Hafta başında İstanbul Ümraniye’de Süleymancılara ait Özel Osmangazi Arifiye Erkek Ortaokul Yurdu’nda 11 yaşındaki Y.’ye imamın tecavüz ettiğini yazdım.

İstanbul Valiliği, bu yazım üzerine yurdu mühürledi.

Yurt müdürü açığa alındı.

Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma açtı.

O gün 27 yaşındaki Ö., yurdun gerçekten kapatılıp kapatılmadığını görmek için iş çıkışı yurdun önüne gitti.

Camlardan dışarıya bakan öğrenciler gördü.

Öğrencilerde kendi çocukluğunu aradı.

Çünkü Ö., yaklaşık 16 yıl önce altıncı sınıfta okurken bu yurtta kaldı. Yurdun tam karşısında bulunan tarikata ait binalarda altıncı, yedinci ve sekizinci sınıftaki öğrencilere tahsis edilmiş dairelerde yatırıldılar.

İSTİSMARI ÖRTBAS ETTİLER

Bugün Y.’nin başından geçenleri o tarihlerde Ö. ile 11 arkadaşı yaşadı. Mescit olarak kullanılan odada S.Ç. adlı imam tarafından istismara uğradılar.

Ö., anlatıyor:

“Hoca her gece birimizi ‘Masaj yapacağım’ diye kenara çekip tecavüz etti. 11 - 12 yaşlarındaydık. Anlamamız çok uzun sürdü. Birimiz neyse ki ailesine açıkladı ve olay açığa çıktı. Yurt yöneticileri dairede toplandı. O hocayı bir gecede kaybettiler ortalıktan. Nereye gitti, ne yaptı, bilmiyoruz. Kuran’a el bastırarak, bize yemin ettirdiler. Olay dışarı çıkmayacak diye. O kadar çok korktuk ki, olay hakkında bir daha uzun bir süre düşünemedim. Birbirimizle bile konuşamadık”

İstismarın üzeri örtüldü. Şikayet edilmiş olsaydı belki de o yurt  kapanacak ve istismar zinciri Y.’ye uzanmayacaktı.

Ö., tarikat mensubu olduğu için lise ve üniversitede Süleymancıların yurtlarında kalmaya devam etti. Her yurtta istismarla karşılaştı.

Ö., şöyle devam ediyor:

“Örneğin Osmangazi’ye yakın Yamanevler Mahallesindeki lise yurdunda bir hoca vardı ve bizi dikizliyordu.”

Ö., şiddete uğradıklarını da söylüyor. “Yediğim dayağın haddi hesabı yok. 43 numara terlikle ne dayaklar yedik” diyor.

Ö., maruz kaldığı bu istismarı ancak yedi-sekiz ay önce ailesine anlatabildiğini belirtiyor.

Şunları söylüyor:

“Ailem ‘Bilseydik gerekeni yapardık’ dedi. O tarihlerde bir aile öğrendi ve başaramadılar. Ben bizimkilerin de başarabileceğini sanmıyorum.”

Sözcü’de ‘Süleymancı yurdunda çocuğa tecavüz’ başlıklı köşe yazımı okuyana dek çok umutsuzdu.”

“Yazınızı okuyunca demek ki birileri birşeyler yapabiliyor diye çok sevindim” diyor.

Ve ekliyor:

“Süleymancı yurtlarında bulunduğum dönemde arkadaşlarımla maruz kaldığımız taciz, tecavüz ve şiddetin gelecekte başkalarının başına gelmemesi ve kapalı kapılar ardında neler olduğunun duyurulması için yaptıklarınızın çok önemli olduğuna inanıyorum.”

MÜHÜRLEME YETMEYEBİLİR

Geçmişte kendisi de yurdun karşısındaki apartmanlarda kaldığı için mühürleme işleminin yetmeyeceğini vurguluyor.

Uyarıyor:

“Osmangazi yurdu, okula giden öğrencileri apartman dairesine yerleştirdiğinden sadece yurdun mühürlenmesi onların ilerleyişine engel olmaya yetmeyebilir.”

Ö., Süleymancıların birçok yurdunda kaldığını hatırlatarak,  “Medyaya yansıyanların aslında olanların küçük kısmını oluşturduğunu biliyorum” diyor.

Bu arada, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Y.’nin ailesinin avukatlığını üstlendi. Aynı dernek, iki yıl önce Erzurum Hacı Bahattin Evi Yatılı Kuran Kursu’daki iki çocuğun tecavüze uğraması ve 14’ünün işkence görmesine ilişkin yargılamalarda adaletin için mücadele ediyor.

Çocukları şişlemek Suriye’de serbestmiş!


Şanlıurfa’da Rufai tarikatının zikir töreninde bir grup Suriyeli sapkının çocuklara şiş sokarken çekilen görüntüleri herkesi öfkelendirdi.

Yerli tarikat ve cemaatlerimizin sapkınlıklarıyla boğuşurken,

bir de Suriye ve Iraklı şeyhler ve müritler başımıza tebelleş oldu.

Neyse ki altı çocuk koruma altına alındı.

Beş Suriyeli tutuklandı.

Şüpheliler hakkında yaralama suçundan iddianame hazırlandı.

Meğer şüpheliler şiş soktukları çocukların dayı ve amcalarıymış!

İfadelerinde “Şişleme Suriye’de suç değil. Biz Türkiye’de suç olduğunu bilmiyorduk” diye savunma yaptı.

Başkentte gözlerden kaçırılan et kuyruğu




Duvarlarına sıva sürülmemiş deponun önündeki kuyruk dar bir sokak boyunca uzadıkça uzuyor.

Daha saat erken...

Buna rağmen kalabalık 100 kişiden aşağıya düşmüyor.

Hemen her gün böyle.

Bu fotoğraf dün Ankara Altındağ’daki Ulus Hali’nde bulunan Et ve Süt Kurumu önünde çekildi.

Kurum eskiden Kızılay İnkılap Sokak’taydı.

Alım gücü düştükçe ESK’nin kuyrukları uzadı, sokaklara taştı. Yoksulluğu ortadan kaldıramayan iktidar çareyi ESK’yi taşımakta ve göz önünden kaçırmakta buldu. ESK, kuyruğuyla birlikte başkentin en izbe sokaklarından birine ‘sürüldü.’

Şimdi her sabah daha ucuza kıyma, sucuk, kırmızı ve beyaz et almak isteyenler saatlerce o dar ve izbe sokakta sırasını bekliyor.

Kıymanın kilosu 190 TL.

Kuşbaşınınki 220 TL.

Tavuk 54 TL.

Sucuğun tanesi 200 civarında.

Bir kişi ancak iki kilo et, iki sucuk alabiliyor.

Fazlası yasak!

Ürünler mesaiden saatler önce tükeniyor.

Vatandaşlar sabah saat 7 sularında gelip malzeme bitene kadar bekliyor.