Sevgili okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti, adına “Cumhurbaşkanlığı sistemi” denilen acayip, tuhaf ve anlaşılmaz bir sistemin ağırlığı altında eziliyor, savruluyor ve bunun cezası milyonlarca insanımıza çektiriliyor.
Onlardan biri belki de sizsiniz!
İnsanlar korkunç bir enflasyon altında eziliyor.
Her malın ve her hizmetin fiyatı sürekli yükseliyor.
Çare nedir, bunu söyleyen yok.
Faili meçhul bir cinayet gibi.
İktidar ve özellikle de Cumhurbaşkanı’nın bu normal dışı gelişmelere “Dur” diyecek gücü de yok.
Milyonlarca sıradan vatandaşımız gibi onlar da şaşkın ve ne yapacağını bilemez durumda...
Karşılarındaki tabloyu dehşetle izliyorlar, bir sürü çaresizlik içinde sürüklenip duruyorlar.
★★★
Ama itiraf edelim, bu olumsuz gidişte tek hata onlara ait değil...
Tam tersine 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde onlara ısrarla oy verip yeniden iktidar yapanlarda...
Ve özellikle de büyük çoğunluğu eğitimsiz, bazıları okur yazar bile olmayan, kırsalda ve kentlerde yaşayan seçmen kitlelerinde.
Buna bir de T.C. vatandaşı yapılıp seçimlerde oy vermesini sağladıkları sığınmacıları ekleyin. Tamamı, başlarına bir iş gelmesin, sınır dışı edilmesin ve vatandaşlığı bir nedenle geri alınmasın diye oylarını AKP’ye verdiler.
Bu gibilerin kaç milyon kişi olduğu bilinmiyor ama sayıları iktidar tarafından özellikle gizleniyor.
★★★
AKP iktidarı bir takım konuların ağırlığı altında artık iyice eziliyor.
Şimdi yapabildikleri bir tek şey kaldı:
Milleti tatlı vaatlerle mümkün olduğunca uyutup biraz daha zaman kazanmak.
Bunun nedeni emekli maaşlarında olduğu gibi “Yapacağız, edeceğiz, hazırlıklarımız son aşamaya geldi” diyebilmek...
Ve hemen her palavradan her nutuktan sonra yine aynı söz:
“Aziz milletimiz hiç endişe etmesin, geleceğe güvenle baksın!
★★★
Tayyipgiller familyasının büyüğü Recep Bey önceki gün yine esti gürledi, tatlı vaatlerini tek tek sıralarken aynen şu sözleri önündeki (başkaları tarafından yazılmış olan) yazılı metinden okudu.
Medya aracılığı ile 85 milyona ve özellikle de bütün dünyada kendisine yardım beklediği kesimlere yönelik mesajlar, gerçek bir ibret belgesidir.
Şöyle diyordu:
“Hayat pahalılığı sorununu çözmek için yoğun çaba harcıyoruz. Kurduğumuz mekanizmalara ek olacak yeni adımlarla kısa sürede bu konuda da netice almaya başlayacağımıza inanıyorum. Ekonomiyi toparlayacak mekanizmaları devreye aldık. Sıkıntıları kısa sürede aşacağız.”
Bu parlak vaatlerine bu saatten sonra kimsenin inanmayacağını kendisi de biliyor.
Ne Türk vatandaşları inanır, ne de dünya kamuoyu!
★★★
Sözlerini şöyle sürdürüyordu...
“Yarattığımız güven iklimi sayesinde uluslararası finans kuruluşları on milyarlarca dolarlık kaynağı ülkemize akıtmaya başladı...
Türkiye’yi faiz, kur, enflasyon cenderesinde tutmak isteyenlerin tuzaklarıyla boğuşarak bu günlere geldik...”
Beyefendinin sözlerindeki şu çelişkilere bakınız.
O halde kendisine herkesin sorması gerekir...
Siz bu iktidarı yeni mi devraldınız?
O tuzakları kim kurdu?
Başka bir deyişle o tuzaklar kurulurken iktidarda acaba başkaları mı, örneğin CHP’mi vardı?
Yeni 85 milyon insanımızı yıllardan beri zorlayan ve bombaları herkesin elinde patlayan o tuzaklar kimin eseri idi?
Yüce kişiliğinizin ve hükümetinizin değil mi!
★★★
Beyefendi başaramamış, ekonomi her alanda dibe vurmuş ama sözlerinin sonunda yine ‘sert çıkmayı’ sürdürüyor:
“Ekonomide yaşadığımız sıkıntıların çok önemli bir kısmı iktisadi değil, siyasi nedenle hayata geçirilen oyunların ürünüydü.
Güven iklimi oluşturduk. Türkiye’ye (yurt dışından) para akışı başladı.
Ülkemizin dinamiklerini sadece kağıt üzerindeki rakamlardan ibaret gören herkes hüsrana uğramıştır. Bugün aynı hatayı yapanların akıbeti de aynı olacaktır.”
Yani şu ekonomik ortamda böylesine gerçek dışı sözlerle milleti avutmaya kalkışmak gerçekten ayıp kaçıyor.
★★★
Beyefendi siz gidiniz bakalım, bu sözlerinizi pazarda yarım kilo domates alırken bile zorlanan, markette 250 gram kıyma alamayan, her alanda hayat pahalılığı altında ezilen sıradan vatandaşların yüzüne karşı söyleyiniz!
Hiç kuşkunuz olmasın, yanına rast gele yaklaşacağınız o insanların en az yarısı (buna emekliler ve işsizler de dahildir) çeşitli vaatlerinize kanıp seçimde oylarını size vermiş olanlardan oluşmuştur!
Ama siz kalabalık koruma ordunuzu almaksızın Saray’dan çıkıp insanların arasına biraz olsun karışmaktan bile korkuyorsunuz...
Çünkü bir hatır sorsanız bile alacağınız tepkileri çok iyi biliyor ve hesabınızı ona göre yapıyorsunuz.
★★★
Marifet her gün çeşitli kürsülere çıkıp nutuk atmak, pembe hayaller sıralamak, gerçek dışı bilgiler verip sözlerini “Onu da yapacağız, bunu da başaracağız, işler çok iyi gidiyor” edebiyatı ile sürdürüp milleti ikna etmeye çalışmak değildir.
Marifet gerçekçi olabilmektedir muhterem beyefendi.
Keşke yapsaydınız, keşke başarsaydınız da bize bunları söyletmeseydiniz!