CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li belediye başkanlarının telefonlarının dinlendiğini öne sürdü. Böyle iddialar gündeme getirildiğinde hemen “Belgeni göster, belgeni göster” denilir. Bu belgeler ancak dinleyenlerle, dinletenler arasında bir sorun yaşandığında ya da iktidar değişikliğinde ortaya çıkar.

Mustafa Kurban, 18 yıl CHP Bingöl İl Başkanlığı, Parti Meclisi Üyeliği yaptı. Halen kurultay delegesi. Kurban, Murat Vadisi’nde demiryolu hattının yapımıyla ilgili “Milletin (...) koyduk” dediği belirtilen Mehmet Cengiz’in yaptığını öne sürdüğü ‘devleti zarara uğratma’ iddiasını yargıya, milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye taşımıştı. İşte bu olaydan sonra başına gelmeyen kalmadı. 2014 yılında 30 çalışanı olan 2 milyon lira değerindeki iş yeri kapatıldı. Davası devası devam ederken iş yerine girişi engellendi.

BÖYLE DE DİNLENİYOR

İki ay kadar önce Mustafa Kurban, bir yakını ile ilgili dava dosyasını incelerken şaşkına döndü. Kendi adı geçmiyor ama dinlenen cep telefonu numarası, telefonların ülkemizde kullanılmaya başlandığı dönemde aldığı ve o günden bu yana değiştirmediği numaraydı. Ancak o telefonu kullanan başka bir kişi gözüküyordu. Yani gerçekten dinlenen Mustafa Kurban ama sanki dinlenen o değil de başkasıymış gibi dinleme izni alınmış.

Mustafa Kurban’a sordum, şunları söyledi: “Erzurum 1. Ağır ceza Mahkemesi’nin yazışmasında, adıma kayıtlı ve ilk çıktığı günden beri kullandığım 0 532 ...75 41 numaralı telefonumu başka birinin kullanması söz konusu olamaz. Dinlemeyi anladık, neden başka isim üzerinden dinlemeye gerek görmüşler, doğrusu bir anlam veremedim. ‘Telefonları dinlemiyoruz’ diyenlere açık cevaptır.”

Kurban’a ait telefon başka isimle dinlenirken, mahkeme 2015 yılı sonlarında, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na, bu numaradan 2005-2015 tarihleri arasında kimlerin arandığını, kimlerin bu numarayı aradığını, alınan ve gönderilen mesajlar, telefonun sinyal aldığı baz istasyonunu bile sormuş. Sen misin millete küfredenle, zengin iş adamıyla uğraşan...

BAŞKANLAR İÇİN DOSYA

CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’a, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, CHP’li belediye başkanlarının telefonlarının dinlendiği iddiasını neye dayandırdığını sordum. Şunları söyledi:

“Dinleme yapıldığına ilişkin somut bir belge olmaz. Biz, CHP’li belediyelerin incelemeye alındığını, bunun için İçişleri Bakanlığı’nda bir birim oluşturulduğunu, her başkanımızla ilgili dosya düzenlendiğini, gönderilen müfettişlere, belediye başkanını suçlayacak, itham edecek belge bulunması için talimat geldiğini öğrendik. Böyle bir ortamda belediye başkanının dinlenmemesi mümkün mü? Bunlar hep FETÖ nün kötü taklidini yapıyor.”

YİNE BELGE YOKTU

Dinlemeler başka isimler üzerinden yapılırken o zaman da belge yoktu. Ama ne zamanki FETÖ ifşa oldu, süreç yargıya intikal ettirildi o zaman belgeler açıklanmaya başlandı. Nasıl onlardan yaptıklarının hesabı sorulduysa, bugün yasa dışı dinlemeler yapanlar varsa onlardan da hesap sorulur. İçişleri Bakanı, Kılıçdaroğlu’nun açıklaması üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundu. İyi de oldu, en azından bazı iddiaların üzerine gidilme yolu açılacak.

Seyit Torun’a göre CHP’li belediye başkanları mercek altında tutuluyor. Yaptığı her iş inceleniyor, her konuşma mutlaka değerlendiriliyor, suç bulmaya, belediyeyi itham edecek belge oluşturulmaya çalışılıyor. Torun, “Biz de zaten bunu bildiğimiz, böyle olaylar yaşanacağını değerlendirdiğimiz için Kayseri’de yaptığımız toplantıda konuyu gündeme aldık. Hemen ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 4 müfettiş gönderildi” diyor.

ÖZEL MASA

Belediye başkanlarına dönük yeni soruşturmalar bekleniyor. Bunun için CHP Genel Merkezi’nde Belediye Hukuk Komisyonu kuruldu. Bütün belediye başkanlarına hangi durumda, ne yapmaları gerektiğine ilişkin bir kılavuz hazırlanıyor.

Başkan ya da belediye personeliyle ilgili soruşturma açıldığında, denetime gelindiğinde, polis tarafından belediyede arama yapılmak istendiğinde ne yapılması gerektiği, bu süreci nasıl yönetmeleri gerektiği ayrıntılı olarak açıklanacak. Seyit Torun’a “Durup dururken bunları niçin yapıyorsunuz?” diye sorduğumda şu karşılığı verdi:

“Sıkça duyumlar alıyoruz. Başkanlarımızı, belediyelerimizi sahipsiz bırakmayacağız. Hukuk Komisyonumuz, örneğin emniyetten gelindi, savcılık el koydu, teftiş başlatıldı ilk ne yapacak? Hangi işlemleri yapacak, belge verirken ne yapacak? İlk kimi arayacak gibi süreçleri kendilerine anlatıyoruz. Bir belge istediğinde, kopyasını almadan vermemelerini söylüyoruz. Girilebilecek yerler veya girilemeyecek yerler anlatılıyor. El konulan bilgisayarların yedekleri alınmadığı için ilgisiz verilerin yüklendiği, belgelerin değiştirildiği dönemler yaşadık. Biz de tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz.”

CHP’li belediyelerde müfettiş eksik olmuyor. Önceleri gelen müfettişe geçici oda tahsis edilir, 1, 1.5 ay çalışılır ve müfettiş giderdi. Şimdi, belediyelerde müfettiş odası var ve onlar yılın 12 ayı belediyede bulunuyor. Yani  CHP’li başkanların nefes alışı bile denetime tabi... Peki bu ayrımcılık neden?