Bayramı seyranı, özel günleri kutlamayı pek severiz. Kendi bayramımız, elin bayramı farketmez. Mesela en son ‘Cadılar Bayramı’nı kutlamaya başladığımızı öğrendik.

İdarecilerimiz bayramdı özel gündü atlamaz, bir şey yapmasalar bile illa kutlama mesajı patlatırlar.

Fakat bir özel gün var ki, gargaraya getirilir hep... Bu yıl da öyle oldu.

***

Tepedekileri sus pus yapan özel güne gelmeden önce kelimelerden tasarruf ederek teknik bilgi vereyim...

Bir banka internet sayfasında ‘6 adımda tasarruf’ yöntemi vermiş.

1. Hayallerinizi iyi belirleyin. 2. Uzun vadeli bütçe hazırlayın. 3. Bütçe planlamasında motivasyon önemli. Bu yüzden tasarruf yaparken kendinize küçük ödüller verin. Mesela bir konsere gidin, güzel bir restoranda yemek yiyin. 4. Giderlerinizi not edin. 5. Aile giderlerinize göz atın. 6. Kredi kartı borçlarınızın asgarisini değil, tamamını ödeyin. Yoksa borç miktarınız artar.

Finans uzmanları tasarruf hesabınızda kara günler için mutlaka 3 ila 6 aylık harcamalarınız kadar para olmalı diyor... İnsanlık hali, başa ne gelecek belli mi olur?

Çok güzel ama memlekette bir sorun var...

Bankalarımızdan biri 2011 yılından bu yana tasarruf eğilimi çalışması yapıyor. Son araştırma şunu gösterdi: Türkiye’de hanehalkı tasarruflarının, harcanabilir gelire oranı sürekli düşüyor!

Mesela, her 100 Türk’ten sadece 18’i tasarruf için bir kenara para ayırabiliyor. Üç ay içinde tasarruf yapmayı planlıyor musunuz sorusuna ‘evet’ diyenlerin oranı ine ine 2021’de yüzde 16’ya indi. Madalyonun öbür yüzü, her 100 Türk’ten 84’ünün tasarrufu hayal bile etmediğini gösteriyor!

Neden acaba?

Aylık giderler ödendikten sonra elde bir şey kalmıyor da ondan ya da üç, beş maaş alındığı için har vurup harman savuruluyor...

Bize hiç benzemeyenler de var. Dünya tasarruf liginin ilk 10’u şöyle: Slovenya, Estonya, İrlanda, Macaristan, Güney Kore, Hollanda, Almanya, İsveç, İsviçre, Lüksemburg.

Bu listede yokuz ama evelallah başka bir listenin başındayız!

Sefalet endeksinde 99.5’la açık ara birinciyiz... Başarımıza yaklaşmaya çalışanlar(!) da var... Güney Afrika 48, Brezilya 29.9, Yunanistan 19.9...

Bir ülkede tasarruf yapanların sayısı ne kadar fazla ise o ülkenin iç ve dış borçları o kadar az oluyormuş!

Tasarrufun hayallerden bile çıkarıldığı memleketin hazinesinde durum ne o zaman?

Bir yıldan kısa sürede döndürülmesi gereken borç miktarımız her yıl rekor kıra kıra yükseliyor! 30 Haziran’da Türkiye’nin dış borç stoğu resmi verilere göre(!) 450 milyar dolarcıktı! Seçim öncesi kesenin ağzı da açıldı, yıl sonunda 500 milyarı bulur kesin.

Bu borç, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 60’ına denk geliyor! Yüzde 60 borca gidince, 84 milyon ve Suriyeliler ve Afganlar ve bilumum diğerleri yüzde 40’a talim...

Kısaca iktidarın hazinesiyle yurttaşların borcu, tasarrufu tıpa tıp benziyor... Dağlar kadar borç, tasarruf nanay!
Nanay durum, AKP’den önce ve sonra diye ikiye ayrılıyor.

2002 yılında yurttaşların bankalara olan tüketici ve kredi kart borcu 6.3 milyar TL seviyesindeymiş. 2006’da 10 kat artmış. 2010’da borç 173 milyar, 2015’te 375, 2020’de 821 milyar olmuş. Gidişata bakılırsa 2022’de 1 trilyonu geçer.

Uzman olmaya gerek yok gerçi ama uzmanlara göre AKP sayesinde şöyle de bir şey olmuş: Borcu borçla döndürmeye başlamışız!

Hem devlette, hem yurttaşlarda ipin ucu kaçmış yani...

***

31 Ekim 1924’te Milano’da dünya tasarruf bankaları bir kongre düzenlemişler. Prof. Filippo Ravizza etkinliğin son günü, ‘bu günü Dünya Tasarruf Günü’ olarak kutlayalım demiş. Kabul edilmiş. Türkiye hariç bütün dünyada hala çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Tasarruf mühim, biz niye kutlayamıyoruz öyleyse? Zor soru...

Düşünsenize ‘itibardan tasarruf olmaz’ deyip saraylar yaptırılan memleketimizde bir idarecimiz çıkıp, “Dünya tasarruf günümüz kutlu olsun. Ailelerimizin, memleketimizin geleceği için 7’den 77’ye herkesi tasarrufa çağırıyorum. Bakın ben de bugünden itibaren tasarrufun tillahını yapacağım’ dese, yapılanla söylenen arasında çelişki olmaz mı?

İşte bu yüzden dünyanın her köşesinde kutlanan Dünya Tasarruf Günü, sümen altı edilir bizde.

Belki de günahlarını alıyorum kıymetli idarecilerimizin!

Belki de sırf bizi düşündükleri için unutturmaya gayret ediyorlar! Çalışanların yarısının asgari ücret aldığı, milyonlarca emeklinin 3 bin 500 lira ile idare ettiği, 1 lira tasarruf için ekmek kuyruklarının uzadığı, milyonlarca icra dosyasına sahip yurdum insanını üzmemek, onlarla maytap geçiyormuş gibi olmamak için kutlama yapmıyorlardır!