Bu köşede yazmaya başladığımdan bugüne dokuz yıldır ısrarla bir gelişmeyi anlatmaya çalışıyorum. 2008 yılındaki ABD krizi neoliberalizmin bitmesinin resmen başlangıcı oldu. Neoliberalizm Blair’den Schröder’e kendilerini “Üçüncü Yol” diye kandıran sosyal demokrat partilere büyük zarar verdi.

Bugün Almanya’da “sol ittifak” iktidar olabilir ama tarihten ders almadıkları ortaya çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı’na girip girmeme tartışması Alman Solu’nu bıçak gibi ikiye bölüp sonrasında ülkeyi faşizmin inisiyatifine nasıl bıraktı ise, bu gidişle Almanya’da  olacak acı değişim bu olacak! Bayrağında kırık tüfek bulunan Yeşiller bile Rusya’ya karşı savaş naraları atıyorsa gelecek seçimde Alman “aşırı sağının” hızlı yükselişine tanıklık edeceğiz. Ki:

İtalya bu pazar yapılan seçim sonucu da bunu gösterdi. En yüksek oyu “aşırı sağcılar”/ İtalya’nın Kardeşleri (Fdl) aldı.

Solun yüz yıldır kalesi Bologna ve biraz da Floransa dışındaki tüm yerleri kazandılar. Napoli-Sicilya düştü daha ne diyeyim! İtalya’da tarihi bir seçim- dönemeç oldu bu...

Yaşasalardı GramsciTogliattiBerlinguer gibi dünyayı etkileyen İtalyan solcu liderler bu seçim sonucunu nasıl değerlendirirdi acaba? Kahrolurlardı.

En soldan örnek veriyorum ki, bugün İtalya’nın geldiği siyasi durumun dehşetini görünüz. İtalyan Komünist Partisi bile -daha dün denilecek- 1976 seçiminde yüzde 34,4 oy almıştı. Avrupa’nın en büyük komünist partisiydi. Hıristiyan Demokrat Parti lideri Aldo Moro, “komünistler ile ittifak yapmasın” diye katledildi.

İtalyan Toplumsal Hareketi gibi faşist örgütler, solun iktidara gelmesini önlemek için CIA ile birlikte İtalya’yı kana buladı. (Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı vurması bile bu kanlı politikaların sonucudur!)

İşte...  “Adamlar kazandı!”

“Tanrı-Vatan-Aile” gibi “ulus devlet” sloganıyla iktidara gelen Giorgia Meloni yüzyıllık seçim temalarını kullandı. Düşünün ki, Meloni’nin partisi 2018’deki genel seçimlerde yalnızca yüzde 4 oy almıştı!

Peki...

İtalya’da sol neden kaybetti, sağ nasıl kazandı?

Gelişmenin bizi/ ülkemizi ilgilendiren yönüne bakıp ders çıkarmak zorundayız. Ki bundan hiç umudum yok, neyse...

Sadece İtalya’da değil Avrupa’da “aşırı sağ” trendinin yükselmesinin sebepleri üzerinde hiç durulmuyor. Yazayım:

Birincil etmen, İtalya’daki hayat pahalılığı/ ekonomik çöküntü. Güçlü orta sınıf  –solcu partilerin neoliberalizme bel bağlamaları sonucu-  çok yoksullaştı. Ve:

Halk, yoksullaşmanın sebebi olarak mültecileri-göçmenleri görmeye başladı. İslamofobi geniş toplum kesimlerinde kabul gördü.

Neoliberalizmin etnisiteyi kaşıması insanların kültürel dünyalarını vasatlaştırdı. Mesela, eşcinsel evliliğe karşı tepki büyüdü. Kırk yıl önce biten tartışma gündeme getirildi; kürtaj karşıtlığı. Vs.

Yazmak istediğim; neoliberalizmin yıkıntılarının siyasette neye dönüştüğünü bir türlü analiz edemiyoruz. Sosyal medya zırvalıklarını önemsiyoruz! “Ocu musun bucu musun” gibi yüzeyselliğine yeniliyoruz.

Hele “bizim mahalle” her şeyi küçümsemeye devam ediyor. Ümit Özdağ’ın toplumda nasıl karşılık bulduğu politik açıdan değerlendirilemiyor bile!

Yazmak istemiyorum, darılıyorlar: Ama kardeşim 6’lı Masa “kim aday olsun” dışında ne söylüyor? İtalya’da seçime katılım yüzde 64... Ve, partilerinden umut kesenler sandığa gitmedi!

Dokuz yıldır yazıyorum; hiç değil son bir aydaki Şili’den İtalya’ya sandık sonuçlarına gerçekçi bakın artık.