8 Ekim 2007’de Şırnak’ın Gabar Dağı mevkiinde PKK terör örgütü saldırdı ve Şanlıurfalı Piyade Onbaşı Kasım Aksoy şehit düştü. Onbaşı Kasım’ın 3 yaşındaki kızının adı Güneş’ti ve 21 Şubat 2008’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Irak’ın kuzeyine Hava Kuvvetleri destekli sınır ötesi kara harekatı başlattı.

Operasyonun adı “Güneş Harekatı”ydı.

Harekat sekiz gün sürdü ve TSK’nın 3 Mart günü yaptığı basın toplantısında, ana hedefin PKK’nın Zap kampı ana hedef olmak üzere Zap bölgesi olduğu, diğer kamplara şaşırtma ve baskı amaçlı hava indirme, hava bombardımanı yapıldığı açıklandı.

Neden “Güneş Harekatı”nı anlattım biliyor musunuz?

Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler (GES) Komutanı Tuğgeneral Münir Erten’in savaş sırlarını anlattığı özel konuşma, harekattan 48 saat önce (19 Şubat 2008) YouTube’da yayınladı. O yayında, TSK’nın Kuzey Irak’a yapacağı harekatın 20-22 Şubat tarihleri arasında başlatılacağı da belirtildi. YouTube yüklemesinin İsviçre’den yapıldığı iddia edildi. O günlerde bu ses kaydının nasıl sızdığı, kimin çektiği ve yayınladığı gibi meselelerden daha çok, Türk Ordusu hedefteydi!

Çünkü...

“Açılım-cemaat” yıllarıydı, ABD “stratejik müttefik”ti!

Sadece Erten Paşa’nın ses kaydı yayımlanmadı.

Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ, Işık Koşaner, MİT Müsteşarı Hakan Fidan da hedef oldu! Başbakan Erdoğan’ın evinin altındaki ofisi bile dinledikleri ortaya çıktı! Yurtsever asker, gazeteci, akademisyenler tasfiye edildi vs... O gün ABD’yle kolkola olan iktidar bugün Erbil’den yapılan açıklamaya ya da sızmaya haklı bir şekilde tepki gösteriyor.

Biraz daha açalım...

Kim bu Türk yetkili?


18 Kasım 2022’de ABD’nin Erbil Başkonsolosluğu, web sitesi üzerinden yayımladığı duyuruyla Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyine operasyon düzenleyebileceğini ifade etti. Açıklamada, operasyon ihtimalinden bahseden “güvenilir açık kaynakların” izlendiği belirtilirken ABD vatandaşlarına sınır bölgelerinden uzak durmaları ve büyük protestolara ilişkin dikkatli olmaları tavsiye edildi: “ABD Başkonsolosluğu Erbil, önümüzdeki günlerde Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta potansiyel Türk askeri harekatına ilişkin güvenilir açık kaynaklı raporları izliyor. ABD hükümeti, ABD vatandaşlarına bu alanlardan uzak durmalarını şiddetle tavsiye etmeye devam ediyor.”

ABD’nin bu açıklaması, 2008’de YouTube’a sızdırılan “ses kaydı”ndan farklı mı? Değil! Çünkü... Ses kaydını sızdıran da askeri harekat olacağını açıklayan da aynı merkez. 

Bitmedi...

Erbil açıklamasından üç gün önce bir sızıntı da Reuters Haber Ajansı’na oldu. İstanbul-Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım’da düzenlenen bombalı saldırıda ikisi çocuk altı kişi hayatını kaybetti. Bombalı saldırının terör örgütü PKK-YPG tarafından yapıldığı tespit edildi. 15 Kasım’da Reuters’a konuşan üst düzey Türk yetkili, Ankara’nın Irak’ta PKK’ya düzenlediği operasyonların tamamlanmasının ardından Suriye’deki hedeflerin de peşine düşeceğini söyledi:

“Suriye, Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunu. Bu konu için şimdiden çalışmalar yapılıyor. Irak’ta PKK’ya yönelik devam eden bir operasyon var. Bu operasyonlar tamamlandıktan sonra Suriye’deki hedeflerin de peşine düşülecek.”

Kim bu Türk yetkili? Bu sızıntıların devam ettiğini göstermiyor mu? Ve hâlâ ABD’nin stratejik müttefik olduğuna inanan iktidar-muhalefet yetkilileri var mı? Varsa bir bilgi daha vereyim.

“PKK-YPG’ye uçaksavar verin”


MIchel Rubin...

Eski Pentagon yetkilisi... Amerikan Enterprise Institute (Amerikan Girişimcilik Enstitüsü)’nün uzmanlarından, Neo-con köşe yazarı. 15 Temmuz’da ABD destekli FETÖ darbe girişiminin destekçisi Rubin, iki gün önce “Kürtlere Uçaksavar Füzeleri Vermenin Zamanı Geldi” başlıklı bir makale yayımladı. (19fortyfive.com/It’s Time To Give The Kurd Anti-Aircraft Missiles) PKK-YPG’ye TIR’larla verilen silah-teçhizat yetmemiş şimdi de “uçaksavar füze verilmeli” dedi Rubin:

“... Suriyeli Kürtler, Türkiye’nin doğrudan silahlanmada olmasa da onların desteğinde suç ortağı olduğu bir dönemde, El Kaide ve İslam Devleti’ne karşı uluslararası savunmanın ön cephesiydi.

“... Hem kuzeydoğu Suriye’yi hem de Türkiye’yi ziyaret eden hemen hemen her akademisyenin -benim gibi bir zamanlar PKK’yı son derece eleştirenler de dahil- Suriyeli Kürtlerin neler başardığını ve nasıl davrandıklarını görünce fikirlerini değiştirmiş olması çok etkileyici.

“... Artık, Türk saldırılarına karşı kendilerini savunma imkanı verecek ölçüde bile, Suriyeli Kürtlerin safında yer alma zamanıdır. Beyaz Saray, Kongre’yi Türkiye’ye F-16 satışlarına yeşil ışık yakması gerektiğine ikna etmeye çalışmak yerine, Suriyeli Kürtlerin kendilerini F-16’lara karşı savunmaları için araçlar sağlamalıdır.”

Esas mesele mi? Onu da Suriye devletinin haber ajansından okuyalım:

“... Amerikan işgalcileri, Suriye topraklarından çalıntı petrol yüklü yeni bir tanker konvoyunu Irak topraklarına taşıdı. Haseke kırsalındaki El Yarubiye bölgesinden yerel kaynaklar SANA muhabirine, Amerikan işgaline ait 44 tankerden oluşan bir konvoyun Suriye’nin El Cezire bölgesinde işgal ettiği petrol kuyularından çalınan petrolle yüklü olarak El Cezire’den ayrıldığını ve Haseke’den, geçtiğimiz saatlerde illegal el Mahmudiye geçidi üzerinden Irak topraklarına doğru geçtiğini söyledi. (22 Kasım 2022/SANA Haber Ajansı)