İYİ Parti, kendisini imha etmek istermişçesine şaşırtıcı şeyler yapmaya başladı.

Değerli ve düzgün siyasetçiler partiden birer birer tasfiye edildi. Bazıları “Bu parti artık umutsuz vaka” diyerek kendileri istifa edip gitti.

Bazı İYİ Partililer, hukuksuz bir şekilde tutuklanan Tele-1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ için “Oh” dedikleri yetmiyormuş gibi bir de:

“Tele-1 kapatılsın!” diye yaygara yaptılar!

Seversin ya da sevmezsin, izlersin ya da izlemezsin, o senin bileceğin iş ama “Kapatılmasını istemek” de neyin nesi? Bunun demokrasiyle, düşünce ve fikir özgürlüğü ile bağdaşan yanı var mı?

★★★

Bir medya kurumunun kapatılmasını istemek faşist bir düşüncenin ürünüdür ve İYİ Parti adına çok üzücüdür.

Kurulduğu vakit, merkez sağda önemli bir parti olacağını sandığım İYİ Parti’nin pulları dökülünce yanıldığımı anladım!

Hele Genel Başkan Meral Akşener’in, gözlerinden ateşler fışkırtarak, kin ve nefret dolu bir yüz ifadesiyle yaptığı çirkin konuşmalar... Kendilerinin varlık sebebi olan ve karşılığında hiçbir talepte bulunmayan CHP’ye yapılan saldırılar... Vefadan ve kadirşinaslıktan çok uzak!

CHP’den 15 milletvekili istemek, Meral hanımın hayatının en büyük pişmanlığıymış! Komik bir pişmanlık! Ödünç verilen o 15 milletvekili olmasaydı bugün o parti yoktu!

★★★

İYİ Parti’den istifa eden eski Sağlık Bakanlığı müsteşarı ve eski İzmir milletvekili Dr. Aytun Çıray’ın, gazeteci İklim Öngel ile yaptığı söyleşideki bir görüşünü çok yerinde buldum.

İYİ Parti’nin kurucu genel sekreteri olarak temelinde harcı olan Aytun Çıray, Meral Akşener’in kurultayda, yırtınırcasına bağırıp çağırarak, yeri-göğü inleyerek, nefret dolu bir ifadeyle yaptığı, faydası olmayan gereksiz sert konuşma için:

“Meral hanım siyasi canlı bomba gibi davrandı!” yorumunu yaptı ve şöyle devam etti:

“Meral hanım ‘Hayatımın en büyük pişmanlığı’ yerine ‘Hayatımın en büyük mutluluğu’ demeliydi. Çünkü 15 milletvekili olayı gerek kendisinin liderliği, gerekse İYİ Parti için siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir imkân kapısı açmıştı. Olağanüstü fırsatlar bozuk para gibi harcandı. Şimdi ona, eşine rastlanmamış başarısızlığı perdeleyip örtmek için bir dramayı abartılı mimikler ve vücut dili eşliğinde, acıklı bir liderlik parodisi sahnelemek kalıyor! Kurulduğu günden beri ciddi ölçüde emek verdiğim İYİ Parti adına ne kadar çok üzüldüğümü anlatamam!”

Sahte rakı kâbus olmaya devam ediyor!


Her toplumda ahlâksızlar vardır. Fakat hazin olan gerçek şu:

Yaşadığımız acı olaylar bizim toplumumuzdaki ahlâksızlık oranının daha yüksek olduğunu gösteriyor!

Bayram günlerinde yine sahte rakıdan zehirlenenler oldu.

Ülkenin her yanında faaliyet gösteren insanlık düşmanı çeteler “Etil alkol” yerine çok ucuz elde edilen “Metil alkol” ile rakı ya da votka imal edip insanların canına kastediyor.

15-20 mililitrelik “metil alkol” bile bir insanı öldürmek için yeterli oluyor... Ölmeyip kör olanlar, ya da böbrekleri iflas edenler de var.

Sahte rakı imal edenlerle birlikte onların mallarını satarak ölümlere ortak olan dükkân, bakkal, market gibi iş yerleri de bu cinayetlerden aynı derecede sorumlu!

Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi, ölüme sebep olan Ercan Parlak adında bir sahte içki sanığını 16 yıl 8 ay hapse mahkûm
etmişti...

O kadar yazılıp çizildiği, uyarılar yapıldığı halde bilgisiz ve cahil kişilerin, sahte alkolden yapıldığı için ucuza satılan içkileri almaya devam etmeleri şaşırtıcıdır! Bu tipler yoksulluğun buna sebep olduğunu belirterek “Fakirliğin gözü kör olsun!” diyorlar. Peki, bu ülkede fakirliğin gözü kör olur mu?

GÜNÜN SÖZÜ


İnsan yalnızlıklara ve nankörlüklere alışmak zorundadır!