Ali Tatar... Deniz yarbayıydı. Ergenekon’da “amirallere suikast yapacaktı” iddiasıyla tutuklandı. Serbest bırakıldı. Ancak hakkında gözaltı kararı çıktı. 19 Aralık 2009’da polisler kapısına tekrar dayanınca beylik silahıyla intihar etti.

İki gün sonra...

Yani 21 Aralık 2009’da, Zaman Gazetesi “Ergenekon’da sırlar gecesi” başlığını attı ve şu cümleleri kurdu: “Yarbay Ali Tatar lojmanda ölü bulundu.” Sabah Gazetesi de “Yarbay Tatar sırlarıyla öldü” manşetini attı. Vakit ise “ETÖ’de /Ergenekon Terör Örgütü/ panik” manşetiyle intiharı “panik havasına” bağladı!

Peki ya SÖZCÜ Gazetesi?

Gazetenin başlığı şuydu: “Yarbayın gurur intiharı.” Tatar’ın cenaze törenini de manşetinden duyuran SÖZCÜ, “Hakkını helal etti” dedi: “Yarbay Tatar’ın cenaze törenine, hakkında suikast planı hazırladığı öne sürülen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Yiğit eşiyle birlikte katıldı, komploya en güzel cevabı verdi.”

Yarbay Ali Tatar’a devam edelim.

Ali Tatar’ın intiharı!


14 Mayıs 2022 tarihli Hürriyet Gazetesi’ni bulun... “Hakimler Savcılar Kurulu Genel Sekreterlik” başlıklı ilana bakın. Tam dört sayfa! FETÖ’den ihraç edilen hakim ve savcılar Fikret Seçen, Resul Çakır, Davut Bedir, Mehmet Karababa, Murat Üründü, Hadi Çağdır, Nurullah Çınar, Bilal Bayraktar, Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüseyin Ayar hakkındaki HSK kararlarının yayımlandığı ilan.

“Milli Ordu’ya kurulan tuzak”, ÇYDD ve Türkan Saylan operasyonu, Ergenekon, Odatv vs... Kumpasları tek tek anlatmış. SÖZCÜ Gazetesi günlerdir bu ilanı yazıyor. Medyayı şaşkınlıkla izliyorum, çünkü bu ilanı görmedi, görmek istemedi. Beni en duygulandıran bölüm Ali Tatar’la ilgili olanıydı. İlandan okuyalım:

“Devlet içinde paralel bir yapı oluşturdukları, Fetullah Gülen cemaati talimatları doğrultusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve yürürlükteki kanunlara aykırı olarak... Polis, yargı ve askeri makamların içinde yer aldığı bir yapı tarafından sahte olarak ve delil oluşturulmak üzere soruşturmalar düzenledikleri... Örgütlü bir şekilde kişileri suçladıkları, orduda tasfiye operasyou yaptıkları, müşteki Nilüfer Tatar’ın eşi ve müşteki Ahmet Tatar’ın kardeşi Ali Tatar’ın hakkında yapılan haksız işlemler nedeniyla tutuklanmasına ve haksız tutuklamalar sebebiyle de pskolojisinin bozulması sonucu 19 Aralık 2009’da intihar etmesine sebep oldukları...”

Sahte delilleri ortaya çıkaran, orduya indirilen balyozun perde arkasına ışık tutan gazete kimdi? SÖZCÜ! AKP ve Fetullah’a yakın gazeteler ise bu operasyonların “psikolojik savaş” tarafındaydı. Ancak...

“Gerçekleri Arşiv Yazar”


Beş yıl önce sanki dün gibi!

19 Mayıs 2017...

SÖZCÜ 20 Mayıs 2017’de bu manşetle çıktı… Operasyona tepki olarak boş sayfalar yayımlandı.


Türkiye güne SÖZCÜ Gazetesi’ne yapılan operasyonla uyandı. Milli mücadelenin ateşinin yakıldığı gün Fetullah’a, PKK’ya direnmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyen gazeteye iftira atıldı. Patronu, yöneticileri, yazarları hakkında davalar açıldı!

Ancak...

Tarihin hafızası başka çalışır ve not eder. Neyi mi not eder? 1970’lerden bu yana devletin içinde örgütlenilmesine izin verilen örgütün iktidarlar tarafından nasıl baş tacı edildiğini... Hatta “devlet” olduklarını... İktidardan güç alarak başta “Milli Ordu”ya kumpas kurduklarını!

Peki bunlara karşı kutup yıldızı rolünü kim üstlendi? SÖZCÜ Gazetesi...

Şimdi tarih arşivlemedi mi zannediyorsunuz 17-25 Aralık sürecinde Fetullah’ın mektupçusunu? Ya da 2007’den bu yana Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fenerbahçe ve benzeri operasyonlarında rol alanları? Arşivledi! Bir de yazılı arşiv var...

Döne döne okuduğum kitaplardan birisi de Bilal Ak’ın “Gerçekleri Arşiv Yazar/SÖZCÜ kumpası” kitabı. Hâlâ okumadıysanız okuyun derim. Çünkü... SÖZCÜ operasyonu sadece bir gazeteye yapılan operasyon değil! Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan örgütlerin hedefindeki “Son Kale”ye yapılan bir eylem.

Tarihe bir not daha düşelim.

Atatürk dedi ki: “Hakikati konuşmaktan korkmayınız.