Üç yıldır süren Kobani Davası dün sonuçlandı.

Davada, 6-8 Ekim 2014’te 37 kişinin öldüğü Kobani olaylarını sokağa çıkma çağrısı yaparak, azmettirdiği iddia edilen dönemin HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin de aralarında olduğu 108 sanık yargılanıyor.

31 Mart sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP lideri Özgür Özel arasında başlayan normalleşme ve yumuşama rüzgarı, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonuna uğramamış görünüyor.

Çünkü Demirtaş 42, Yüksekdağ 30 yıl 3 ay, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ise 10 yıl hapse mahkum edildi. Toplam 26 sanığa ceza verildi.

Örgüt üyeliğinden mahkum edilen 81 yaşındaki Türk, bu ceza kesinleştiği takdirde tutuklanacak.

Erdoğan, Kobani Davası’nda verilen kararlara yönelik tepkiyi yumuşatmak için, 28 Şubat’tan tutuklu emekli paşaların cezasını kaldırıldı.

Tamamına yakını 80 yaşın üzerinde olan emekli paşalar cezaevinde kalamayacakları yönündeki raporlara rağmen bir yıldır içeride tutuluyordu.

Şimdi, paşalar bırakılırken, bir mağduru diğerine kırdırırcasına onlarla yaşıt Ahmet Türk, bir kez daha cezaevine konmak isteniyor.

Dün Ahmet Türk’le Kobani Davası’nı konuştuk.

Kararları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında bu Türkiye’nin geleceğine dinamit koymaktır. Halkları karşı karşıya getirecek bir siyaset ve ötekileştirme politikasıdır. Bugün bizim kucaklaşmaya, sorunları birlikte çözmeye ihtiyacımız var. Bu süreç sadece Kürtlere zarar vermiyor. Türk halkına da zarar veriyor. Demokrasinin ve hukukun olmadığı bir ülkede insanların mutlu olması imkansızdır. Türkiye’nin güçlü bir devlet haline gelmesine imkansızdır. Türkiye’de demokrasi olsaydı hem Ortadoğu’nun en güçlü ülkesi olurdu hem tüm Kürtleri kucaklayacak bir devlet olurdu. Ama maalesef bunu beceremiyor, yapmıyor. 

Biliyorsunuz, Diyarbakır’da bir miting (5 Haziran 2015) oldu o dönemde dört kişi ölmüştü. O zaman Selahattin Bey (Demirtaş) kürsüdeydi. Ve “Aman aman” diyordu, “provokasyona gelmeyin, lütfen sakin olun.” Bunu yapan insan için “37 kişinin katili” dediler. Ceza verdiler Selahattin Bey’e.

CHP’nin bu süreçte barışı, kardeşliği, demokratik bir geleceği sağlayacak bir rol oynaması lazım. Bunlara fırsat verirsek Türkiye büyük bir zarar görür. Ve hepimizin dileği, halkların ortak demokratik değerlerde buluştuğu, demokratik bir Türkiye’dir. Ortak demokratik değerler etrafında buluşmalıyız. Bizim temel isteğimiz budur. Barışın sağlanmasını ve kardeşliğin oluşmasını elimizden geldiğince savunacağız. 

Size 10 yıl ceza verildi. Ceza kesinleşirse yatacak mısınız?

Ben dışarı çıkmam. Yatarsam yatarım. Bu yaştan sonra Avrupalarda rezil mi olayım? Cezaevinde yatarım daha iyi. Çok önemli değil, onu düşünmüyorum. 

Kayyum gibi bir sonuç doğurur mu, ne dersiniz?

Doğurmaz. Bu cezanın önce Yargıtay tarafından onaylanması lazım. Bu ülkede hukuk var mı diye sorarsanız, yok. Önemli olan halkın iradesine saygı gösterilmesi. Bizim için önemli olan budur. Halkımızın bu siyasete karşı duruşu, bu siyasetin yanında olmadığını göstermesi önemlidir. 

Bu siyasetin yanlışlığını ortaya koyan bir seçim yaşadık. Bizim için önemli olan odur, halk iradesidir. Halk iradesi güçlü bir şekilde ortaya çıktı. Şimdi AKP yüzde 26 oy alıyor, partimiz Mardin’de yüzde 57. Kayyumu atamış, atamamış. Tek üzüntümüz şu olacak: İradeye saygısızlık.

Demirtaş’a 42 yıl verildi? Onu nasıl yorumluyorsunuz?

Gece gündüz “37 kişinin katili” dediler. Yok, örgüt üyesiydi... Ben hayatımda hiçbir örgüte üye olmadım ki. Ama önemli değil. Selahattin Bey insan haklarından gelmiş, partinin genel başkanı olmuş, demokrasi mücadelesinin içinde olmuş, her konuşmasına bir ceza verilmiş bir insan. Bu açık açık düşmanca tutumdur. 

Özgür Özel’in davaya ilişkin açıklamasını nasıl buldunuz?

Özgür Bey gerçekten demokrat, demokrasiye sahip çıkan bir insan. Çabaları bizim için önemlidir. Kendimiz için değil, Türkiye için demokrasiyi savunması önemlidir. 

Özel, “Bu tümüyle siyasi bir dava” diyor. 

Bu bir siyasi davadır. Olayın üzerinden 4-5 yıl geçiyor, ondan sonra Kobani Davası açılıyor. Kobani nedir ya! IŞİD vahşetine karşı demokratik tepkilerini koymuşlar. Bunun içinde bir şey yok ki. 

31 Mart’tan önce sizde, Demirtaş’ta ve Leyla Zana’da Erdoğan ile ilgili iyimser bir hava vardı.

Normalleşme sürecinden söz edildi. Bu bize umut verdi ama hiçbir şey çıkmadı. Kendi yurttaşını kucaklanmayan bir anlayış sadece Kürtlere değil bütün Türkiye’ye zarar veren bir mantıktır. Biz Türkiye halkının düşmanı değiliz ki. Türkiye halkının daha özgür olmasını, demokrasiye kavuşmasını, halkların kardeşliğini savunuyoruz.

Sizin açınızdan normalleşme süreci işlemedi. Öyle anlıyorum.

Yok, canım. Bizim Kürtler’de bir söz var. Diyor, “Beko’nun dükkanında ancak iki kalıp sabun çıktı.” (Gülüyor) Başka bir şey yok. 

Bu söz ne anlama gelir?

Dükkan açmış, içinde iki kalıp sabun var sadece, başka bir şey çıkmadı. Figen’le Selahattin’e ağır ceza verdiler.