İçişleri Bakanı Süleyman Soylu birkaç gün önce:

“Türkiye kabile devleti değildir” dedi.

Tabii ki, kabile devleti değiliz. Fakat ne yazık ki, ülkemizde sağlıklı işleyen bir kurum kalmadı. Siyaset, ekonomi, hukuk, sağlık, eğitim ve öğretim, bozuk saat gibi yanlış işliyor!

En önemlisi, adaletimiz güven kaybetmiş halde... Adaleti olmayan bir ülkenin geleceğinin iyi olduğu görülmemiştir!

Sedat Peker o kadar müthiş iddialarda ve korkunç ifşaatta bulundu ki, bunlar bir Batı ülkesinde olsaydı yer yerinden oynar, deprem etkisi yaratırdı.

Bizde ise nedense suçlamaların hepsine kulak tıkandı! Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyorlar!

★★★

Sedat Peker bir yılı aşkın süredir twitter hesabında anlatıp duruyor:

■ Suikast planları ve cinayetler...

■ Şantaj ve tehditler...

■ Fidye ve soygunlar...

■ Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı...

■ Kirli siyasetçilerin yolsuzlukları...

■ Mafyadan maaş alan politikacılar...

■ Milyarlarca liralık usulsüz veya hileli ihaleler...

■ Devleti arsızca soyanlar...

■Kirli kasetler, belgeler, bilgiler...

Ve daha neler neler?

Tüm bu iddialar milyonlarca kişinin gözü önünde uçuşuyor...

Soruşturmak için daha ne bekleniyor?

İktidar kanadından bir Allah’ın kulu bile sesini çıkartmıyor. Nasıl oluyor bu vurdumduymazlık?

Bir hukuk devleti böyle mi olur?

★★★

Türkiye’de toplam 5064 Cumhuriyet Savcısı var. Yargının üzerinde o kadar ağır siyasi baskı var ki, bu konuda savcılar parmaklarını bile kıpırdatamıyorlar!

Gerçek bir demokratik hukuk devletinde böyle bir şey kesinlikle olmaz.

Bizde “Sedat Peker’in iddiaları neden hukuken soruşturulmuyor?” diye soran gazetecilere “suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla soruşturma açılıyor.

Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Sedat Peker’in ifşaatını:

“Bunlar müthiş iddialar. Bu iddiaların onda biri başka bir ülkede olsa savcılar harekete geçmişti. Hepsi hukuki soruşturma gerektiren iddialar” diye değerlendirdi.

Haklıdır. Böyle bir şey Batı ülkelerinden birinde olsa yalnız soruşturma açılmakla kalmaz, hükümetler düşerdi!

Batı ile ne farkımız var?


“Demokratik Batı ülkeleriyle aramızda ne fark var?” diye soranlar oluyor.

Bu farkı anlatmaya sayfalar yetmez ama bir cümleyle ifade etmek istersek “Onlarda hukuk ve demokrasi var, bizde ise bunlar yok!” diyebiliriz.

Batı’da en ufak bir yolsuzluk ya da usulsüzlükte hükümetler sarsılıyor. Bizde ise şimdiye kadar böyle bir şey gördünüz mü?

Bizler sadece ülkede “Hukukçuluk ve demokrasicilik” oynuyoruz ve bunlar varmış gibi kendimizi avutuyoruz.

Birkaç gün önce İngiltere’de Başbakan Johnson’un istifası aramızdaki farkı gösteren en tipik örnektir.

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, vurgun yok ama Başbakan Boris Johnson, Koronavirüs kısıtlamalarına uymadığı ve tacizle suçlanan partisinin grup denetçisi Chris Pincher’i hemen görevden almadığı için ağır suçlamalarla karşılaştı ve başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.

Gerçek demokratik ülkelerde siyaset böyledir. En ufak bir hata ya da leke kaldırmaz. Bizde ise aklınıza gelecek her türlü yolsuzluk, ya Meclis kararıyla aklanır ya da görmezden gelinir ve kirli siyaset sürüp gider!

Örnek olarak 17-25 Aralık olaylarını ve Sedat Peker’in üzerinde durulmayan müthiş iddialarını gösterebiliriz. Aynı durumu hiçbir Batı ülkesinde göremezsiniz. Bizim siyasetimiz bir acayip!

GÜNÜN SÖZÜ

Geçmiş geçmişte kalmıştır, biz artık geleceğe bakalım!