“Partimizin Halkevleri ile yurttaşlara kucağını açması vatanda sosyal ve kültürel devrim yaptı.” (Atatürk, 9 Mayıs 1935)


Bundan 90 yıl önce, 19 Şubat 1932’de Atatürk’ün aydınlanma kurumu Halkevleri açıldı. Halkevleri ve Halkodaları, “En hakiki mürşit ilimdir, fendir...” diyen Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin halkçı ve çağdaş kültür-uygarlık mekânlarıydı.

Cumhuriyet kurulurken toplam nüfusun % 10’u bile okur-yazar değildi. Ülkede üniversite “akılcılığı” değil, medrese “nakilciliği” egemendi. Toplumun geneli bilimden, kültürden, sanattan, kitaptan çok uzaktı. Ülkede yaygın bir cehalet vardı. İşte Halkevleri ve Halkodaları, bu yaygın cehaletle mücadele edip toplumu bilimle, kültürle, sanatla, kitapla buluşturup çağdaşlaştırmak için kuruldu.

Cumhuriyet, 20 Şubat 1932


HALKEVLERİNİN KURULUŞU

II. Meşrutiyet Döneminde 3 Temmuz 1911’de Türk Ocakları kurulmuştu. Türk Ocakları zamanla İslamcılık gibi akımlara yönelince Atatürk, 24 Mart 1931’de Türk Ocaklarını kapattı. Ocaklar, 10 Nisan 1931’de Ankara’da toplanan olağanüstü kurultay kararıyla 257 şubesiyle CHP’ye katıldı.

Çekoslovakya’da dernek olarak örgütlenen, kent ve kasabalarda merkezleri, köylerde lokalleri olan, Çek ve Slovak toplumunun kültürel canlılığını sağlayan “Sokollar”dan esinlenerek Halkevleri kuruldu. Avrupa’da beden eğitimi öğrenimi gören Vildan Aşir Savaşır’ın Çekoslovakya’daki Sokollar hakkında yaptığı gözlemler Atatürk’ün dikkatini çekmişti. Bunun üzerine Atatürk’ün isteğiyle dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, bir ekip oluşturup Sokol benzeri Halkevleri örgütlenmesini oluşturdu.

10-18 Mayıs 1931’de toplanan CHP Üçüncü Büyük Kongresi’nde Halkevlerinin kurulmasına karar verildi. İlk Halkevi 19 Şubat 1932’de Ankara’da Türk Ocağı binasında açıldı. O gün ülke genelinde 13 Halkevi daha açıldı. Böylece aynı anda 14 Halkevi açılmış oldu. Bunlar Ankara, Adana, Samsun, Afyon, Van, Aydın, Konya, Eskişehir, Diyarbakır, İzmir, Çanakkale, Bursa, İstanbul ve Denizli Halkevleriydi.

Halkevlerinin açılış töreninde Halkçılık anlayışının bir göstergesi olarak salonda hiç kimseye özel yer ayrılmadı. Açılış töreninde ilk konuşmayı yapan CHP Genel Sekreteri Recep Peker, Halkevlerinde “bütün vatandaşları eşit gören bir anlayışla” ülkede kültürel bütünlüğün sağlanmaya çalışılacağını ve halka kültürel konularda rehberlik edileceğini söyledi. Halkevlerinin halkı “uluslaştırmak” amacıyla kurulan “halk eğim merkezleri” olduğunu belirten Peker, buralarda toplumun uluslaşması için sosyal ve kültürel çalışmalar yapılacağını ifade etti.

Atatürk, Pertek Halkevi ziyaretinde (1937)

Halkevlerinin Temel Özellikleri ve Çalışmaları


Halkevleri, gönüllülük esasıyla herkese açıktı. Kültür-sanat etkinliklerine ağırlık verecek olan Halkevleri, bulundukları bölgelerin sorunlarına göre konferanslar düzenleyerek halkı bilinçlendirecekti. Halkevlerinde ayda bir kere halka özel müsamereler yapılacaktı. Özel geceler dışında salonlar içkisizdi.

