Anneler Günü, yılın en özel günlerinden biridir. Bu özel gün, dünyaya gelmemizi sağlayan, bizi büyüten, hayatın zorluklarına karşı bizi koruyup kollayan, sonsuz sevgi ve şefkatiyle her zaman yanımızda olan annelerimizi bir kez daha onurlandırmak için bir vesiledir. 

Aslında annelerimiz bizim gizli kahramanlarımızdır. Onların sevgisi ve fedakarlıkları sayesinde bugün olduğumuz kişileriz ve bu, kutlanmaya değer bir sevgidir. 

Ancak bu güzel günü kutlarken aklıma hep annesini küçük yaşlarda kaybetmiş çocuklar ve onların minicik kalplerindeki burukluk gelir. Anneler Günü'nün okullarda kutlanması, annesi olmayan veya yanında olamayan çocukların kendilerini dışlanmış ve yalnız hissetmelerine neden olabilir.

Bu yüzden okullarda eğitmenler bu tür durumları dikkate alarak Anneler Günü kutlama etkinliklerini daha kapsayıcı hale getirebilirler. Örneğin, çocuklara etkinliklerde veya projelerde büyükanne, teyze, abla gibi diğer aile üyeleri veya yakınlarının da anneler gününü kutlama seçeneği sunulabilir. Ayrıca, çocuklar kendileri için önemli olan ve hayatlarında destekleyici bir rol oynayan herhangi bir yetişkini de kutlayabilirler.

Bu tür durumlarda okulların ve öğretmenlerin göstereceği duyarlılık, tüm çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılayarak onlara destek ve yardımcı olacaktır.

Çocuklarını büyütürken türlü fedakarlıklara katlanan, onları düzgün bireyler olarak yetiştiren ve gerçek anlamda annelik yapan tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun. 

***
Küçükken hayvanlara işkence edenler potansiyel seri katil!

Araştırmalar, hayvanlara kötü davranan kişilerin insanlara karşı şiddet suçları işleme olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum, hayvan zulmünün yalnızca hayvanlar için değil, aynı zamanda toplumun genel güvenliği için de ciddi bir uyarı işareti olduğunu ortaya koymaktadır. 

Uzmanlar hayvanlara zarar verenlerin insanlara karşı da şiddet uygulayacağı konusunda bizi yıllardır uyarıyorlar. Son yıllarda ülkemizde yaşanan hayvan cinayetleri, sosyal medya sayesinde bugüne kadar olduğundan çok daha fazla ses getirmekte.

Eros adındaki zavallı bir kedinin dakikalarca tekmelenerek öldürülmesi ve katili İbrahim Keloğlan adlı canavarın serbest bırakılması, hayvan haklarını koruyan kanunların tekrar gözden geçilmesi gerektiğini gösterdi. 

Türkiye Eros’un katili İbrahim Keloğlan'ı konuşurken, akabinde bir okulda IELTS sınavına gözetmen olarak gelen Ferhat Atan adlı kişi, öğrencilerin çok sevdiği Faruk adlı kediyi sınav esnasında 5 kat yükseklikten aşağı atmış ve konuşmamaları için öğrencileri tehdit etmişti. Tabii o da bir ceza almadı!

Türkiye’deki yasalar hayvanları ‘mal’ olarak kabul ediyor ve hayvanlara zarar verenler, işkence yapanlar, öldürenler hak ettikleri cezaları almadan çok az bir para cezasıyla bu işten yırtıyorlar. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu nedeniyle bir hayvana tecavüz etmek ‘suç’ değil ‘kabahat’ sayılıyor. 

Öldürülen, eziyet edilen canlının illa insan olması mı gerekiyor? Hayvanlar canlı değil mi? Onları da Allah yaratmadı mı? Zararsız bir canlıyı, bilerek, isteyerek, işkence yaparak öldürmek cinayettir! Cezası da ona göre olmalıdır!

