“Namusuma kurşun sıkıldı: Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcılar benim onuruma, şerefime aile namusuma kurşun sıktı. Yandaş basına malzeme verdiniz. Birisi iftira atacak ve siz savcı olarak onun peşine düşmek varken onu aynen alacak ve onu yandaş basının kullanması için malzeme hazırlayacaksınız. Bunun Ergenekon davası ile ne ilgisi var. Bari gelin öldürün...”

Bu cümleleri 26 Mart 2009’da usta gazeteci Uğur Dündar Star Ana Haber’de kurdu.

Kime meydan okudu Dündar? FETÖ’nün savcılarına, emniyetine... Karanlık dönemlerin fenerleri vardır! Uğur Dündar da işte bu fenerdir...

Ve arkasından 11 Nisan 2009’da Ergenekon davasına bakan Cumhuriyet savcıları Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın, ikinci Ergenekon iddianamesinde ailesiyle ilgili iddialar üzerine canlı yayında sert açıklamalarda bulunan Star Haber Grup Başkanı Uğur Dündar hakkında, kendilerine ‘vasıfsız’ dediği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Kim suç duyurusunda bulundu? Örgütün firari ve tutuklu savcıları!

SORU ŞU: Neden Uğur Dündar?

Zekeriya Öz ne dedi?


SÖZCÜ’nün duayen yazarı Uğur Dündar, o karanlık yılların başlangıcını ne zaman anlamıştı? FBTV’de, 2 Şubat 2018’de Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ve Uğur Dündar’ı konuk etmiştim. Dündar’ı dinleyelim:

“12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bulunan el bombaları Ergenekon sürecinin başlangıcıdır. Ben birazcık daha geriye götüreceğim. İzmir’de bir iş adamı bir kafede otururken yine bir el bombalı saldırıya uğramıştı. Hatırladınız mı onu? Ben o olayı çok merak ettim. Neden silahla öldürülmüyor? Neden bıçaklanmıyor? Niçin el bombası kullanılmış? Aslında hiç kimsenin öldürülmesini dilemeyiz. Ama madem böyle bir cinayet işlenmiş. Bu cinayetin el bombasıyla işlenmiş olması benim dikkatimi çekti. Ve bu soruşturmayı yapan savcıyla, bizim o sırada ekibimizde bulunan Hatice Demircan adlı başarılı, gayretkeş bir soruşturmacı gazeteci arkadaşımızı görevlendirdim. O zamanki savcıların bulunduğu Beşiktaş’taki merkeze gönderdim. Bir saat sonra geldiğinde ‘abi soruşturmayı yapan savcıyla konuştum’ dedi. Tarif ettiği kişi Zekeriya Öz. Aylardan da yanılmıyorsam haziran başı veya mayıs sonuydu. Zekeriya Öz şöyle demiş Hatice Demircan adlı arkadaşımıza: ‘Hatice Hanım bu olay büyük olayların peş peşe bir zincirin halkaları gibi ekleneceği çok büyük bir soruşturmanın başlangıcıdır...’ 2007’de bu operasyonlar başlamadan önceki yaz. Öyle diyelim yaz başlangıcı, ilkyaz. Zekeriya Öz diyor bunu! Hatice şaşkınlık içerisinde anlattı bunu. Sonra biz, Aykut Cengiz Engin Bey vardı İstanbul’da.”

Uğur Dündar ve arkadaşları Aykut Cengiz Engin’e gider.

Çünkü... Kafasında “Bu el bombalı cinayet nasıl aydınlanacak? Ne çıkacak bunun arkasından?” soruları vardır: “Aykut Bey Beşiktaş’a telefon açtı. O zamanki başsavcıya. ‘Böyle bir cinayet işlenmişti. O soruşturmayı kim yapıyor’ dedi. Anlıyorum ki Zekeriya Öz’ün ismini verdi o zaman Beşiktaş’taki yetkili başsavcı. ‘Ne zaman sonuçlanır’ dedi. ‘2 ay gibi bir zaman alır’ demişler yani örtüşüyor. Ondan sonra Ergenekon operasyonları başladı. Zekeriya Öz’ün ‘Eylülde gelin, çok ünlü insanlar buraya gelmeye başlayacak’ demesinin nedenini Ergenekon dalgaları peş peşe gelmeye başlayınca anladık.”

3-5 aydının kafa kaldırdığı gün...


Star Haber’in başındaydı Uğur Dündar o dönem ve “Ergenekon iddianamesine neden yerleştirildi?” sorusu anlamlıydı. Dündar dedi ki: “Biliyorsun ben Ergenekon iddianamesine niçin yerleştirildim? Korkayım, siniyim ve onların istediği yayınları yapayım diye. Ama ana akım medyada bir tek biz, sevgili kardeşim Yılmaz Özdil, Star Haber Ekibi, Ergenekon operasyonlarına farklı bir gözle bakıyoruz. Sanık olarak ön plana çıkarılan kişilerin avukatlarıyla, yakınlarıyla ve kamuoyunu uyandırmaya gayret ediyoruz. Fakat kamuoyundan önce bunlar uyandılar. Ve bu sefer bizi içeri atabilmek için ne mümkünse, yani Erzincan Davası’nın yalancı tanıklarını, sahte tanıklarını bile güya bize itiraf edeceklermiş gibi, gerçekleri bize söyleyeceklermiş gibi benim üzerime saldılar.”

Neden Uğur Dündar sorusuna yanıt vermek için yazdım bu yazıyı!

Belki de Dündar’ın şu cümleleri yeterli olur:

“Türkiye’nin FETÖ‘ye kafa kaldırması aslında Fenerbahçe camiasının taraftarının, en başta da kadın Fenerbahçeliler’in kafa kaldırmasıyla başladı. Zaten direniş hep böyle başlar. Fransızların bir sözü vardır, ‘3-5 aydının kafa kaldırmasına bakar her şey’ derler. Şimdi burada da FETÖ kumpaslarının yarattığı, o FETÖ dalga dalga götürüyor operasyonları, insanlar acaba bana ne zaman gelecek falan diye düşünürken bir korku sarmanının içine giriyor o korku imparatorluğunda yapması gereken normal davranışlarını bile yapamaz hale geliyor. İşte böyle bir atmosferde, böyle bir korku sarmanın içinden Fenerbahçeliler’in onu yarıp çıkması yani eşi benzeri görülmeyen ve görülmeyecek olan destansı bir davranıştır. Tarihi bir direnişi sergilemesidir, bence örgütün sonu 3 Temmuz 2011’de başladı.”

SONUÇ: Gelecek kuşaklara 3 Temmuz’u mutlaka hatırlatmak, unutturmamak durumundayız. Nasıl olabilir bu? 3 Temmuz bizim için yeniden doğuşun, şahlanışın günüdür ve anılması gereken bir gündür. Uğur Dündar ağabeyim Fenerbahçe’de Yüksek Divan Başkanlığı’na aday oldu ve yanında olmak boynumuzun borcu. Unutmayın... Uğur Mumcu, 1975’te Yeni Ortam’da şunu yazdı: “Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak ise bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda ‘mezar taşı’ gibi susmamasıdır.”