HASTANE HEYETİNİN HAYATİ RİSKİ VAR AMA CEZAEVİNDE KALSIN DEDİĞİ ÇETİN PAŞA’DAN ADLİ TIP KURUMU’NA “MANİDAR” DİLEKÇE:




İnsanın davranışı da düşüncesi de içinde bulunduğu toplumsal koşullara göre şekillenir. Vicdanı da böyledir! “İç savcı/hakim” de diyebiliriz vicdana! Felsefenin de ana tartışma konularından biridir. Sonuçta şu tanıma ulaşılır: “İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı ayırt etme yeteneği... Öznel de olsa toplumsaldır, toplumsal da olsa özneldir...” Şimdi vicdan kelimesini dinsel anlamda kullananlara da ya da materyalist okuma yapanlara bir olay anlatacağım.

Tarih 8 Eylül 2022... 14 gün önce... İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımıcısı Doç. Selcen Kundak tarafından İzmir 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne “Heyet Raporu” gönderir. Rapor, 28 Şubat davası tutuklularından emekli Orgeneral Çetin Doğan’la ilgilidir. Fiziki muayene bulguları/Kardiyoloji başlıklı değerlendirmede şu cümleler yer alır:

Çetin Doğan 399 gündür cezaevinde.


“... Hayati tehlikesi olmakla birlikte ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek (İkinci madde: İlaca devam etmek, kontrol yaptırmak) şartı ile hayati riski cezaevi içerisinde ve dışında eşit derecededir. Kardiyolojik açıdan hayatını yalnız idame ettirebilir. Kardiyolojik açıdan ceza infazının tehirine gerek yoktur...”

Vicdan... İnsanın ahlaki değerleri demek! Bir doktor, 82 yaşında bir hasta için “Hayati tehlikesi olmakla birlikte” cümlesini kurduktan sonra nasıl “hayati riski cezaevi veya dışında aynı” ifadesini kaleme alabildi?

Bu arada 16 Eylül’de bir gelişme olur. Altı gün önce.

Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu, Çetin Doğan’ın Adli Tıp’a sevkini ister.

Doğan: Siyasi yönlendirme var




Tarih 20 Eylül 2022... İki gün önce.

Çetin Paşa, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na iletilmek üzere bir dilekçe hazırlar. Okuyalım:

“... Kardiyoloji-Kalp ve Damar Cerrahisi’nin müştereken konsey kararı olarak tanzim ettikleri raporda aşağıdaki ifadeler yer almaktadır: ‘Hayati tehlikesi olmakla birlikte ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek şartı ile hayati riski cezaevi içerisinde ve dışında eşit derecededir.’ Bu hükmü veren sayın doktorların cezaevi şartlarını ve siyasi bir davada hüküm giymiş olan bir kişi üzerindeki etkilerini doğru takdir edebilmeleri uzmanlık alanlarının farklı olması nedeniyle beklenemez. Kalp damar hastalığı bulunan ve bu nedenle hayati tehlikesi bulunan bir kimsenin, cezaevinde doğal olarak yaşanan stres ve üzüntülerle (riskin) artmadığını kabul etmenin ardında siyasi bir yönlendirme olduğunu düşünmekteyim.”

Çetin Doğan’ın dilekçesindeki 4’üncü madde ise çok manidar olur:

“... Yukarıda açıkladığım nedenlerle devletimize yüklüce bir maliyete mal olacak İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’na sevkimi kabul etmiyorum... İzmir 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu B-58/Buca-İzmir.”

SONUÇ: Şimdi herkes vicdanıyla düşünsün.