CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’daki asbest tehlikesine ve kontrolsüz yıkıma dikkat çekerek konuyla ilgili basın açıklaması yaptı.

BÜTÜN ŞEHRİ ZEHİRLİ BİR TOZ BULLUTU ALTINDA BIRAKTILAR 

Göz göre göre halk sağlığının tehdit altında olduğunu ifade eden Nermin Yıldırım Kara, şunları söyledi:

“İlk andan beri asbest konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları, bilim insanları ve bölge halkı buradaki tehlikeye dair neredeyse her gün ses çıkarmaya çalışıyor.



7. ay bitiyor artık. Burada istenilen tek şey yıkımların mevzuatlara uygun şekilde yapılmasıdır. Bütün şehri zehirli bir toz bulutu altında bıraktılar. Kontrolsüz şekilde, yıkım firmalarının inisiyatifine göre yıkım yaptırıyorlar.

Yıkım esnasında su kullanmıyorlar, atıkları düzgün şekilde kaynağında ayrıştırmıyorlar. Atıkların yüklendiği kamyonlar şehir içerisinde, yaşam alanlarımızda zehir saçarak hareket ediyor. Bir branda germeyi dahi düşünemiyorlar.

Ne mevzuat ne kanun tanınıyor. Depremde öngörüsüz davrandıl  ar, geç kaldılar, Hatay’ı terk edilmişliğe mahkûm ettiler. Bugün en azından uyarılarımızı dinleyin, yine bile bile bu halkı ölüme götürmeyin.

Şimdi deprem bölgesinde, özellikle en yıkıcı şekilde etkilenen ve ihmal edilen Hatay’da, yurttaşlar depremden kurtulduklarını ama asbest yüzünden 20-30 yıla kalmadan yeni felaketlerle karşılaşacaklarını düşünüyorlar.”



“ASBES TEHLİKESİNE KARŞI YURTTAŞ NASIL RAHAT OLACAK?”

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin yaptığı araştırmaya değinen Kara şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemizde Türkiye, asbestin işlenmesi ve asbest içeren ürünlerin ithalatı ve satışı 2010 ve 2013 yıllarındaki yönetmeliklerle engellendi. Ancak, bildiğiniz üzere deprem bölgesinde yıkılan binaların çoğu eski yapı. Bu da büyük bir asbest ve kirlilik yükü karşısında çok dikkatli olmamız gerektiği anlamına geliyor.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin ve çeşitli bileşenlerin birlikte yürüttüğü ve yayımladığı bir araştırma raporu var. TURKAK akreditasyonu bulunan bir laboratuvarda yapılan incelemelere göre; 02.09.2023 ve 03.09.2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edilmiş.

Bu asbest tespiti yapılan numunelerin yaşam alanlarından, bitki yaprakları ve meyve yüzeylerinden, toprak yüzeyinden ve araçların yüzeylerinde biriken tozlardan ve izolasyon malzemelerinden alındığını ifade ediyorlar.

Şuna dikkat çekmek isterim ki; çalışmayı yapan ekibin kullandığı araçtan alınan toz numunelerinde dahi asbest lifi tespit ediliyor. Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar 10 Haziran 2023 tarihinde ‘Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız rahat olsun, asbest konusunda çok dikkatli çalışıyoruz.’ dedikten, 15 Temmuz 2023 tarihinde Hatay Valiliği’nin resmi duyurusunda ‘mevzuat değerlerinin altında’ asbest çıktığı söylendikten sonra kaç ay geçti? Her gün deneyimlediği tehlikeye karşın yurttaş nasıl rahat olacaktır?”

"DEPREMDEN SONRA KADERİMİZ KANSER OLMAMALI"

Sulama faaliyetinin önemine dikkat çeken Yıldırım Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Henüz birkaç gün önce kontrolsüz yıkımdan dolayı bir vinç operatörümüz vefat etti. Sulama yapmadığınız vakit ortamdaki toz bulutu iş güvenliğini de engelliyor. Operatörlerin ve işçilerin görüş alanı oldukça daralıyor.

Burada bulunan işçilerin özellikle koruyucu maske de kullanması gerekir, bu zehirli tozla iç içe kalıyorlar. Bahsettiğimiz raporda yapılan gözlemlere göre; maske kullanımının neredeyse hiç olmadığı, bununla ilgili teşvik edici ya da uyarıcı bir çalışma yapılmadığı ifade ediliyor.

Yine tekrar altını çizmek istiyorum ki sulama faaliyeti mevzuata uygun şekilde yapılmıyor. Gözlemler de defalarca dile getirdiğimiz bu durumu işaret ediyor. Numuneler için bölgede bulunan ekip 2 gün boyunca neredeyse hiçbir sulama faaliyetiyle karşılaşmamış. Tüm bunların sonunda, silika tozları yüzünden yurttaşlarımızda akciğer kanseri, KOAH, astım gibi hastalıklar günden güne artacak.

Çevremizdeki canlı yaşamı da olumsuz etkilenecek. Burada alınan numuneler yalnızca 2 günlük bir zaman kıstasında yapılmış. Daha uzun süreli izlemeler, olayın ciddiyetini gözler önüne serecektir. Depremden sonra bir de yurttaşlarımızı kansere mahkûm etmeyin.” ifadelerini kullandı.