Enflasyon almış başını gidiyor.  Hiperenflasyon dönemine doğru koşuyoruz!

Enflasyonun yıllık yüzde 200’ü aşması hiperenflasyondur!

Buna “Dörtnala enflasyon” da denilebilir. Halk düşmanıdır! Paranın pul haline gelmesi, insanların alım gücünün aşırı derecede azalması, yoksulluğun daha da artması demektir.

İşte, o düşmanın yaratıcısı ülkeyi yönetenlerdir!

Türkiye’de hâlâ ekonominin kuralları uygulanmıyor. Üretimi arttırmadan, var olan gerçekleri saklayıp haberleri karartmakla, rakamlarla oynayıp sonuçları düşük göstermekle enflasyonun önleneceğini sanıyorlar!

Maliye Bakanı Nebati kalkmış milletin aklıyla alay eder gibi:

“Enflasyon düşüş eğilimine girdi!” diyor.

Nasıl bir düşüş, nasıl bir iniş eğilimi bu?

Hastalığı doğru teşhis edemeyen, tedavisini nasıl yapar?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bile, tüm tıraşlamasına, sağını-solunu budamasına rağmen yıllık enflasyonu yüzde 73.5 olarak açıkladı. Geçen ay bu rakam yüzde 69.9 idi.

Enflasyon Araştırma Grubu ENAG’ın açıkladığı gerçek enflasyon, TÜİK’in iki katından fazla: Yüzde 160,76...

Bu durum, enflasyonun en şiddetli hali olan hiperenflasyona doğru tehlikeli bir gidiştir.

Aklımızı kullanmazsak o da olur!

★★★

Aslında Maliye Bakanı boş konuşuyor.

Vatandaş cebindeki parayı, yaptığı harcamaları bilmiyor mu?

Sen her mala akıl almaz zamları bindir, sonra da enflasyonun inmesini bekle! Olacak şey mi bu!

Enflasyonu düşürmek için gerçeklerle yüzleşerek akılcı politikalar izlemek lâzım.

En önemlisi üretimi arttırmak ve bunun için de üreticileri devletin tüm imkânlarıyla desteklemek gerekiyor.

Sen kalk üreticiyi boğazla, her mala zam yağdır, sonra da enflasyonun düşmesini bekle! Çok beklersin daha!

★★★

Türkiye’de yıllık enflasyon, son 24 yılın en yükseğine ulaştı.

Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Ah şu enflasyon canavarı olmasa, ekonomiyi ne güzel yönetirdik!” diye düşünüyor herhalde!

Ülkede “ortak akıl” devreden çıktıktan sonra ekonomi daha da umut vermez bir hale geldi.

Tüm yetkilerin “tek elde” toplandığı yönetim sistemlerinin kaçınılmaz sonucudur bu!

★★★

Dinmek bilmeyen zam fırtınası kasırgaya dönüşerek bütün maaş ve ücretleri vahşice yuttu.

Acımasız enflasyon karşısında ezilen işçi, memur, emekli şimdi Temmuz ayında gerçekleşecek “6 aylık enflasyon farkı ödemelerini” umutla bekliyor. Fakat bu sınırlı ödemelerin derde deva olması mümkün değil! Ağır zamlar, verilecek paraları çoktan silip süpürdü bile...

İktidar, yersiz ve zamansız projelerle milletin vergilerini oraya-buraya savuracağı yerde, çaresiz vatandaşlarını düşünmeli!

“Enflasyon var” diyene hapis!


Ulus olarak durumumuz son derece endişe verici olmasına rağmen iktidar hâlâ gerçekleri karartma peşinde!

Sertlikle, cezaları arttırmakla ekonominin düzeldiği bugüne kadar görülmüş şey değildir.

Ülkeyi boğan yasaklara şimdi yenileri ekleniyor.

Meclis Başkanlığı’na verilen yeni yasa teklifine göre, bundan böyle “Enflasyon var diyene de fiyat etiketlerini haber yapana da” hapis cezası geliyor.

“Şaşkın ördek suya geri geri dalarmış!” misali sansürle, yasaklarla, hapis cezalarıyla ekonomiyi düzelteceklerini sanıyorlar!

24 maddelik “6’ncı Yargı Paketi” ne göre Türk Ceza Kanunu’nun “fiyatları etkileme” başlığı altında var olan, işçi ücretlerinin veya malların değerlerinin artıp-eksilmesi sonucu yaratabilecek haberleri yayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Fiyatların etkilenmesi durumunda ceza daha da arttırılacak.

Hukukçular “Halka gerçeklerin aktarılması konusunda çok ciddi baskı yaratacak, belirsizlik içeren bir düzenleme bu!” diyorlar.

Ekonominin yasaklarla değil, “bol üretim ve iyi yönetimle” düzeleceği bir türlü akıllarına gelmiyor!

GÜNÜN SÖZÜ


Akıllı bir insan başkalarının da aklını kullanır!