 650 bin lirayla ödüllendiriyor... Hong Kong altın alana 5.5 milyon, gümüş kazanana 2.7 milyon, bronz getirene de 1.5 milyon lira ödüyor... Singapur ise, altın madalya getirene 6.3 milyon, gümüş alana 3 milyon, bronza da 2.5 milyon lira veriyor!

Ve Türkiye... Altın madalyalı sporcuya 1000 Cumhuriyet altını, gümüş madalya alanlara 600 Cumhuriyet altını, bronz madalya kazanan sporcusuna da 300 Cumhuriyet altını karşılığı nakit para veriyor. Yani bugünkü değerinden hesaplanırsa 1000 Cumhuriyet altını yaklaşık 3 milyon 280 bin lira! 2013 yılında ‘Ödül Yönetmeliği’ değiştirilmese ve ‘indirime’ gidilmese, altın madalya alan sporcuya 2000, gümüş alana 1500 ve bronz alanlara da 1000 Cumhuriyet altını karşılığı ödül verilecek, böylece dünyada sporcusuna en yüksek para ödülü veren ülke olacaktık.
Güncel ödül listesinde Türkiye, Singapur ve Hong Kong’un ardından dünya üçüncüsü... Göze çok gelse de, yurttaşlara moral, ülkenin tanıtımına dev katkı olan olimpiyatlarda başarılı sporculara sağlanan teşvik iyi bir şey.

Dünyanın dört bir coğrafyasından, havadan, karadan, denizden, TIR dorsesinde, araba bagajında ya da yürüyerek bize gelen milyonlarca insana bakabilen ‘güçlü ve zengin’ üstelik ‘itibarda tasarruf’ etmeyen bir milletiz! Gobon’dan taa Sudan’a milyon dolarlık yardımlar yapıyoruz. Hazine’deki 128 milyar doları bile kıskanmıyoruz da bize olimpiyat gururu yaşatan sporcularımıza verilen ödülü mü kıskanacağız?
Hak edene feda olsun; keşke diğer hak edenlere de haklarını verebilsek!
***
Mesela, insanların sokağa çıkmaktan, annesinin elini, sevgilisinin yanağını öpmekten bile korktuğu koronavirüs salgınında nefessiz kalıp ölümü, yoğun bakımlarda can savaşını göze alan, evdekilere bulaştırmamak için aylarca sevdiklerinden ayrı düşen, çoğu artık aramızda bile olmayan “Hakkınız ödenmez” dediğimiz sağlık görevlilerine, hakları ödenebilseydi!

Mesela, daha yeni orman bakanı söyledi; 47 ilde çıkan 217’si kontrol altına alınan 223 orman yangınında görev alan, ‘ne görevi’ canları pahasına gece gündüz çarpışan 5 bin 250 ‘ateş savaşçısı’ orman işçisi...

Onlardan iki kahraman, Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş son yangınlarda şehit düştüler. Onlarcası yaralandı. Yaralananlardan çoğu kafasına 10 dikiş atıldıktan sonra geri koştu alevlere, bedeninin dörtte üçü yandı bir orman işçisinin. Bıraksan o halde kalkıp arkadaşlarının yanına gidecek. Birinin ayakkabısı ve ayakları yandı, yanık kremi sürüp sargı beziyle sardı görevine döndü. Diğerinin kolu yandı, sardı koştu görevine. Arazözler devrildi işçiler yaralandı. Durumu iyi olanlar Allah sizi inandırsın hastaneden çıkıp yangın yerine döndü. Onlarcası dumandan boğulacaktı, azıcık temiz hava aldı haydi yangına!

Biz televizyondan izlerken yandık, alevin ortasındakilerin ödülü ne peki? Kadrolu bile değiller! Yılın belli aylarında çalışıp, maaş alabiliyor.
Uçaklar, helikopterler havadan, arazöz birlikleri de yangını kontrol altına almak ve soğutmak için karadan çabalayor. Her arazözde en az 6 ateş savaşçısı olmalı diyor uzmanlar. Bizim arazözlerde çoğu 2, bilemedin 4... Meteoroloji uyarmıştı. Havaların fena ısınacağı, sıfır nem olacağı, karadan denize sert rüzgarlar eseceği çok önceden belli, ormanlarımızın yangına hassas olduğu malumdu. Bunu görüp takviye işçiler alınıp, eğitilmeliydi.

Ama burası Türkiye... Yüzlerce yangın çıkınca uyandı orman genel müdürlüğü, 500-600 yeni işçi almak için düğmeye bastı son anda! Adaylar sınava giriyor şu aralar. İşe alındılar diyelim. Eğitimleri var daha, en az 2 ay... Bu da orman yangını mevsiminin sonu demek...

Ateş savaşçılarının günler geceler boyu aralıksız atıldıkları tehlike daha iyi anlaşılsın diye yazayım. Son orman yangınları büyük değil, mega sınıfında... 1994 yılında Çanakkale’de yaşanan orman yangınlarında ölçüldü. Her 6 saatte bir ya da yanan her 400 hektarlık alanda ‘bir atom bombasının’ enerjisi ortaya çıkıyor!

Yani bu insanlar, senin benim geleceğimiz olan ormanlardaki yangına değil, atom bombasına koşuyor adeta. Ödülleri, yönetmelikleri var mı peki?

Şaşırtayım sizi, var!

Yönetmelik ödülü değil, orman işçilerinin yangınlar sırasında şehit düşmeleri ve yaralanmaları halinde verilecek ‘tazminatları’ düzenliyor! Üstelik öyle kolay değil... Yaşamını yitirdiyse bir orman işçisi bunun orman yangınında olup olmadığı kanıtlanmalı! Pandemi boyunca yitirdiğimiz doktorlardan istenen raporlar gibi. Yaralandıysa, bedenindeki kaybın yüzdesine dair tam teşekküllü hastane heyetinden rapor alınmalı!

***

Başarı ise ödüllendirilen olimpiyatlardaki gibi; milyonlarcamızı kurtaran doktor, hemşire, sağlık görevlisi, ambulans şoförünün yaptıkları ne? Atom bombasıymış işte, orman yangınlarına gözü kapalı dalanların çabaları ile söndürülen orman yangınları onların başarısı değil mi?

Ve bugün ne diyor kahraman ateş savaşçıları için bizi yıllardır ‘idare’ edenler? Sağlıkçılara söylediklerinin aynısını: Hakları ödenmez!

Yok ya! Beş değil, 105 köşe olan yandaş müteahhitte milyonlarca dolar, dörder beşer işte çalışan bir kısım yandaşa maaşlar, sizi övmekten ve sizin gibi düşünmeyenleri hedef göstermekten başka işi olmayan candaş medyaya bu milletin kurumlarından reklam paraları sektirmeden ödeniyor ama!
Ödenmezmiş! Bal gibi ödenir...

Yeter ki siz hak edene ‘hak ödemeyi’ yürekten isteyin. VİP uçaklara, kullanılmayan havaalanlarına, bayramlarda hatırlanan köprülere, adını zor söylediğimiz onlarca ülkeye gönderilen yardımlara, yazlık kışlık saraylara bulduğumuz gibi, ormancıya da sağlıkçıya da, hak eden diğerlerine de ödenecek parayı buluruz, merak etmeyin...