Annesi 11 yaşındaki Y.’nin bu yıl da Süleymancılara bağlı Özel Osmangazi Arifiye Ortaokul Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalmasını istediğinde oğlu ağlamaya başladı.

Y., “Sen benim yurtta ne yaşadığımı bilmiyorsun. Başıma neler geldi, büyüyünce anlatacağım” dedi.

Annesi “Ne geldi?” diye sorduğunda işittikleri karşısında adeta dünya üzerine yıkıldı.

ALTI AY

Küçük Y.’nin ailesi İstanbul Ümraniye’ye bağlı Yukarı Dudullu Mahallesi’nde yaşıyor.

Y., anne ve babasının tek evladı.

Anne ve baba çalıştığı için Y.’nin bakacak kimsesi yoktu.

Muhafazakar bir aile oldukları için biricik oğullarını hem okul derslerine katkısı olsun hem de “Kuran’ı Kerim’i öğrensin” diye üç yıl önce Özel Osmangazi Arifiye Ortaokul Erkek Öğrenci Yurdu’na verdiler. Bu yurdu, komşuları olan Süleymancı bir okul müdürünün tavsiyesi üzerine buldular. Y., pazardan cumartesiye kadar altı gün yurtta kalıyordu.

İddiaya göre...

Y., ocak ayından itibaren, yurtta imamlık yapan İ.S. tarafından tecavüze uğradı.

Y., 12 Eylül’de alınan ifadesinde şunları anlattı:

“Hoca beni yataktan kaldırıp odasına götürüp tecavüz ediyordu. Bu eylemi ilk olarak yaz tatilinden 6-7 ay önce başladı. Bana arkadan yaklaştı ve tecavüz etti. Eylemleri çok kez yaptı. Ne kadar yaptı, hatırlamıyorum. Kendi pantolonunu ve benim iç çamaşırımı sıyırıp arkadan tecavüz ediyordu. Canım yanıyordu. Çamaşırında beyaz sıvı çıkıyordu. Bu sıvıyı çok kez gördüm.”

Y., ifadesinde, İ.S.’nin geceleri kendisini “Bilgisayarımı getir” diyerek yataktan kaldırıp tecavüz ettiğini ileri sürüyor.

“Gece ve gündüz fark etmeksizin yapıyordu. Eylemler sırasında kimse olmuyordu. Bir hoca gelince beni bırakıyordu” diyor.

Y., başından geçeni iki arkadaşına da anlattığını anlatıyor. “Bu zamana kadar daha kötüsü olabilir diye söylemedim” diye konuşuyor.

İMAM TUTUKLANDI

Y.’nin ifadeleri üzerine 22 yaşındaki imam İ.S gözaltına alındı.

İ.S., ifadesinde, tecavüz iddiasını reddediyor.

“Gece kaldırmadım, istismarda bulunmadım” diyor.

Birkaç kez Y.’den üçüncü kattaki muhasebe odasında bulunan bilgisayarını ve şarj aletini getirmesini istediğini söylüyor. Kendi öğrenci grubunda olmadığı halde neden Y.’den istediğini açıklayamıyor.

Çocukların yatsı namazından sonra uyuması gerektiğini ancak zaman zaman yastık savaşı ve kağıttan top oynadıklarını belirtiyor. Hocasına şikayet ettiği için Y.’ye film izlememe ve playstation oynama cezası verildiğini kaydeden İ.S., “Bu sebeple hakkımda isnatta bulunmuş olabilir” diyor.

İ.S. şöyle devam ediyor:

“Şifresini öğrenmiş, telefonumu karıştırmış. Y. kız arkadaşlarla oyun oynadığımı ve birbirimize fotoğraf gönderdiğimizi yaymış. Bu benim kulağıma geldi. Kızdım. Okuldan geldiklerinde çocuklara çay dağıtma cezası verdim. Bu yüzden iftira attığını düşünüyorum.”

Y.’nin, hocasının şifresini biliyor olması, özel bir yakınlaşmayı akla getiriyor.

İ.S., “Telefonumu açarken görmüş olabilir” diyor.

Hiç inandırıcı değil!

İ.S. tutuklanarak, cezaevine gönderildi.



‘YURT KAPANMALI’

Y.’nin annesi G., “İmamın tutuklanması yetmez, o Süleymancı yurdu kapanmalı” diyor. Yurdun avukatları tarafından “Bir çürük elma için kurumu mu harcayacaksınız” denildiğini ifade eden G., “Hâlâ velilere haber vermediler” diye ekliyor.

Anne G., şunları söylüyor:

“Yurtta defalarca sorun oldu. Aşçı çocukları sıkıştırıyor, küfür ediyordu. Y. bana, ‘Hoca Instagram’da kadınlara bakıyor’ diyordu. Nereden haberi oluyor, diye düşünüyordum. Oğlum, ‘Anne sana anlatacaklarım var’ diyordu. Böyle olacağını düşünemedim.”

Failin tutuklamış olmasının dini yurtlar ve Kuran kurslarındaki istismar ve şiddeti önlemeye yetmediği, Ensar Vakfı’dan bu yana yüzlerce kez kanıtlandı. Soruşturma genişletilmeli, başka çocukların istismara uğrayıp uğramadığı ve yöneticilerin ihmali tüm boyutlarıyla araştırılmalı. Bir çürük elma, sepetteki diğer elmaları çürütmesin diye gerekirse yurt da kapatılmalı.

Hava Kuvvetleri’ndeki özel ekip kızağa çekildi


Bu köşede ısrarla anlattım.

Nurculukla bağlantılı olduğu iddia edilen bir subay ekibinin 15 Temmuz’un vurucu üssü olan Hava Kuvvetleri’nde üst kademelere yükseldiğini yazdım.

Üç isimden söz ediliyordu:

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesi Başkanı Albay Kadir Bingöllü.

Subay Şube Müdürü Albay Kemal Karlıtepe.

Atama Koordinasyon ve Yurt Dışı Plan Kısım Amiri Pilot Yarbay Uğur Kulaksız.

Yazılarımda, Bingöllü’nün tuhaf sicilinden de söz ettim. F-16 eğitiminde yetersiz bulunduğu için pilotluktan atıldığını, TSK’dan ayrıldığını, 15 Temmuz’dan sonra kişiye özel KHK ile döndüğünü, ekip dayanışması sayesinde F-16 pilotu yapıldığını, hakkında FETÖ soruşturması bulunmasına rağmen Hava Harp Okulu Alay Komutanlığı’na getirildiğini ve Personel Dairesi’ne başkan olduğunu yazdım.

Yazılarım sonuç verdi.

Geçen ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şura’da bu üçlü terfi ettirilmedi.

Yeni Hava Kuvvetleri Komutanı Ziya Cemal Kadıoğlu, görevi devraldığı gün ilk iş olarak, bu üçlüyü 21 Ağustos’tan başlamak üzere başka birliklere görevlendirdi.

Geçen 28 Eylül’de Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın atamaları  yayınlandı.

Üç kişi pasif görevlere çekildi.

Bingöllü, Diyarbakır 8. Üs Komutanlığı; Karlıtepe, Bandırma 6. Üs Komutanlığı; Kulaksız ise Konya 3. Üs Komutanlığı emrine atandı.

Böylece Hava’deki özel ekip dağıtılmış oldu.