6 Şubat Pazartesi sabaha karşı Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremin yarattığı büyük felaketin izleri hala derinden hissediliyor. Depremden zarar görenlerin yaraları hızla sarılmaya çalışılıyor. Ancak böyle günleri fırsata çevirmek isteyenlerin sayısı da hızla artıyor.

Bunlara ne demeli, bunları nasıl tasvir etmeli bilemiyorum ancak içimden “fırsatçılar” demek geliyor.

Çünkü başka türlü ifade etmek kesmiyor beni.

Fotoğrafı göstereceğim size. Gözünüzün önünden geçirin bir film şeridi gibi.

Depremde evi ağır ya da orta hasar gören bir aile. Dışarda kalmış. Günlerdir ne banyo yapabiliyor ne doğru düzgün uyuyabiliyor.
Yardımseverlerin ya da belediyelerin verdiği yemekte olmasa aç kalacaklar. Evlerinde yeniden yaşama olanakları da yok. Elde avuçta bir şey yok.

Böyle yürümeyeceği de bir gerçek. Hasarlı evindeki eşyaları alıp kiralık olarak tutacağı bir eve geçmenin hayalini kuruyor. Elbette eşyalarını almak için önce taşıması gerek. Hemen nakliye firması arayışına giriyor. Bulduğu bir firma ile anlaşıyor. Daha önce ortalama 3-4 bin lira olan ev taşıma ücretleri hayal olmuş durumda. Telefonun diğer tarafındaki ses ağzını çoktan 10-15 bin liradan açmış bile. Pazarlıklar yapılıyor ancak nakliyecinin asla fiyatı indirmeye niyeti yok. Adeta, “işine gelirse kardeşim” anlayışı ile hareket ediyor.

Çaresiz kabul ediyor depremzede söylenen fiyatı. Ama istenen rakamı nasıl temin edeceğini de kara Kara düşünüyor bu arada. Adamlar geliyor verilen adrese. Eşyalar 12’nci katta. Bina orta hasarlı. Nakliyecinin ağzı birden değişiyor.

Şimdi kardeşim biz sana bir fiyatı söyledik ama bu binaya girmemiz çok riskli. 5 bin lira daha vereceksin. Yoksa girmeyiz eve.

Depremzede zaten perişan. Ne istense, ne denilse yapacak pozisyonda. Çaresiz kabul ediyor aksi halde kafasını sokabileceği bir eve yeni eşya alma imkanı yok.

Sanırım manzarayı az çok hayal edebildiniz. Bu fırsatçılar sadece nakliye işinde değil, battaniye satanlar, çadır satanlar hatta bir kase çorbayı bile kat be kat fazla fiyatla satanlar da var. Bunların hepsine tanık olduk, hepsi ile bir şekilde alışveriş yapmak zorunda kaldık.

Buradan tüm yetkililere sesleniyorum. Lütfen bu fırsatçıların önüne geçiniz. Depremin yarattığı enkaz altında inim inim inleyen bu insanları üç kuruş daha fazla kazanma uğruna zora sokan, onların çaresizliğinden yararlanmaya çalışan bu insan müsveddelerine lütfen en ağır cezaları verin.

Denetimleri sıkılaştırın. Bu fırsatçıları herkese afişe edin. Herkes bu kirli yüzleri tanısın ve onların kapısını bir daha çalmasın. Hatta onlar bir daha kesinlikle bu işleri yapmasın.

Engellensin.

İşini iyi yapan, değil depremzedelerden faydalanmak daha fazla yardımcı olmaya çalışan, hatta normal kazancından daha indirim yapan, depremzedenin parası yoksa daha sonra alacağını söyleyen firmaların da farkı ortaya çıksın.

Yani böyle günlerde kim fırsatçı, kim yardımsever ortaya çıksın. İnsan düşündükçe kan beynine çıkıyor, ağzına geleni savurmak istiyor bu insanlara.