Mayıs 1939’daki CHP Kurultayında Halkevlerinin ulaşamadığı köylere ve mahallelere ulaşmak için Halkodalarının kurulmasına karar verildi. En az 50 üye bulunması şartıyla Halkodası açılabilecekti. Böylece 1940’tan itibaren köylerde ve bazı kasabalarda Halkodaları kuruldu. 1940’ta ülke genelinde 141 Halkodası açıldı.

Halkevlerinde 9 kol oluşturuldu. Bu kollar şunlardı: 1.Dil, Edebiyat, Tarih, 2. Güzel Sanatlar, 3. Temsil (tiyatro ve seyirlik oyunlar), 4. Spor, 5. Sosyal Yardım, 6. Halk Dersaneleri ve Kurslar, 7. Kütüphane ve Yayın, 8. Köycülük, 9. Müze ve Sergi. Her Halkevi bu 9 faaliyet alanının en azından 3’ünde örgütlenecekti.

19 Şubat 1932’de 14 Halkevinin açılmasından sonra Halkevi sayısı hızla arttı. 1938’de ülke genelindeki Halkevi sayısı 210’a yükseldi. Çok partili hayata geçilen 1946’da yurt genelinde 455 Halkevi, 4.066 Halkodası vardı. Halkevlerinin kapatıldığı 1951’de yurt genelinde 478 Halkevi merkezi, 5.000 Halkevi şubesi ve 4.000 Halkodası vardı.

Büyük kentlerdeki Halkevi binaları genelde proje yarışmalarıyla tasarlanmış örnek yapılardı. Halkevlerinin okuma salonu veya okuma odası bulunan bir kitaplığı vardı. Kütüphanesi ve yayın şubesi olmayan Halkevi ve Halkodası yoktu. Halkevleri kendi kitaplıklarının yanında köylerde de okuma salonları oluşturdu. Buralarda kitaplar yanında gazeteler ve süreli yayınlar da bulunurdu. Halkevleri Anadolu’da yüzyıllar sonra belki de ilk defa kitabı yaygınlaştırmayı başardı. 1932’de Halkevi kütüphanelerindeki 59.444 kitap, 1940’ta 437.176 kitaba yükseldi. 1940’ta Halkevi kütüphanelerindeki 437.176 kitaptan 2.461.836 kişi faydalandı. Halkevleri, ayrıca çok sayıda kitap, dergi ve broşür yayınladı. Örneğin, Ankara Halkevi’nin “Arıcılık”, Samsun Halkevi’nin “Tütüncülük”, Adana Halkevi’nin “Pamukçuluk” broşürleri vardı. Ankara Halkevi’nin Şubat 1933’te yayınlamaya başladığı “Ülkü” dergisinin yanında, her Halkevi kendi dergisini çıkardı. “Ülkü” dâhil, 62 ile 75 arasında Halkevi dergisi çıktığı tahmin edilmektedir. Halkevlerinin Ağustos 1944’e kadar çıkardığı kendi eserlerinin baskı sayısı 492.000’e ulaştı.

Halkevlerinde tiyatro oyunları sergilendi, konserler verildi, müzik dinletileri yapıldı, sergiler açıldı. Okuma-yazma ve çeşitli beceri kursları düzenlendi. Özellikle müzik ve dil kursları çok ilgi gördü. İnsanlar Halkevlerinde radyo dinlediler, film izlediler. Halkevlerinde çeşitli konferanslar düzenlendi. Halk özellikle sağlık kuralları, temel sağlık uygulamaları ve tarım teknikleri hakkında bilgilendirildi. Tarih araştırmaları ve türlü derlemeler yapıldı. Halka, Türk tarihi ve Türk kültürü hakkında bilgiler verildi. Halkevleri çatısı altında Mimar Sinan’dan Ziya Gökalp’e Türk büyükleri anıldı. Halkevlerinde Zafer, Cumhuriyet ve Dil Bayramları düzenli olarak kutlandı. Halkevleri, halk ozanlarını bularak halkla buluşturdu. Halk ozanlarının eserlerini derleyerek kitap olarak yayınladı. Ankara Halkevi’nin öncülüğünde her Halkevi Ağaç, Toprak ve Köylü Bayramları kutladı. Hastalar tedavi ettirildi, ihtiyacı olanlara ücretsiz ilaç verildi. Halkevlerinde çeşitli spor etkinlikleri düzenlendi.

