Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına çektirilen eziyet, “Bu artık böyle gitmez” noktasına geldi. Yurtdışına seyahat için gidenlerin bile dönmeyeceğine kendilerini o kadar inandırmışlar ki meslek sahibi olanlara da kapılarını kapatıyorlar. Türkiye’de yaşamak istemeyenlerin oranında yüzde 400’e kadar artış olduğu büyükelçiliklerde konuşuluyor. İşte, her gideni de ülkelerinde “Kalıcı” gördükleri için vize vermiyorlar. İşin özü bu.

Sorun giderek büyüyor. Vize danışmanlık şirketlerinin yetkilileri ve çalışanları hangi durumda vize verilmeyeceğini bilirler, hatta ellerindeki belgelere göre vize verilip verilmeyeceğini de anlarlardı. Ama bugün vize verilmesi gerekenlerin de başvurularının reddedilmesinin şaşkınlığını yaşıyorlar.

BU BÖYLE GİTMEZ

“Vize krizi”nin giderek büyümesi, kuşkusuz en çok Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu rahatsız ediyor. Nitekim, bu rahatsızlık ilgili ülkelerin büyükelçileri ile yapılacak görüşmelerde anlatılacak. Çavuşoğlu, sorunu şöyle özetliyor:

“Vatandaşımız, bir ülkede fuar var ve davetli olduğunu da başvurusunda belirtiyor. Randevuyu bile fuar tarihinden sonraya veriyorlar. Olacak iş değil. Bir önemli akademisyenimiz, bazen doktor olabiliyor, bazen tarihçi, herhangi biri de olabilir, bir sempozyuma,  oturuma, konferansa davet ediliyor. Randevu tarihi o konferansın sonrasına veriliyor. Gitme sebebi de belli. Bu kadar açık, absürt örnekler var. Bunu bir düzene sokmamız lazım. Bu böyle gitmez. Çözülmesi gerekiyor.”

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamasından sonra, Ankara’da vize danışmanlık şirketinin sahibi Emrah Özdemir’e gittim. Sektörde 12 yılını tamamlayan, Ankara, İstanbul, İzmir ve Tahran’da da ofisleri bulunan, ayda ortalama bin, bugüne kadar ise 150 binin üzerinde vize başvurusu yapan Özdemir, “15 Temmuz darbe girişimi, Rahip Brunson krizi, Hollanda bakan krizi ve defalarca ekonomik kriz görmemize rağmen yurtdışı vize başvuru zorlukları anlamında hiçbir dönem şu an yaşadığımız kadar zorlanmadık” dedi. Peki, geçmişteki olaylarla mevcut durumu ayıran nedir?

1-2 GÜNDEN, 1-2 AYA

- Elçiliklerde çok ciddi anlamda randevu alma zorluğu çekiliyor. İki yıl öncesine kadar bir-iki gün sonraya randevu veren Almanya- Fransa-İtalya-Belçika-ABD şu anda vatandaşlarımıza bir-iki ay sonrasına randevu veriyor. Özellikle, Amerika vize randevusu için başvurduğunuzda bu süre 7 ayı bile geçiyor. Daha bir ay öncesine kadar da Amerika 18-20 ay sonrasına randevu vermekteydi. 20 ay sonraki planlamayı kim yapabilir?

- Randevulara katıldıktan sonra vize sonuçlanma süreleri bir ayı hatta bazı ülkeler için üç ayı buluyor. Örneğin, İngiltere vize başvurusu 21 günde sonuçlanırken, şu anda üç ayda sonuçlanıyor.

- Gecikmeye gerekçe olarak “Güvenlik soruşturması” gösteriliyor.  Almanya bu işlemleri 1,5 ayda, Hollanda 20 günde sonuçlandırıyor. Fransa en hızlı vize sonuçlandıran ülke iken, şimdi bu ülkeden vize alabilmek de 15 günü buluyor.

ONLARIN YERİNİ ALDILAR

Vize için başvurup uzun süre bekliyorsunuz ama önemli bir oranda da başvurunun reddedildiği cevabı çıkıyor. Peki, neden böyle oluyor? Bunu, Emrah Özdemir şöyle anlattı:

“Son dönemde çok fazla ret almaktayız. Normalde biz danışmanlar kimin ret alacağını çok iyi bilerek kişileri uyarırız. Örneğin üç-dört tane Schengen vizesi olan biri, çalışma durumunda ve/veya banka hesap dökümünde herhangi bir sorun yoksa yeni Schengen vize başvurusunda yüzde 99 onay alınacağını söylüyorduk. Şu anda bunu diyemiyoruz. Kişinin onlarca vizesi olmasına rağmen ret veriliyor. Sebep olarak da seyahate inanmadıklarını, orada kalacağını, Türkiye’ye tekrar dönmeyeceklerini düşündüklerini beyan ediyorlar.”

Yüzde 99 vize alabilecek durumda olanların, şimdi başvurularının reddedilme oranı yüzde 20 civarında. Başvurusu reddedilenler de düzenli işi olan ve daha önce defalarca yurtdışına çıkmış insanlar.  Bunun nedeni olarak eskiden maddi durumu iyi olmayan, meslek sahibi olmayan insanlar yurtdışına kaçıyordu. Ancak mevcut durumda Avrupa’nın elindeki verilere göre; durumu iyi olan, işi, mesleği olanlar artık çok fazla göç talebinde bulunuyor.

SİYASİ SIĞINMACI

Vize başvurularının bu hale gelmesinin nedenlerini sorduğum üç vize danışmanlık şirketinin yetkilisinin ortak görüşleri de şöyle oldu:

1- Türk Lirası’nın, döviz karşısında ciddi değer kaybı yüzünden Avrupa ülkeleri artık çok zenginleri ülkesinde görmek istiyor. Ortalama bir memur maaşı ile şu anda Avrupa’da tatil yapmanın imkansız olduğunu onlar da bizim kadar iyi biliyor. Dolayısıyla ortalama bir geliri olan kişi için turistik vize başvuru yaptığımızda ülkelerine göç etmek istendiğini düşünüyorlar.

2- Siyasi kargaşa; son dönemde Avrupa, Amerika, İngiltere Türklerden çok fazla siyasi oturum başvurusu aldı. Bu artış oranı yüzde 400-500’lere ulaştı. Vize başvurularında bununla ilgili elçiliklerin kayıtları yok. Dolayısıyla akıllarındaki ilk soru her başvuru sahibinin siyasi oturum başvurusu yapıp yapmayacağı oluyor.

Türkiye’de yapılan araştırmalarda, yurtdışında yaşamak isteyenlerin sayısında yüzde 300-400 artış olduğu elçiliklerde konuşuluyor. Elçilikler şu anda kendilerinin Türkiye için çok büyük fırsat olduğunu, dolayısıyla bütün Türklerin Avrupa’da, İngiltere ya da Amerika’da yaşamak istediklerini düşünüyorlar. Bütün vize başvurusu yapan kişilerin bir daha Türkiye’ye dönmeyeceğini düşünerek işlemlerine başlıyorlar.

Eskiden, “Ret” nedenlerini araştıran elçilikler,  günümüzde vize başvurusu yaptığınızda “Neden vize verelim?” konusunu araştırıyor.