Gazetemizin  değerli köşe yazarlarından Aytunç Erkin’in, 22 Eylül 2022 günü, emekli Orgeneral Çetin Doğan’la ilgili yazısını okuyunca bir an içimin kavrulduğunu hissettim…

Sayın Çetin Doğan, yaşamının büyük bir bölümünü vatan savunması için ailesinden uzakta ve belki de çocukları ile ilgili çocukluk anılarının bile olamadığı büyük komutan….

82 yaşında cezaevinde nelerle karşı karşıya kalıyor.

Hem, öğrencilik yıllarımın bir bölümünü geçirdiğim askeri Tıbbiye, hem de yaşamının 45 yılını hekim olarak geçiren biri olarak, bu yaşananları içime sindiremiyorum.

82 yaşına gelmiş bir insan için, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç.Dr.Selcen Kundak, İzmir 1 No’lu F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne bir “Heyet Raporu” gönderiyor.

Rapor, 28 Şubat davası tutuklularından emekli Orgeneral Çetin Doğan’la ilgili. Muayene bulguları , Kardioloji başlıklı değerlendirme; “Hayati tehlikesi olmakla birlikte ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek (ikinci madde: İlaca devam etmek, kontrol yaptırmak) şartı ile hayati riski cezaevi içerisinde ve dışında eşit derecededir. Kardiyolojik açıdan hayatını yalnız idame ettirebilir. Kardiyolojik açıdan ceza infazının tehirine  gerek yoktur…”diyor.

“Hayati tehlikesi var” diyecek, ilaveten de “cezaevi veya ceza evi dışı “ ifadesi kullanılan bir rapor, Hipokrat yemini yapan her hekim vicdanını yaralar.

Sayın Erkin’in yazısında,16 Eylül’de Adli Tıp 3. İhtisas kurulu, Çetin Doğan’ın Adli Tıp’a sevkini istiyor.

Sayın Doğan, 20 Eylül 2022 tarihinde, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na bir dilekçe ile başvuruyor.

Özetle, hem hayati tehlike deyip, ikinci maddede belirtilen şartlar yerine getirilmek şartı ile ‘’hayati riski cezaevi ve dışında eşit derecededir’’ diye rapor veren bir kurulun sevk kararına karşı tarihi bir cevap veriyor.

“Devletimize yüklüce bir maliyete mal olacak İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’na sevkimi kabul etmiyorum” diyor.

Bu ders niteliğindeki cevap tarih sayfalarında yerini alacak. İnanıyorum ki, verilen heyet raporu, Tıp Fakültelerinde genç hekim adaylarına  ders olarak anlatılacaktır.

Sayın Komutanım, bu yaşadıklarınız ve size verilen bu heyet raporu, Hipokrat yeminine sadık kalmış tüm hekimlerin yüreklerini yaralayacaktır.

Lütfen, bu yaşadıklarınız karşısında hekimlere olan inancınızı ve güveninizi kaybetmeyin.

SON SÖZ; ”Ben yanmazsam, sen yanmazsan, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” NAZIM HİKMET