Özetle Erken Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Halkevleri ve Halkodaları halkın kitaba, gazeteye, dergiye ulaşmasını sağladı. Halkevleri ve Halkodaları, ülkenin en ücra kösesindeki halkı bile radyoyla, sinemayla, tiyatroyla; resimle, heykelle, çok sesli müzikle, operayla, baleyle, piyanoyla, gitarla, kemanla; basketbolla, voleybolla, jimnastikle... tanıştırdı.

Halkevlerinin ve Halkodalarının Kültür-Sanat Seferberliği


Atatürk şöyle diyordu: “İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Hâlbuki bizim milletimiz hakiki özellikleriyle medeni ve ileri olmaya layıktır ve olacaktır.” İşte Halkevlerinin temel amacı güzel sanatları halka sevdirmekti.

Diyarbakır Halkevi Orkestrası


Halkevlerinde güzel sanatlar içinde özellikle müzik ve tiyatroya büyük önem verildi. Halkevlerinde halk müziğinden klasik müziğe kadar çok geniş bir yelpazede konserler verildi, müzik dinletileri yapıldı. Hemen hemen her Halkevi bando veya orkestra grupları kurarak çok sesli müziği kendi bölgelerine ulaştırdı. 1937’de 50 Halkevinin bandosu, 25’ten fazlasının sazı ve orkestrası vardı. Ayrıca çok sayıda önemli yabancı sanatçı Halkevlerinde konserler verdi, bu konserleri yüz binlerce kişi dinledi. Örneğin, 23 Kasım 1935’te ünlü Alman sanatçılarından B. Pol Grummer, Ankara Halkevi’nde bir konser verdi. 7 Nisan 1936’da da Berlin Operası sanatçılarından Maria Müller, piyanoda kendisine eşlik eden Münih Devlet Operası’ndan Dr. Franz Hallasch’la birlikte yine Ankara Halkevi’nde bir konser verdi.

Halkevleri, tiyatro başta olmak üzere aralarında opera ve balenin de bulunduğu her türlü sahne sanatını ülke geneline yaydı. Türkiye Cumhuriyet’inde halka açık ilk bale ve ilk opera da Halkevlerinde sahnelendi. Dünyanın en ünlü bale öğretmenleri 1930’larda Halkevlerine konuk oldu. Halka açık ilk dans dersleri Halkevlerinde verildi.

Halkevleri Tiyatro Kolları tiyatroyu halkla buluşturdu. Ankara başta olmak üzere İzmir, İstanbul, Bursa, Afyon, Kayseri, Diyarbakır gibi pek çok ildeki Halkevleri, bulundukları illerin tiyatroları halini aldı. Halkevleri tiyatro kolları sayesinde Elazığ, Muş gibi doğu illeri de tiyatroyla tanıştı. Örneğin, 1936’da Elazığ Halkevi’nin temsil kolu altı ay içinde tam 92 temsil verdi. Anadolu’nun doğusundan batısına her yere yayılan Halkevi sahnelerinde çok sayıda tiyatro oyunu sergilendi. Bir anlamda modern Türk tiyatrosunun temelleri Halkevlerinde atıldı. Atatürk, bu gerçeği, ”Nerede bir Halkevi sahnesi varsa orada gerçek Türk tiyatrosu vardır” sözleriyle dile getirdi. Halkevlerinde, Atatürk’ün “Fikirler ve inkılâplar sanatla yayılır” düşüncesi doğrultusunda, devrimin ilkeleri, tiyatro oyunlarıyla, piyeslerle halka ulaştırılmak istendi. Halkevlerinde daha çok Türk tarihini, Türk kültürünü, köy hayatını, hurafeleri, yobazlığı, ekonomik zorlukları, Kurtuluş Savaşı’nı anlatan oyunlar oynandı. Halkevlerinde oynanan oyunlardan bazıları şunlardı: “Akın”, “Mavi Yıldırım”, “Mete”, “Kahraman”, “Ana”, “Gönüllerin Türküsü”, “Devrim Yolcuları”, “Vatan ve Vazife”, “Özyurt”, “Atilla’nın Düğünü”, “Sümer Ülkeleri”, “Bir Yavrunun Şarkısı”, “Yanık Efe.”

