Ey vatandaş! Hiç ağlayıp sızlanma! Gerçek olan şu ki, bu kafayla gidersen yoksul kalmaya mahkûmsun!

Ezilmeye, acı çekmeye devam edeceksin, sonra da tıpış tıpış gidip oyunu, seni yoksul bırakanlara vereceksin!

Nazım Hikmet’in yıllar önce dediği gibi:

“Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani,

Hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan tuhaf!

Ve bu dünyada bu zulüm senin sayende...

Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer,

Ve hâlâ üzüm gibi eziliyorsak,

‘Kabahat senin’ demeye dilim varmıyor ama, kabahatin çoğu senin canım kardeşim!”

★★★

Bu hazin durum uzun yıllardır böyle. Yazdık-çizdik, anlatmaya çalıştık ama yoksul vatandaşlarımıza anlatamadık bir türlü...

Fakat, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin anlatımı daha güçlü oldu ve gerçeği ağzından kaçırıverdi!

AKP’nin Kızılcahamam toplantısında Nebati Bey’in yaptığı konuşma, fakirden alıp zengine vermenin bir itirafı gibi!

Konuşma özetle şöyle:

“Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik, diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr etti.”

★★★

Demek ki neymiş? Uygulanan bu sistemde, dar gelirliler daha da yoksullaşırken, firmalar, ihracatçılar kazanıyormuş!

Nebati Bey’in işçiyi, emekçiyi, asgari ücretli ve emekliyi değil, üst sınıfın çıkarlarını koruduğu, gözlerinin yoksullar için değil, varlıklılar için ışıl ışıl parıldadığı anlaşılıyor.

Yani, ağızdan kaçan bir sözle takke düştü, kel göründü!

★★★

Şimdi ne olacak?

Atalarımız pek güzel söylemiş:

“Kendi düşen ağlamaz!”

Ancak... Halkımızın karşısında kurtuluş için bir fırsat var! En geç bir yıl içinde seçim sandığı önümüze gelecek.

İnsanlarımız kendi kaderlerini oylayacaklar!

Kararı sen verecek, geleceğini kendin belirleyeceksin canım kardeşim!

Erdoğan, Türkiye midir?


Aşırı güç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’ye başka türlü bakmasına yol açtı ve:

“Dünyada her kimse bu kardeşinize saldırıyorsa, aslında Türkiye’ye saldırıyor!” dedi.

Yani, kendisini “Türkiye’nin yerine koyduğunu” açıklamış oldu.

Peki, bu ifade doğru mudur? Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye midir?

Hayır, değildir!

Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının, belli bir süre Türkiye’yi yönetmesi için seçtiği bir Cumhurbaşkanı’dır.

Ülkenin sahibi Türk halkıdır, patron vatandaştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev süresi dolunca köşesine çekilecek, Türkiye yeni seçilen Cumhurbaşkanı ile yoluna devam edecektir.

★★★

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Erdoğan’ın sözlerini şöyle yanıtladı:

“Bu millet sizden çok büyüktür. Siz devlet falan değilsiniz. Milletin iradesiyle gelip giden pek çok hükümet gibi siz de gideceksiniz. Milletin oyuyla geldiniz, milletin oyuyla gideceksiniz!”

TEBESSÜM

Her gün bir yenisi...


Her sabah koltuğuna kurulup gazetesini uzun uzun okuyan Temel’e, karısı Fadime bağırır:

“Uyy herif... Senin böyle gazete sevdanı görünce hep aklıma geliyor. Keşke ben de gazete olsaydım... O zaman bütün gün beni elinde tutar, bir an bile bırakmazdın!”

Temel içini çekerek cevap verir:

“Ah ah, keşke öyle olsaydın... Ben de her gün bir yenisini alırdım!”

GÜNÜN SÖZÜ


Lâfla karın doymaz, Lâfla duvar örülmez! Lâfla pilav pişmez!