Elinizde tuttuğunuz Sözcü gazetesinin ne kadar değerli olduğunu, neleri göğüsleyerek habercilik yaptığını, gelin size şu kısacık seçim sonrası döneminde Amerika’dan örnek vererek anlatayım.
Florida’nın ‘altın varaklı’ cennet köşesi Mar-a-Lago’da, Amerikan milli marşının hüzünlü bir versiyonu yankılanırken, konuklar ellerini kalplerine koyup ayağa kalktı. Misafirler arasında bir zamanlar Trump’a “Asla!” diyen Mark Zuckerberg bile vardı. Belli ki Facebook’un imparatoru, “Hayatta her şey mümkün” felsefesini ciddiye almıştı.
Bu sahne, sadece Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin değil, aynı zamanda siyasetin, teknolojinin ve medya patronlarının kendi değerlerini çiğneyip kuyruğunu sıkıştırarak yeni döneme adapte olmaya çalışmalarının da bir göstergesiydi. Buna kısaca ‘Büyük Teslimiyet’ diyebiliriz. Ama dürüst olalım, bu aslında trajik bir komedi.
Korku ve çıkar
Trump’ın ikinci dönemi daha başlamadan patronlar “biz zaten hep seni sevmiştik” korosuna katılmış durumda. Facebook, Amazon ve hatta ‘ilerici yapay zekâ’ OpenAI (ChatGPT), Trump’ın yemin töreni için bağış yarışına girdi. Apple’ın CEO’su Tim Cook ve Google’ın patronları Florida’ya ‘manevi ziyaretlerini’ gerçekleştirdi. Amazon’un sahibi Jeff Bezos bile, yıllardır Trump’a salladığı gazetesi Washington Post’u susturup yeni bir hobi olarak Trump övgüsüne başladı.
Tüm bu teslimiyetin altında yatan sebep basit: korku ve çıkar. Trump’ın hedef tahtasına oturmamak için diz çöküyorlar.
Medyanın çöküşü
Bir zamanlar Trump’ı ‘halk düşmanı’ ilan eden medya, şimdi ‘halk kahramanı’ diyerek sayfalarını dolduruyor. Patronları, Trump’ın malikânesinin kapısında randevu bekliyor. Time dergisi ve Financial Times gazetesi Trump’ı yılın kişisi ilan etti. New York Times’ın “Trump düşmanı” yazarı Bret Stephens ise, “Abartmışız yahu!” diyerek kendini temize çıkardı.
Dahası, Trump’ın medyayı susturma tehdidi artık işe yaramış görünüyor. ABC News Trump’a açtığı davayı sessizce (16 milyon dolar ödeyerek) kapattı, Los Angeles Times, Trump eleştirilerini yumuşatma talimatı aldı. Tarafsızlık adı altında yapılan bu U dönüşü, aslında otosansür ve korkunun en somut hali.
Demokrasinin çöküşü
Büyük Teslimiyet, sadece Trump’ın kişisel zaferini değil, aynı zamanda demokrasinin çöküşünü de simgeliyor. İfade özgürlüğünün yerini otosansür alırken, otoriter liderler güçlerini daha da pekiştiriyor.
Trump’ın ikinci döneminde, sadece Amerika değil, dünya sahnesi de şekil değiştirecek. Dünyanın dört bir yanından liderler, Trump’ın sempatisini kazanmak için sıraya girmiş.
Büyük teslimiyet, sadece bir liderin zaferini değil, aynı zamanda toplumun direniş gücünü nasıl kaybettiğini gösteriyor. Hepimiz, korkunun gölgesinde yaşarken, demokrasinin çöküşüne mi tanıklık edeceğiz?
Hayır. Biz biliyoruz ki suskunluk, demokrasinin son çivisidir; o çiviye çekiç tutmamak için buradayız.