Türkçede “Köprüyü geçinceye kadar, ayıya dayı de” diye bir söz vardır. Bu, kilitlenmiş ihtilafların çözümü için mükemmel bir tavsiyedir. Günümüzün süper öncelikli sorunu Ukrayna’da yaşanan sıcak savaşı durdurmaktır. Bu savaşın neden çıktığını, kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışmanın sırası değildir. Ben bu satırları yazar ve siz de bu yazıyı okurken Ukrayna’da “insanlar” acı çekmekte, yaralanıp sakat kalmakta ve hatta ölmekteler. Bu “insanlar” içinde Ukraynalı asker ve siviller olduğu kadar, emirkulu Rus askerleri de vardır. En büyük risk, çatışmalar devam ettikçe, yerel savaşın küresel bir harbe dönüşme ihtimalinin artmasıdır. Ukrayna’da “net katma değer” yaratımı yoktur. Çünkü binbir emekle inşa edilen binalar ve altyapı eserleri yıkılmaktadır. Sadece milli gelir değil, milli servet de azalmaktadır. Bu savaşın sebep olduğu reel ekonomik ve finansal çalkantılar dünya çapında bir “pahalılık pandemisi”ne sebep olmuştur. Biz de bu pandemiden  etkilenmiş durumdayız. “Maske, mesafe ve temizlik” kurallarına uymanın pahalılık salgınından korunmaya bir faydası yoktur. Böylesi hastalıklı bir ortamda, muhalefet ile iktidarın birbirini mesnetsiz suçlamaları yüzünden ülkemizin ekonomik sorunlarımızın çözümü daha da zorlaşmaktadır.

BARIŞI, SADECE  ZELENSKİ SAĞLAYABİLİR

Bu savaşın perde arkasındaki tarafı NATO (ABD diye okuyun) ile perde önündeki tarafı Rusya, maçı “yabancı sahada” oynamaktalar. Bu iki ayının (ki güç bakımından NATO çok daha büyük bir ayıdır) itişmesinde en çok “kalıcı zarar” gören ülke Ukrayna’dır. Ukrayna’nın Batı yanlısı Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, uzun vadeli siyasi hesapları bir tarafa bırakıp derhal ülkesini ve halkını içine düştüğü bu faciadan kurtarmalıdır. Yani Türk atasözünü kendine rehber kabul edip “Rus ayısına” köprüyü geçinceye kadar dayı demelidir. Daha açık yazmak gerekirse, Rusların, savaşı sona erdirmek için ileri sürecekleri şartları mümkün mertebe yumuşattıktan sonra kabul etmelidir. Bu barış (teslim diye okuyun) anlaşmasını kabul etmesinden sonra kendisini acımasızca tenkit edenlere, Atatürk’ten esinlenip Ruslar için “girdikleri gibi çıkarlar” diye cevap vermelidir. Gerçekten de olaylar aynen böyle cereyan edecektir.

RUSYA BU SAVAŞI ÜLKESİNDE DE KAYBETMİŞTİR

İstediği kadar Ukrayna’yı işgal etsin, isterse Kiev’de kukla bir hükümet kursun (1956’da Macaristan’ı tanklarla zaptedip, Amerikancı İmre Nagy yerine kendi adamı Janos Kadar’ı oturtmasını hatırlayın) Rusya, Ukrayna’yı ebediyen kaybetmiştir. Üstelik 600 milyar dolarlık altın-döviz rezervim var, finansal olarak beni sıkıştıramazlar diye övünen Putin’in, rezervleri elinde patlamıştır. Rus halkının dolara hücumu yüzünden ruble, 20 günde %35 değer kaybetmiştir. Bu da Rusya’nın finansal savaşı evinde de kaybettiğinin kanıtıdır. Bu sırada Putin’i daha fazla sıkıştırıp, nükleer silaha başvurmak gibi bir çılgınlık yapmasına engel olmak şarttır. Bu gerkçeyle Putin’e, içine girdiği bu açmazdan kurtulması için “şerefli bir çıkış kapısı” açmak gerekir. Bu da Antalya’da veya başka yerlerde yapılacak görüşmelerden sonra, Zelenski’nin, ABD’nin muhtemel baskılarına aldırmadan, sanki Rusya galip gelmiş gibi bir dil kullanmasıyla sağlanabilir.  Bir lider için...

Son söz: Barışı inşa etmekten daha büyük bir zafer olamaz.