Sefalet endeksi, işsizlik oranı ile enflasyon oranını toplayarak ekonomik koşulları ölçer. Bu endeks, ABD’li ekonomist Arthur Okun tarafından 1970’lerde oluşturuldu. Endeksin ortaya çıktığı dönem, artan petrol fiyatlarının dünyanın büyük bir kısmının hem yüksek enflasyondan hem de stagflasyon olarak bilinen bir olgu olan işsizlikten muzdarip olmasına yol açtığı bir on yıldı. O dönemin günümüzle benzerlikleri çok açık: Artan emtia fiyatları, satın alma gücünü vuruyor ve merkez bankalarını agresif parasal sıkılaştırmaya zorluyor, bu da önümüzdeki yıl işgücü piyasalarını vurabilir ve birçok ülkeyi stagflasyonist bir senaryoya sürükleyebilir. Bu endeks daha sonra, Ekonomist Robert Barro ve Steve Hanke tarafından hem büyüme hem de faiz oranları eklenerek daha da geliştirildi ama uluslararası karşılaştırmalarda basitliği nedeniyle hâlâ yaygın olarak Okun’un endeksi kullanılır.
Sefalet Endeksi=(Enflasyon oranı+İşsizlik oranı+Faiz oranı)–büyüme oranı
Faiz oranı olarak, on yıllık devlet tahvili faizleri baz alınıyor. Eğer büyüme oranı pozitifse yani ekonomi büyümüşse bu oranın düşülmesi gerekiyor, çünkü ekonomik büyüme sefaleti azaltıyor. Tersine büyüme oranı negatifse yani ekonomi küçülmüşse o zaman bu oranın da toplama eklenmesi gerekiyor, çünkü eksi büyüme sefalet artışı getiriyor.
2022 YILI VERİLERİNE GÖRE DÜNYA SEFALET LİGİNDE 10. SIRADAYIZ
Ekonomist Steve Hanke’nin açıkladığı 2022 dünya sefalet ligi sıralaması aşağıdaki şekilde oluşturulmuş.
Bu endekse göre, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki 5 ülke, dünyanın en sefil 10 ülkesi arasında yer aldı. Çatışmalarla boğuşan Suriye, Sudan, Yemen ve krizden etkilenen Lübnan, esas olarak işsizlik ve enflasyon nedeniyle endeksin ilk 10’unda yer alan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye de oldukça üst sıralarda yer alarak, ilk 10’a girdi.
Zimbabve, dünyanın en sefil ekonomisi olarak listede yer aldı. Ülkede yaşanan şaşırtıcı düzeydeki sefalet, ZANU-PF partisini temsil eden Başkan Emmerson Mnangagwa’nın uyguladığı politikalara bağlanıyor. Enflasyon oranının, hızlı para arzı büyümesi ve yerel para birimindeki çöküş nedeniyle, herhangi bir ülkedeki en yüksek oran olması bekleniyor. Endekse göre, Zimbabve’de geçen yıl %243.8 oranında hızla artan bir enflasyon oranı yaşandı.
Suriye’nin sıralamasına katkıda bulunan en önemli faktör işsizlik olurken, Lübnan, Sudan, Türkiye ve Yemen’de ise enflasyon oldu. 6 Şubat’ta Türkiye’nin güneydoğusu ve Suriye’nin kuzeybatısında meydana gelen büyük deprem, milyonlarca Suriyeli için zaten umutsuz olan durumu daha da kötüleştirdi.
Şubat ayında merkez üssü Türkiye’nin güneyindeki Kahramanmaraş kenti olan yıkıcı 7.7 büyüklüğündeki deprem, Türk ekonomisine ve milyonlarca insanın geçim kaynağına daha fazla zarar verdi.
Türkiye, aynı zamanda para biriminin değer kaybettiğini ve enflasyonun hızla yükseldiğini gördü. Bu durum yaklaşık 85 milyon insanın büyük bir kısmının geçim sıkıntısına yol açtı. İktidarın, Eylül 2021’den itibaren uyguladığı faiz indirimleri ve para politikasındaki sert yaklaşımları, son yıllarda yabancı yatırımcıların kaçmasına neden oldu. Ekonomi, seçim bittikten sonra bile daha fazla dalgalanmaya devam ediyor.
Diğer MENA ülkeleri de endeksin üst sıralarında yer aldı. Cezayir, Irak, İran, Ürdün, Libya ve Tunus ilk 50’de yer aldı. Arjantin, savaş mağduru Ukrayna ve Küba da ilk 10’da yer alırken, Sri Lanka, Haiti, Angola, Tonga ve Gana sırasıyla 11’inci ve 15’inci sırada bulunuyor. Hindistan 103’üncü sırada yer alırken, işsizlik ülkenin göreceli sefalet düzeyine katkıda bulunan birincil faktör olarak tanımlanıyor. Ekonomik ve siyasi zorluklarla boğuşan Pakistan, dünyanın en sefil ülkeleri listesinde 35’inci sıraya yerleşti. Enflasyon, Pakistan’ın endekste yer almasına katkıda bulunan birincil faktör olarak tanımlandı.
Analiz edilen 157 ülke arasında İsviçre, en az sefil olan ülke olarak ortaya çıktı ve listede en alt sırada (157) yer aldı.
TÜRKİYE, SEFALET LİGİNDE KALICI OLACAK GİBİ!
Türkiye’yi sefalet endeksi liginde en üst sıralara taşıyan birbirine bağlı iki gösterge var: Enflasyon ve faiz.
Faiz, enflasyonun sonucu olduğuna göre; Türkiye’nin bu durumdan kurtulabilmesinin yolu, enflasyonu düşürmekten geçiyor. Enflasyonu düşürmek için; ilk aşamada faizi artırmak gerekeceğinden, bir süre büyümenin düşük kalması ve ekonominin enflasyon ve büyüme arasındaki çelişkiyi yaşaması kaçınılmaz.
İktidar, 22 yıl boyunca daima yüksek büyümeyi düşük enflasyona tercih etti. O nedenle yerel seçimler öncesinde iktidarın büyümeyi feda edip, faizi artırarak enflasyonu düşürmeye yönelmesini beklemek gerçekçi görünmüyor. Politika faizinin %8.5’ten %25’e çıkartılması, resmi enflasyon beklentisinin %58 olduğu bir ülkede hiçbir anlam ifade etmiyor. Faizleri gerçek enflasyon oranının üzerine çıkarmak yerine inatla indiren iktidar, sabit gelirleri açlık sınırının bile altında bir gelire mahkum etti. Barınma problemi had safhada. Yanlışta ısrar, rasyonel politikalara dönüşün ağır çekimde 3 yıl süreceği anlaşıldığına göre; Türkiye, bir süre daha yüksek sefalet endeksiyle yaşamaya devam edecek gibi duruyor.