Kabak, patlıcan, ahlat alametleri başladı. İktidar gazeteleri enflasyon düşüşe geçti diye manşet attılar, ekran tekeli TV’leri “yeni ekonomi modeli meyvesini verdi...” diye uzman danışmanlarla söyleşiler yaptılar.

Hani nerde meyve!

Aslı, astarı var mı!

Enflasyonun artış hızı düştü. Enflasyon düşmedi. Zamlar da bitmedi. Zamların şiddeti azaldı. 20 yıllık kötü yönetimin ürünü olan yüksek enflasyonun ve işsizliğin geride bıraktığı yıkıntı duruyor.

Et, süt, peynir.

Soğan, patates,

Pirinç, mercimek.

Ispanak, makarna.

100 kalem gıda ürünlerindeki enflasyon artarak devam ediyor. Gıda ürünlerine gelen zamlar daha da yükseldi. Gıda enflasyonu, yüzde 98.72’den yüzde 102. 04’e çıktı.

★★★

Model bulunmuştu:

Çoğu bugünkü iktidarın teşvik edip büyüttüğü özel sektör işadamlarının sahibi olduğu “Üç Harfli” diye isim yapmış zincir marketler ile devletin sahibi olduğu Tarım Kredi Marketleri, bilek güreşine sokulmuştu. Devletin Tarım Kredi Marketleri, Üç Harflileri yola getirecek, fahiş artışların sorumlusu marketleri, pazarcıları, manavları ve bakkalları dize getirecek, özellikle gıda fiyatları inecekti. Yeni ekonomik modelin başarısı ilk meyvesini burada verecekti.

Söz boş çıktı.

Model özürlü.

Meyve çürük.

Tarım Kredi Marketlerindeki fiyatlar, üç harfli marketlerdeki fiyatlardan daha çok yükseldi. Tarım Kredi’nin yıllık zararı da 250 milyon TL’ye geldi dayandı.

★★★

Bu “Üç Harfli” marketlerden birinin CEO’su ve aynı zamanda Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı, açıklama yapıp; “domatesi tarladan “0” liraya alsalar bile markete gelmesi “7.5 TL’yi” buluyor” dedi. Adamın söylediğini duymazdan geldiler. “Sıfır fiyatla tarla domatesi market rafına ancak 7.5 TL maliyetle geliyor, nerede yanlış yaptık, nerede yanlış yapmaya devam ediyoruz” diye sormadılar.

Adımın ödünü patlattılar.

Canıyla korkuttular.

Lan sen kimsin!

Ekmeğini keserim.

Marketini sana mezar ederim diye bağırdılar. Adamın geçmişi kınalıymış, geçmişini  hatırlattılar. Adam çok korktu. İktidar gazetelerine paralı ilan verdi ve istifa edip çekildi. İşveren örgütleri MÜSİAD, TÜSİAD, TOBB; Odalar, borsalar, dernekler, mal üretip satan, pazarlayan hiç kimse bu adama sahip çıkmadı. Bir baş savcı çıkıp, “kimseyi ölümle tehdit edemezsin, gel adalete hesap ver” demedi.

Korku iklimine bak!

★★★

Adam; “Domatesi tarladan “0” (sıfır)” liraya alsalar bile markete gelmesi “7.5 TL’yi” buluyor” demişti. Marketler, pazarcılar, manavlar, bakkallar sütten çıkmış ak kaşık değil, fırsat bulurlarsa etiketleri şişiriyorlardır ama asıl sorun; dışa bağımlı hale getirilmiş üretimde.

Sorun kur artışında.

Üretim dışa bağımlı.

Dolar artıyor.

Fiyatlara yansıyor.

Dışa bağımlı üretim yapısı sürdüğü için fiyatlar düşmeyecek, hayat pahalılığı sürecek. Sorun yönetimde; Türkiye çok kötü yönetildi, Türkiye ranta, rüşvete, torpile, partili yandaşı zengin etmeye kurban edildi; tarımsal ve sanayi üretimi dışa bağımlı olmaktan kurtarılmadı. Bu kötü yönetim son örnekte gördüğümüz gibi “korku iklimi yaratılarak” örtülüyor. Bugün fahiş fiyatla mal satıcı marketçi bulunup halk oyalandı, yarın öbür gün Gabbar Dağı’nda petrol fışkırdı; seçimden sonra fiyatlar düşecek derlerse şaşırmayın!

Dün anket açıklandı.

Soruyu şöyle sormuşlar:

Türkiye nasıl yönetiliyor?

Yüzde 55.7.

Kötü yönetiliyor.

Bu anketin sonuçları gerçek. Halkın yaklaşık  yüzde 56’sı gerçeği gördü, uyandı. Bu yüzden seçimlere kadar; “kabak, patlıcan, ahlat alametleri” devam edecek.

Gabar’ dan petrol.

Toroslardan süt.

Uludağ’dan gazoz.

Ağrı’dan altın fışkırdı.

Gökten turist yağıyor.

Haberlerini bekleyin!