Bu günlerde Yüreğir’den kentsel dönüşüm konularıyla ilgili çok sayıda şikayet alıyorum.

Nedeni ise evleri kentsel dönüşüm kapsamında olan vatandaşların alışılmışın dışında karşılaştığı sıkıntılı durumlar.

Yüreğir bildiğiniz gibi son zamanlarda büyük ölçekli kamu yatırımlarına ev sahipliği yaptı. Zaten ben de bunu sık sık yazılarımda dile getirdim.



Neresinden bakarsanız bakın, Yüreğir’de eskiyle kıyaslanmayacak bir değişim göze çarpıyor. Caddeleri, bulvarları, yeşil alanları ve görkemli kamu binalarıyla adeta baştan yaratılıyor.

Yüreğir’in kaderini genel olarak olumlu yönde değiştiren bu gelişmeler bazen olumsuz  gelişmelere de sahne oluyor tabi.

Hani, dikensiz gül olmazmış misali.

Nedense bu dikenler de hep sade vatandaşa batıyor ama!..

Zaten, yaşadığımız hayatta her şeyin faturası gelip vatandaşa dayanmıyor mu?

Geleceğin şekillendiği Yüreğir’de de kentsel dönüşümde yaşanan bazı sıkıntılar böyle düşünmemize neden oldu.

Neler bunlar , derseniz tek tek anlatmaya başlayalım.

Lakin ondan önce kısa bir hatırlatma yapmakta yarar var:

Adana’nın eskiden çoğunluğu gecekondu mahallelerinden  oluşan Yüreğir ilçesi, son yıllarda kentsel dönüşümün parlayan yıldızı oldu.



Çünkü hem inşaat alanı hem de nüfus kapasitesi olarak devasa büyüklükteki kamu yatırımları olan Yeni Adliye Binası, Bölge Adliye Mahkemesi, gibi  binalar; zaten askeri kışla, sağlık müdürlüğü, tapu, GSK ve maliye binaları gibi çok sayıda devlet dairesinin bulunduğu Yüreğir’e yapılınca, dünün varoşlardan oluşan ilçesi birden rantın en üst seviyeye çıktığı bir bölge haline geldi.

Haliyle müteahhitler de gözlerini Yüreğir’e dikti.

En çok da Yeni Adliye binasının bulunduğu Kazım Karabekir Mahallesi ve çevresine.

Ancak bazı güçleri de arkalarına aldıkları belirtilen müteahhitler burada vatandaşı, kafasına göre hazırladığı sözleşmelere imza atmaya zorluyormuş.

Ada, parsel düzeyindeki mülkiyet ve kentsel dönüşümle ilgili maddeleri, kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan yasal boşluklar yaratmaya çalışan kimi müteahhitler, anlaşamadıkları vatandaşların bile evlerini adeta zorla almak için türlü numaralar çekiyorlarmış.

Elbette Türkiye bir hukuk ülkesidir ve yasa dışı bir uygulama olacağına ihtimal vermiyoruz ancak dediğim gibi yasaların boşluklarını, evlerini belirtilen şartlarda vermek istemeyen gariban vatandaşı mağdur edecek biçimde uygulamalara, hatta zorlamalara kalkışmak da nedir?

Geçen günlerde bir vatandaşın evine zorla girilip risk analizi yapılmak istendiği medyada yer almıştı.

Aynı mahallede beni arayan çok sayıda kişi, çeşitli baskılarla evlerini kentsel dönüşüme vermeye zorlandıklarını ifade ettiler.

Bu arada Çevre Şehircilik müdürlüğü gönderdiği tebligatta, aciliyet gerektiren yapıların tespitinin yapı sahiplerinin talep ve muvafakati alınmadan belediyece yapılabileceğini belirtmiş.

Tamam da ortada “aciliyet” gerektiren bir durum yok ki! Deprem mi var, sel mi var? Harp mi var, darp mı var?

Bu aciliyet sakın, müteahhitlerin rantsal çıkarlarına yönelik aciliyet olmasın.

Çünkü, malum buralara 20’şer katlı rezidanslardan söz ediliyor.

Vatandaş da itiraz etmiyor zaten, “Yapılsın” istiyor. Ama teminatta istiyor doğal olarak.

Madem müteahhitler bu kadar kendilerine güvenli iseler neden vatandaşa teminat vermekten kaçıyorlar.

Yarın bir gün müteahhit kaçarsa ne yapacak vatandaş?

Ortada mı kalsın?

Bu noktada belirtmeliyim ki, kamu kurumları da haktan, hukuktan yana tavır almalı, yasal boşlukları vatandaşın kafasına doğru uzatılan bir sopa gibi kullanmamalı.

Teknik konular olduğu  ve kimseye cevap hakkı doğurmamak için burada ayrıntısına girmeyeceğim ama kazım Karabekir Mahallesi’nde , Yeni Adliye çevresinden bana gelen şikayetler eminim devletin kurumlarına da gitmiştir.

Zaten mahalle sakinleri toplanıp avukat tutup dava da açmışlar.

Hukuk elbette kesin ve en doğru kararı verecek.

Ben de burada, işini dürüst biçimde yapan, Yüreğir’i güzelleştiren müteahhitlerimizi bir kenara alıp, rant için her şey mubah anlayışıyla hareket edenlere sesleniyorum.

Hukuki davalar sonuçlanıncaya kadar vatandaşın yakasını bırakın…

Kimsenin evini, arsasını zorla elinden almaya kalkmayın.

Çünkü kutsal kitap bile der ki;

“Zulmedenlerden olmayın!..”