Amerika Birleşik Devletleri'nde federal hükümete bağlı, iç güvenlik ve istihbarat teşkilatı olan FBI, araştırmaların hayvan zulmünün, insanlara yönelik şiddetle bağlantılı olduğunu ve hatta bu tür şiddet suçlarının öncüsü olabileceğini ortaya koyduğunu söylüyor. FBI araştırmaları, çoğu seri katilin, okul saldırganlarının ve toplu katillerin çocukken hayvanlara işkence ettiklerini ortaya koymuştur.

FBI, 2014 yılında hayvanlara yönelik şiddeti sınıf A suçu olarak, yani federal düzeyde en ciddi suçlar arasında sınıflandıracaklarını duyurdu. Her eyalette hayvan zulmünün bir suç olduğunu ve kovuşturulması gerektiğini açıkladı. Bunun sadece hayvanların acılarını sona erdirmek için değil, aynı zamanda faillerin gelecekteki suçlarını önlemek için de önemli olduğunu belirtti.

BBC’nin bir haberine göre, İtalya'da hapishanelerde yapılan bir araştırmada hayvanları suistimal etme ya da öldürmenin suça yatkın olmanın belirtisi olduğu tespit edildi.

Farklı suçlardan mahkûm olan 537 kişi üzerinde yapılan araştırmada, bu kişilerin yüzde 87'sinin küçük yaştayken hayvan öldürdüğü ya da hayvanlara işkence yaptığı belirlendi. Ayrıca, araştırmacılar sonuç olarak hayvanlara kötü muamelede bulunan kişilerin yüzde 96'sının erkek olduğunu da belirledi. 

La Stampa gazetesinin haberinde de ‘Küçükken hayvanlara işkence edenler potansiyel seri katil’ başlığı kullanıldı.

Geçen yıl, İngiltere Adalet Bakanlığı yaptığı bir açıklamada, yüzlerce cinsel suçlu ve şiddet uygulayan kişilerin daha önce hayvan istismarı suçlarından da mahkûm olduklarını açıkladı.

Ünlü adli bilimci Sevil Atasoy yaptığı bir röportajda, hayvana acımayan kişinin insana hiç acımayacağını belirtiyor. Seri katillerin neredeyse hepsinin geçmişlerinde hayvanlara eziyet etmiş olduklarını söylüyor.

Bu nedenle aileleri ve öğretmenleri uyaran Atasoy; hayvanlara kötü muamele eden, kuyruğunu kesen, kulağını kesen, gözünü çıkarmaya çalışan, suyun altına kafasını sokan veya buna benzer hareketler yapan çocukların muhakkak profesyonel destek alması gerektiğini belirtiyor.

Suça meyilli psikopatların ve seri katillerin arasında cinsiyet, yaş ve kültürel farklılıklar bulunsa da hepsinin ortak bir başlangıcı var. Şiddete ilk adımlarını masum hayvanlara işkence yapıp, onları öldürerek başlamışlar. 

Canilerin ilk olarak hayvanları tercih etmelerinin nedeni çok basit; çünkü hayvanlara yönelik şiddet, görmezden gelinmesi en kolay olanıdır. Sokaklarda yaşam mücadelesi veren bir hayvan kaybolduğunda, çoğu zaman bu durum fark edilmez bile. Sahipli olsalar dahi, bir hayvanın yaşam hakkını savunmak genellikle göz ardı edilir, hatta önemsiz görülür. Maalesef, bu savunmasız varlıkların haklarını aramak istense bile, yasaların yetersizliği sebebiyle pek çoğu sonuçsuz kalmaktadır.

İşte size önce hayvanlara eziyet edip, sonra ünlü birer katil olan canilerden birkaç örnek:

2019’da Ordu’da Ceren Özdemir’i öldüren Özgür Arduç savcılık ifadesinde ‘İstanbul’dayken sevdiğim kedilerin başını taşla eziyordum, birinin kalbini çıkarmıştım’ demişti

‘Milwaukee Yamyamı’ olarak bilinen ve otuz yıl önce 17 kişiyi parçalayan seri katil Jeffrey Dahmer, ilk olarak köpekleri ve kedileri keserek ve başlarını çubuklara geçirerek bu işe başlamış. 

