Önceki gün...

Arkadaşımla deniz kenarında sohbet ederek yürüyoruz.

Birden bir afiş dikkatimi çekti.

Okudum.

Anlamadım.

Döndüm, afişin yanına yaklaşıp bir kez daha okudum.

Yine anlamadım.

Arkadaşımı çağırdım. Okumasını rica edip, ne anladığını sordum. Yüzüme baktı tuhaf tuhaf. O da anlamadı.

Yürüyüşe devam ettik. Ama kafama takıldı afiş.

Algıda seçicilik benzer afişi İstanbul’un dört yanında görünce yazmak kaçınılmaz oldu.

Afiş şu:

Telafi edeceğiz

Kaybettiğini Yerine Koyma Vakti

“Sorulamayacak Sorular Kanunu” çıkacak. İnsan Haklarını İhlal Eden Her Soru Kanunla Yasaklanacak.

Kemal Kılçdaroğlu.

Afişte Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafı ve imzası vardı.

Söyler misiniz, siz ne anladınız bu afişten?

“Sorulamayacak Sorular Kanunu” ne demek?

Böyle genelleme nasıl olur?

Soru sormakla ilgili yasaklayıcı kanun çıkarmak da nedir?

“İnsan hakları” genel kavram; isteyen her soruyu bu kapsama sokabilir.

“İktidar değişecek bizler istediğimiz soruyu korkmadan soracağız” diye beklerken, ana muhalefet partisi “Sorulamayacak Sorular Kanunu” çıkaracakmış! Daha neler...

Diyelim birilerine sorduk:

-Rüşvet aldınız mı?

-Yolsuzluk yaptınız mı?

-İhaleye fesat karıştırdınız mı?

Yanıtı ne olur:

“Bu sorular insan haklarına/ Sorulamayacak Sorular Kanununa aykırıdır hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım!”

Hadi buyur bakalım; nasıl hesap sorulacak hırsızlardan?

Böyle kafa karıştırıcı afiş olur mu?

BASKICI DÜZEN


Kusura bakmayınız:

Başımıza “solcu Goebbels’ler” mi getireceksiniz?

Biliyorsunuz: Goebbels, Hitler kabinesinin “Kamuoyunu Bilgilendirme ve Propaganda Bakanı” idi. 1933 yılından itibaren Almanya’da ne sorulacak, ne yazılacak kontrolüne girdi. Neye gülüneceğine bile karar verir hale geldi!

Goebbels, “Sorulamayacak Sorular Kanunu’nu ben niye düşünemedim” diye mezarında ters dönüyordur herhalde!

Benzetme için lütfen kızmayınız. Kimin aklından çıkıyor böyle tuhaf yasa teklifleri, afişler?

Bırakın artık “doğru soru şudur”, “yanlış soru şudur” kafasını!

Bırakın insanlar özgürce sorsun, konuşsun, yazsın...

Ülke yasaklardan bıktı.

Ülke cezalardan bıktı.

İnsanlar nefes alamıyor.

Ülke hapishaneye döndü.

CHP ise, halkın karşısına “Sorulamayacak Sorular Kanunu” ile çıkıyor. Bravo! Böyle vaat görülmedi! Halk bunu bekliyordu zaten! Şaka mısınız...

-“Biz öyle anlaşılmak istenmedik” demeyiniz lütfen.

-“Biz onu demek istemedik” demeyiniz lütfen.

Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenir.

Ne demek istiyorsanız açık yazın afişinize! Böyle genelleme olur mu?

-Etnik kimlikle ilgili soru sorulamayacak deyiniz.

-Cinsel kimlikle ilgili soru sorulamayacak deyiniz.

Ya da:

Bunları “devlet soramayacak” deyiniz.

Ki, bunların bile gerekli olup olmadığı tartışma konusudur. İnsanları kimliklerinden mahcup olur, utanır hale getiren/baskıcı düzeni değiştireceğinizi vaat edin...

ÖZENTİ REKLAMCILAR


Soru, öğrenmenin/bilginin ilk adımıdır.

Sorusuz, düşünce olmaz.

Sorusuz, demokrasi olmaz.

Soru, hürriyettir.

CHP’nin, yasaklamaya değil, özgürleştirmeye odaklanması gerekmiyor mu?

Bıktık şu “iyi niyetle” çıkarılan kanunlardan/yasalardan!

Ey düşünce insanı...

Ey gazeteci...

Ey hukukçu...

“Sorunuz, Sorulamayacak Sorular Kanunu’na göre suçtur, hadi kodese!”

Yeter artık; usandık bu yasaklardan

Ne saçma- sapan işlerle/ propaganda ile uğraşılıyor?

Bu “değerli fikirler”, CHP’den mi çıkıyor, yoksa reklam şirketlerinden mi?

Farklı olmayı- görünmeyi yaratıcılık sanıyor kimi aklı evveller/sivri akıllılar?

Şüphelenmiyor değilim:

Kılıçdaroğlu’nun son dönemde popülerliği arttı. Hele evinin mutfak masasına oturup çektiği videolar halktan hayli sempati topladı.

Sonra birden...  Mütevazi evinden çıkarılıp Kılıçdaroğlu’na beş yıldızlı otelde çekim yaptırıldı. Otel odasının İstanbul Boğazı’nı gören fotoğraf da medyaya servis edildi. Mutfak metaforunun etkisi yok oluverdi...

Şimdi de... Soruyu yasaklayan afiş yurdun dört yanında sergilenmeye başlandı.

Bir dönem Melih Gökçek’in Ankara’da yalan pankartları- bildirileri vardı; CHP’nin “Sorulamayacak Sorular Kanunu” afişi ona benziyor...

Diyeceğim şudur ki:

Siyasi kampanyalara reklamcı sokmayınız. Bunların halktan kopuk özenti ithal sloganlarından-kampanyalarından gına geldi artık.

Yazık etmeyiniz Kemal Kılıçdaroğlu’na...

Yazık etmeyiniz yüz yıllık ulu çınar CHP’ye...

Kılıçdaroğlu, bu afişin/  kendine yönelik “suikastin” hesabını mutlak soracaktır.