Az sonra karşınıza çıkacak bilgilerin minicik, minnacık benzeri bile bizim memlekette ‘kesinlikle’ olmaz, olamaz! Bu yüzden kahvenizi alın elinize, arkanıza yaslanıp rahatça okuyun...


***


Nisan ayında AB üyesi Macaristan’da seçim yapıldı. 2010 yılından beri ülkeyi yöneten başbakan Viktor Orban ve partisi 6 muhalefet partisinin ittifakına karşı yine kazandı! Orban balkondan değil sahneden yaptığı zafer konuşmasında, “Öyle bir zafer ki bu, değil Brüksel’den aydan bile görünür” dedi!


Ay diyerek aslında Avrupa Birliği’ne laf ediyordu. Çünkü arada sayısız anlaşmazlık vardı. Mesela, Macar yönetimi yargı bağımsızlığına müdahale ediyor diyordu AB! Mesela Macar yönetimi özgür medyayı kıskaç altına alıyor, kendine yakın şakşakçı medya yaratıyor diyordu! Mesela Avrupa’da insan hakkı sayılan LGBT hakları hiçe sayılıyor diyordu!


Seçimin ardından Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Ursua von der Leyen, Macaristan’a karşı ‘hukuk devleti kurallarının ihlal edilmesi’ nedeniyle yaptırım işlemlerine başlandığını açıkladı!


İhlal iddilarının doğru çıkması kesin gibiydi ve burası Macar hükümetine göre pek de önemli değildi. Önemli olan, Brüksel’in AB’den sadece bu yıl alacağı 21 milyar euronun kesilme ihtimaliydi!


Bunlar Nisan’da olanlar... İlk ihlal süreci devam ederken AB’den ikinci hamle geldi.


Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün araştırmasına göre Macaristan AB içinde yolsuzlukların en fazla olduğu ikinci ülke... AB fonlarının Macar hükümeti tarafından ‘şaibeli’ şekilde yandaşa, seçilmişlere dağıtılması artık sadece Avrupa’dan değil, aydan bile görünür hale geldi.


Avrupa Birliği Komisyonu, Macaristan’daki iktidar partisi ile bağlantılı bir ihaleyi şikayet üzerine mercek altına aldı. Komisyona göre, ballı ihaleye sadece bir teklif verilmiş, rakipsiz bu firma ihaleyi kapmıştı!


İddialar ağırdı! Çünkü bu fonlarla AB içindeki fakir ülkelerde yol, köprü, ulaşım gibi alt yapı projelerine kaynak sağlanıyordu. Bizim politikacıların dillerinden düşürmediği yetim hakkı gibi, harama el uzatmak gibi bir şeydi!


***


AB Komisyonu’ndaki uzmanlar şikayeti inceledi üçkağıt kesindi. Budapeşte aleyhine ikinci ihlal süreci başlatıldı.


Hükümet köşeye sıkıştı. İlk ihlalden 21 milyarlık yardımdan, ikinci ihlalden de 6 milyar euroluk pandemi kurtarma fonundan mahrum kalabilirdi Macaristan!


Ve önceki gün Macar hükümeti açıklama yaptı: Avrupa Birliği’nin yolsuzlukla mücadele ajansı kurulma önerisini kabul ediyoruz!


Acilen kararname hazırlandı, başbakan Viktor Orban da bastı imzayı!


Kararname şöyleydi... Yolsuzlukla Mücadele Ajansı, bağımsız yetkililer tarafından oluşturulacak. AB fonlarının kullanılmasında yapılan usulsüzlükler, yasa dışı eylemler, kayırmalar araştırılacak. Bunların önüne geçilmesinin yolları aranacak. Ulusal makamların dolandırıcılık, yolsuzluk, çıkar çatışması ve diğer ihlalleri önlemek ve soruşturmak için yeterince hareket etmediği tespit edilirse otomatik olarak AB Yolsuzluk Komisyonu devreye girecek!


***


En başta yazdıklarım, kahvenizi içerken rahat rahat okuyun demem sanırım şimdi daha iyi anlaşılmıştır... Demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle ayıp şeyler olabilir mi hiç?


Şimdi benim Macaristan’da bağımsız bir Yolsuzluk Araştırma Ajansı kurulmasını kabul ettiren AB Komisyonu’na bir önerim var...


Biz ona size AB dediğimiz gibi kısaca SP diyoruz.


Kendisi bir yıldır falan yolsuzluk, usulsüzlük, hukuksuzluk iddalarını sıralıyor, gündemi hop oturtup hop kaldırıyor! İlgi ve bilgi alanı çok geniş... Allah sizi inandırsın, Macaristan’da olmuş bitmiş şeyleri bile haberler veriyor(!) İyi anlaşılsın diye yaş gruplarına ayırıyor insanları, konuşuyor, yazıyor, işte belgesi diyor...


Duymuş olabilirsiniz, adı Sedat Peker!


Fakat Türkiyemiz’de Avrupa Birliği’nde ve Macaristan’dakilere benzer yolsuzluk, usulsüzlük, adam kayırma, adalete karışma, basına burnunu sokma asla ve kat’a olamayacağından ötürü bir Allah kulu harekete geçmiyor. Enerji-sinerji boşa gidiyor...


Macaristan için kurulacak bağımsız araştırma komisyonuna başkan değilse bile mutlaka üye yapın kendisini!


Böylelikle hem yapacağınız araştırmalar için Avrupalılar’ın vergileri çar çur edilmez, hem belge, bilgi, kanıt bulma işi öyle aylarca sürmez. Sedat Peker’in iki masrafı var; sağlam bir tripod ve kesilmeyen bir internet! Benden önermesi...