Uygar ve aydınlık bir ülke olduğumuzu söylüyoruz ama bu tarife uymayan inanılmaz olaylar yaşıyoruz!

Dünyaca ünlü bir jeoloji profesörümüz olan ve gurur duymamız gereken Celâl Şengör hakkında Diyanet’in şikâyeti ile açılan dava, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni utandırdı.

Şengör bir bilim adamı kimliği ile “Hz. Musa ve Hz. İsa’nın hayatlarına ilişkin hiçbir tarihi kanıt olmadığını, sadece Hz. Muhammed’in yaşadığına ilişkin kanıtlar olduğunu” söylemişti...

Bu konu, bilim dünyasında uzun yıllardır tartışılır ve kanıtlar bulunmaya çalışılır. Prof. Dr. Celâl Şengör’ün yaptığı, dünya bilimindeki bu tartışmaları hatırlatmak...

Vay sen misin böyle yapan?

Celâl Hoca’nın başına gelmeyen kalmadı!

★★★

Diyanet İşleri Başkanlığı dine hakaret edildiği gerekçesiyle, Habertürk’te Fatih Altaylı’nın programında yayınlanan bilimsel konuşmaları RTÜK’e (Radyo Televizyon Üst Kurulu) şikâyet etti.

İktidarın sopası haline gelen RTÜK, Habertürk Televizyonu’nu cezalandırdı ve ayrıca Prof. Celâl Şengör hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Memleketin ne hale geldiğine bakar mısınız?

Bilimsel konular bile yasaklanmak isteniyor.

Herkes susacak! Bilimden bile bahsetmeyeceksiniz!

Hani demokrasi, hani düşünce ve ifade özgürlüğü?

Nasıl bir ülke olduk Allah aşkına?

★★★

Türkiye’de yaşanan bu olaylar üzerine Avrupa Bilimler Akademileri Birliği (ALLEA) Başkanı Prof. Loprieno “Bilime ambargo konulmaz” diyerek, Prof. Celâl Şengör’le tam bir dayanışma içinde olduklarını belirtti.

Prof. Şengör’ün ifade özgürlüğünün korunarak, davanın düşürülmesini isteyen Loprieno, bilimi savunması için Türkiye Bilim Akademisi’ne başvurdu ve ayrıca Türkiye’deki tüm siyasi makamlara çağrıda bulundu.

İşte bu noktada çok garip bir olay meydana geldi ve Türkiye Bilim Akademisi (TÜBA) bilimi ve bilim adamını savunacağı yerde suçladı.

★★★

TÜBA Başkanı Prof. Muzaffer Şeker, ülkemizin değerli bir bilim adamına sahip çıkmayarak Prof. Laprieno’ya “Açılan dava, Şengör’ün uzmanlık alanı olmayan din ve tarih konusunda söyledikleriyle ilgilidir. Bu konu Türkiye’nin iç meselesidir. Sizi ilgilendirmez” mealinde bir cevap verdi.

Bilim Akademisi Başkanı’nın “Bilim bizim neyimize?” dercesine bilimi savunmaması ayıptır.

Ülkemizin çağdaşlık yarışında niçin geri kaldığını bu olayla bir kez daha anladık! Çok yazık!

AKP’ye taze kan aranıyor!


Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti’ye katılan Op. Dr. Turhan Çömez, 22’nci dönem AKP milletvekiliydi...

İktidarın yanlışlarını gördüğü için partiden ayrılmış fakat, Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında tutuklama kararı çıkarıldığından, zor şartlar altında 6 yıl İngiltere’de yaşamak zorunda kalmıştı...

Suçsuzluğu kanıtlandıktan sonra Türkiye’ye dönen Op. Dr.Turhan Çömez’i Tele-1’deki bir programda dinledim. AKP’de dostları, arkadaşları olduğu için partinin iç yüzünü gayet iyi biliyor ve:

“O kadar yıprandılar ki, yeni seçimde, bugün Meclis’te yer alan AKP milletvekillerinin yarısı değişecek” diyor.

Partiye taze kan arayan AKP’nin 2023 seçimine yeni bir kadroyla gireceği anlaşılıyor. Turhan Çömez’in, eski yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel doktoru ve danışmanı olduğunu belirtelim.

TEBESSÜM

Dişçi koltuğunda...


Dişi çekilecek kadın koltuğa uzanır, Diş Hekimi olan Temel’e:

“Doktorcuğum, çok korkuyorum. Dişimi çektireceğime çocuk doğursaydım daha iyiydi!” der.

Temel, kısa bir an düşündükten sonra:

“Hanımefendi” der “Kararınızı verin ki, ben koltuğu ona göre ayarlayayım.”

GÜNÜN SÖZÜ


Eğitimli, uygar toplumlar yalanlara ortak olmazlar!