‘Düsseldorf Vampiri’ Peter Kürten, 1900’lerin ilk yıllarında her yaştan ve cinsten 50 kişiyi içeren cinayet listesine başlamadan çok önce köpeklere, koyunlara işkence eden, ırzına geçen ve öldüren biri olarak tanınırdı.

1960'larda beş çocuğu işkenceyle öldüren Ian Brady, ilk 10 yaşındayken bir kediyi öldürdüğünü övünerek anlatmış ve daha sonra bir kediyi canlı canlı yakmış, köpeklere taş atmış ve tavşanların başlarını kesmişti, daha sonra insanları hedef almaya başlamıştı. 

Kobe canavarı Sakakibara, 11 yaşındaki Jun Hase’nin başını gövdesinden ayırmadan önce, kedi başı kesmiş, güvercinleri boğmuştu.

Çocukluğunda kendi kedisi de dahil olmak üzere kedileri öldürüp kafalarını kutulara saklayan Edmund Kemper daha sonra kendi annesinin de içlerinde bulunduğu 8 kadının katili oldu. 

Luke Woodham annesini ve iki küçük kızı bıçaklayarak öldürdü. Daha önce kendi köpeğini yakmıştı.

David Berkowitz, bir yılda uzun siyah saçlı 6 kadını avladı. Daha önce komşusunun köpeğini vurmuş, annesinin papağanını zehirlemişti.

Richard William Leonard iki eşini öldürdü. Kurbağaları ezmek ve otomobillerin motoruna kedi bağlamak gibi huyları vardı.

Jeffrey Dahmer, 17 genç erkeği öldürdü, tecavüz etti, iç organlarını çıkarttı ve yedi. Çocukken çok sayıda kediye otopsi uygulamış.

Hatta öldürdüğü bir köpeğin kafasını kazığa geçirdiği dahi biliniyor.

Boston canavarı Albert De Salvo, kedi ile köpeği aynı kafese koyar, aç bırakır, birbirini öldürüp yemelerini seyrederdi. Çocukluğunda kedi ve köpekleri yakalayıp, bir kutuya koyup ok ile vuruyordu. Daha sonra 13 kadını boğdu.

Vincente Verzini 1867-1871 arasında bir İtalyan kasabasında 12 kadını öldürdü. İlk becerilerini, kedileri boğarak elde etmişti.

Toplam 10 kişiyi korkunç şekilde işkence ederek öldüren Dennis Rader, cinayetlerinde kullandığı yakalama, bağlama, işkence etme ve öldürme yöntemlerini önce hayvanlar üzerinde deneyerek kendini geliştirmişti.

2002 yılı yılında henüz 17 yaşındayken 10 kişiyi öldüren Lee Boyd Malvo öldürmeye önce küçük hayvanlara işkence ederek başladığını kendisi söylemiştir.

Ardında 35 ceset bıraktıktan sonra yakalanan Carroll Cole kendisini sorgulayan polislere ilk öldürme deneyiminin çocukken işkence edip öldürdüğü bir yavru köpek olduğunu söylemiştir.

***
Hayvanlara yönelik şiddet, sadece onların çektiği acılarla sınırlı kalmayıp, daha büyük şiddet eylemlerine kapı aralayabilmekte. Eğer erken dönemde bu eğilimlere müdahale edebilir ve hayvanlara yönelik şiddeti ciddiye alabilirsek, belki de daha büyük acıların önüne geçebiliriz. 

Unutmayalım ki, her canlının yaşam hakkı kutsaldır ve korunması gerekir. Her türlü hayvana eziyet, kabul edilemez bir acı ve vahşettir ve yasalarımızda da ciddi bir suç olarak ele alınmalıdır. Toplum olarak, şiddete eğilimli bu tür eylemleri ciddiye almalı, müdahale etmeli ve ilgili makamlara bildirmeliyiz. Unutmayalım ki, sessiz kalmak hem bu davranışların devam etmesine izin vermek hem de suça ortak olmak demektir.