Halkevlerinde resim de çok önemliydi. Halkevleri Güzel Sanatlar Kolları halka resim sanatını sevdirmeye ve halk içinden ressamlar çıkarmaya çalıştı. Her Halkevi bir resim hocası bulmak, resme yetenekli gençlerin çalışmaları için atölye ve malzeme sağlamak zorundaydı. Birçok Halkevi resim kursu açarken, bazı halkevleri buna ek heykeltıraşlık kursu da açtı. Her Halkevi, şubat ayında bir amatör resim ve fotoğraf sergisi açmak zorundaydı. 1933-1950 yılları arasında ülkenin dört bir yanındaki Halkevinde çok sayıda resim ve fotoğraf sergisi açıldı.

Halkevlerinde spora da büyük önem verildi. 1939’da 50 Halkevinde spor salonu vardı. 6 Halkevinde jimnastik avlusu vardı. 15 Halkevi güreş, 50 Halkevi voleybol, 7 Halkevi basketbol salonuna sahipti. 12 Halkevi dağ sporuyla, 14 Halkevi su sporuyla, 30 Halkevi de atlı cirit sporuyla ilgileniyordu.

Halkevleri etkinlikleri toplumun geniş bir kesimine ulaştı. Örneğin, 1940’ta Halkevlerinde çeşitli konularda 5.000 konferans verildi, 2.200 temsil sergilendi, 1.150 konser düzenlendi, 1.950 film gösterildi, 2.023 aile toplantısı yapıldı, 1.900 köy gezisi gerçekleştirildi, 110 Halkevi 150 resim sergisi, 270 de çeşitli sergi açtı, Halkevlerindeki 473.176 kitap 2. 461. 836 yurttaş tarafından okundu, 48 bin yurttaş çeşitli kurslara katıldı, sosyal yardım kolları 40 binden fazla yardım yaptı. 1940’ta Halkevleri, kadın-erkek toplam 10.645.720 kişiye hitap etti.

★★★

Sonuç olarak; Halkevleri ve Halkodaları, Erken Cumhuriyet Döneminde ümmetten ulus, kuldan birey yaratma sürecinde, ülkedeki yaygın cehaletle mücadele ederek toplumu bilgiyle, kültürle, sanatla çağdaşlaştırmayı amaçlayan aydınlanma kurumlarıydı. Bu kurumlar, modern ulus devlet inşasında kilit bir role sahipti. Ancak Demokrat Parti iktidarı, 8 Ağustos 1951 tarihli ve 5830 sayılı yasa ile Halkevlerini ve Halkodalarını kapatarak binalarını hazineye devretti. Böylece Erken Cumhuriyet Dönemindeki 18 yıllık Halkevi-Halkodası aydınlanması sona erdi. 1950’lerden itibaren Halkevleri, Halkodaları ve Köy Enstitüleri aydınlanmasının yerini tarikat, cemaat karanlığı aldı.

Kaynakça:


- Anıl Çeçen, Atatürk’ün Kültür Kurumu Halkevleri, İstanbul, 2000.

- Atatürk ve Halkevleri, Atatürkçü Düşünce Üzerine Denemeler, Ankara, 1974.

- CHP Halkevleri Talimatnamesi, Ankara, 1932.

- Firdevs Gümüşoğlu, Ülkü Dergisi ve Kemalist Toplum, İstanbul, 2005.

- Nuray Bayraktar, Halkevlerinin Ülke Kültürüne, İnsanın Gelişimi ve Dönüşümü Açısından Kattıkları ve Öneriler, Ankara, 1999.

- Seda Bayındır Uluskan, Atatürk’ün Sosyal ve Kültürel Politikaları, Ankara, 2010.

- Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk, Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik, Ankara, 2008.

- Tevfik Çavdar, “Halkevleri”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, C.4, İstanbul,1983.